İki otelin hikayesi

Haymi BEHAR Köşe Yazısı
9 Nisan 2008 Çarşamba

Yer Memphis Tennessee, Lorraine Moteli

Tarih 4 Nisan 1968,

Üçüncü sınıf motelin o gün olağanüstü bir konuğu var: Ayrımcılık ve ırkçılıkla mücadelenin önderi Martin Luther King Jr.

On binlerce Kızılderili’nin katledilmesi ve sürülmesi ile kurulan Tennessee, Amerikan iç savaşında köleliğin sürmesini isteyen Konfederasyoncuların yanında yer almış bir eyalet.  Özgürlük ve adalet savaşçısı King, sağlık sektöründe çalışan siyahlara yapılan haksızlıklarla karşı verilen mücadeleyi desteklemek için bu güney eyaletinin en büyük şehrine geliyor.

İnsanlığın en ilkel hastalığı ırkçılık ile mücadeleye kendini adayan King 306 numaralı odanın balkonunda oturmuş gün batımını izlerken pusu kurmuş nişancının attığı tek kurşunla boynundan vuruluyor. Bu alçak suikast sonrasında ABD başkanı üç gün yas ilan ediyor. Tennessee’li sağlık çalışanları beyazlarla eşit haklara sahip yeni bir toplu sözleşme hakkı kazanıyorlar.

Yapılan düzenlemelerle ülke genelinde tüm ırkçı uygulamalar kaldırılıyor. ABD halkı bugün bir siyahı başkan adayı yapacak olgunluğa erişiyor.  O üçüncü sınıf motel 1982 yılında siyahların 200 yıllık eşitlik mücadelesini anlatan Amerikan Yurttaş Hakları Müzesi’ne dönüştürülüyor. 

Yetmiyor, başka bir binada konuşlanan suikastçının bulunduğu daire de müzenin bir parçası haline getiriliyor, tüm gelecek nesiller tarihin sayfalarına yazılan bu kara lekeden ders alsınlar diye…

King’in “Bir rüyam var” konuşması, her nesilde yeniden belleklere kazınıyor:

“Özgürlüğün yankılanmasını sağladığımızda; her kasabadan ve köyden, her eyaletten ve kentten özgürlüğün yankısını duyduğumuzda, o gün yakın demektir ve o gün Tanrı'nın bütün kulları, siyahlar ve beyazlar, Yahudiler, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Budistler el ele tutuşup siyahların eski bir ilahisini söyleyecekler:

 

Benim ülkem, senin ülken / Özgürlüğün güzel yurdu, / İşte söylüyorum sana: / Atalarımın öldüğü toprak burası, / Şehitlerin gururu olan toprak, / Her bir dağın yamacından, / Özgürlük yankılanacak”

 

Dönelim bize,

Yer Sivas, Madımak Oteli

Tarih 2 Temmuz 1993,

Pir Sultan Abdal’ı anmak için bir dizi etkinlik düzenleniyor.

Şenlikler kapsamında Refah Partili belediye yönetimindeki şehir merkezine bir Pir Sultan Abdal heykeli dikiliyor. Günlerden Cuma, galeyana gelmiş halk kitleleri meydanda toplanıp yeni açılan heykeli deviriyor, yerlerde sürerek etkinliklerin merkezi olan Madımak Oteli’nin önüne getiriyorlar. Binlerce gösterici ‘Kahrolsun laiklik’ ‘Sivas Aziz’e mezar olacak’ çığlıkları arasında oteli ateşe veriyor.

Dakikalar sonra olay yerine ulaşabilen itfaiye merdiven uzatıyor. Aziz Nesin inerken bir itfaye eri “alçak seni!” diyerek bu toprakların yetiştirdiği en büyük aydınlardan birini “öldürün kafiri” sesleri arasında merdivenlerden aşağı atıyor. Polis sayesinde Nesin güç bela linçten kurtuluyor. Ama 33 aydınımız vahşi bir şekilde katlediliyor…

Bu kadar büyük acılar yaşamış bu ülkede:

Zevksiz bir gökkafes için yılardır hukuk çiğneniyor üniversite arazisi gasp ediliyor,

Altına hücum heycanıyla destanlara konu olan Kaz dağlarının altı üstüne getiriliyor,

Muğla’da manganez madeni aramak için binlerce kızılçam kesiliyor,

Güzelim çam ormanları golf turizmi denen hayale peşkeş çekiliyor,

Tarihin en eski sağlık merkezlerinden Bergama, baraj projesine kurban ediliyor,

İstanbul gitgide bir beton ormana dönüştürülüyor,

Ama toplumsal barışı tesis etmek amacıyla, tarihimiz en acı sayfalarından birinin yaşandığı Madımak müze yapılamıyor.

Memlekette kebapçı eksiği var ondan…