Pesah Bayramı arifesinde İsrail Bankası’nın güçlü yöneticisi Stanley Fisher halka ve siyasi liderlere ciddi bir uyarıda bulunarak; “Ülkede eşitsizlik ve fakirlik endişesinin ekonominin gelişmesini yavaşlatmasına izin verilmemelidir. Zira bölgede süregelen silahlanma yarışında gücümüzü kaybetmemek için gelişmenin sürdürülmesi gerekir. Savunmamız için yüksek bir bedel ödememiz lazım ve bu konuda ekonomi yapmamız mümkün değildir” dedi.
Stanley Fisher ABD’de ekonomi alanında üst düzey görevlerde bulunduktan sonra istifa ederek İsrail’de göreve başladı. Çünkü hem kendisi, hem de İsrailli liderler onun istikrarı koruyarak, aynı zamanda İsrail ekonomisini geliştirme aşamasında önemli bir rol oynayacağı düşüncesindeydiler. Şimdiye dek de başarılı oldu. Dünya ekonomisinde yaşanan olumsuzluklardan İsrail, diğer ülkelere oranla çok daha az etkilendi. Bu konuda Fisher’in ekonomi politikasının çok katkısı oldu.
Ancak İsrail ekonomisinin büyüme oranı %5,3’lerden, %3,2’lere düşerken, bu düşüş hala kabul edilebilir sınırlarda kaldı. İsrail’in savunmaya ayırdığı bütçenin Avrupa ülkelerine oranla 5 misli fazla olmasına karşın, bu oranlar ülkeyi ekonomik olarak Avrupa ülkeleri ile aynı seviyeye getirdi.
Tabii açık olan bir şey varsa, o da İsrail’de bir kesimin ekonomik durumunun kötüleştiğidir. Geçtiğimiz sene Pesah Bayramı nedeniyle hayır kurumlarına bağışta bulunan birçok kişi ve aileleri, bu sene yardıma muhtaç hale geldiler. Bu nedenle Pesah’ın yaklaştığı bu günlerde hükümet, bayramdan önce muhtaç olan kişilere yardım için büyük çaba gösteriyor. Ülkede yaşayan herkes İsrail Bankası Yöneticisi Fisher’in yoksullukla savaşın ekonomik gelişmeyi engellememesi düşüncesi ile hemfikir değiller. Bu nedenle Fisher’in söylemlerinin ve politikasının ülkede ciddi tartışma yaratacağı bekleniyor.
Tatilcilere uyarı
Bayram arifesinde başlayan ikinci bir tartışma, İsraillilerin Sina’yı tatil için ucuz ve keyifli bir yöre olarak görmeleri ile ilgili oldu. 50.000 İsraillinin tatillerini böyle değerlendirecekleri söylenirken, öte yanda İsrail terörle mücadele servisinin duyumlarına göre terör gurupları Sina’da bir saldırı düzenlemeyi planlıyorlar. Böylesi büyük bir risk varken tatilcilerin Sina gezisinden vazgeçmeleri isteniyor. Sonucun ne olacağını görmek için vakit henüz erken. Kimi İsrailli gitmekten vazgeçerken, kimisi de Sina’yı risk altında bile tercih edebilecek. Belki de, Dışişleri Bakanı Tzipi Livni’nin Doha’da, “Demokrasi, Gelişme ve Serbest Ticaret Konferansı”na katılması, bu haberin İsrail medyasında önemli bir yer alması, Sina’ya tatile gidecekleri yüreklendirebilir.
Tzipi Livni Doha’da
İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, Katar’ın başkenti Doha’da Katar liderleri ve Umman’ın Dışişleri Bakanı ile görüştü, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan ile öğle yemeğinde buluştu. Bölgedeki en etkin televizyon kanalı olan El-Cezire Televizyonu yöneticileri ile ciddi konuşmalar yaptı. Livni, bu konuşmalardan sonra kanalın yaptığı haberlerin daha objektif olmasını umuyor, ancak hala bu konuda şüpheleri var.
Livni konferansta yaptığı konuşmada; Filistin yönetiminin barış sürecini geliştirmesine yardımcı olurlarsa Arap dünyasını özellikle körfez ülkelerini, destekleyeceğini ifade etti. Filistin yönetiminin yasal hakları ve barış konusunda istekleri olduğuna, İsrail’in bir Filistin Devleti’nin kurulması yönünde engel yaratmayacağına dikkati çekti. Bölgenin değişim içinde olduğunu ve bu değişimi dünya kamuoyuna göstermeleri gerektiğini söyledi.
Carter’in ziyareti ve yaşanan polemikler
İsrail hükümeti, geçmişte İsrail- Mısır barışının mimarlarından, ABD eski Başkanı Jimmy Carter’ın bölgeye ziyaretini protesto etti. Carter, Nobel Barış Ödülü’nü gerçekten hak etmiş bir kişidir.
Carter’in bölgede bir kez daha barış arayışına girdiği biliniyor. Ancak Carter, bölgede barışın, bu hayati konuda söz hakkı ve etkisi olan Hamas Lideri Halid Meşal ile görüşülerek yapılabileceğine inanıyor. Bu nedenle önümüzdeki günlerde ABD’nin ve İsrail’in itirazlarına rağmen Meşal ile Şam’da görüşecek. İsrailli üst düzey yetkililer ve Olmert, Carter’i kabul etmeyi reddederken, Devlet Başkanı Şimon Peres onunla görüşmeyi kabul etti. Sderot’u ziyaret eden Carter, atılan füzeleri ve sivil halka yönelik terör saldırılarını kınadı.
Kararlarında haklı mıydılar?
Haaretz’de yayınlanan bir makaleye göre; Carter’in soruna yaklaşımı, ABD’nin seçkin kişilerinden oluşu ve zamanında İsrail- Mısır arasında hala süregelen barışı sağlamış olması göz ardı edilemez. Carter’in barışa ulaşmak için herkesle konuşmak gerektiği düşüncesi, roket saldırılarının ve terörün azalmasında daha az başarılı olmayacaktır.
Pesah yaklaştıkça, büyük bir tartışma da, “Hametz” ürünlerin satılması üzerine yaşanıyor. Pesah süresince yenmesi yasak gıdalar marketlerde satılmıyor, alenen teşhir edilmiyordu. Yüksek Mahkeme’nin kararı ile bu ürünlerin satış yasağı kaldırıldı.
Ancak Şas Partisi ve diğer dindar kesim partiler, Pesah süresince Hametz yiyecek ve içeceklerin satılmasının tamamen yasaklanmasını talep ediyorlar. Knesset’in bir kaç hafta sonraki toplantısında bu konuda yeni bir yasayı geçirmek istiyorlar. Bu konu başka tartışmalara yol açarken, şimdiki hükümetin varlığını tehlikeye sokabilir.
Filistinlilerle yapılması olası bir anlaşma çerçevesinde Kudüs’ün gelecekteki konumunu tartışmayı bile reddeden dindar parti Şas’a bağımlı olması, Olmert hükümetinin zayıf noktasını teşkil ediyor. Bu durum, ABD Başkanı Bush’un barış için büyük çabalar göstermesine rağmen, gelecek Ocak’ta görevini teslim etmeden barışa ulaşma şansını zora sokuyor.