Ne havanın çok sıcak oluşu, ne de Hamas’ın yeniden terör saldırılarına yeltenmesi, İsraillilerin bayram havasını bozamadı. Ülkenin değişik yörelerinde irili ufaklı bir çok festivaller yapıldı. Bayram vesilesi ile 300 bin İsrailli yurt dışına çıkarken, yurt içinde birçok geziler düzenlendi. Devletin kuruluşunun altmışıncı yılında durumun olması gerektiği gibi olamadığını bilmelerine rağmen İsrailliler, coşkulu kutlamalar yapıyorlar. Zaten İsrail halkı başta Başbakan Olmert olmak üzere bayramlarını layıkı ile kutlamayı çok iyi biliyor. Olmert ve ailesi tipik İsrailli vatandaşlar gibi Galile’de küçük bir dağ evi kiralayarak çevrede gezintilere çıktılar.
Tabii bu arada Hamas’ın geçtiğimiz Cumartesi günü Pesah arifesinde bir terör saldırısına yeltenerek kutlamalarda huzursuzluk yaratmak istediği çeşitli çevrelerde konuşuldu. Hamas böylesi terör saldırıları düzenleyerek, başarılı olduğu taktirde İsrail’de hem Pesah Bayramı’nı hem de gelecekteki festivalleri, 60. yıl kutlamalarını, hatta bölgeye Bush’un ziyaretini etkilemeyi, hüzünlü, karanlık bir atmosfer yaratmayı planladı.
Hamas, terör saldırısını planlamak için çok uzun bir süre hazırlık yaptı. Cumartesi sabahının erken saatlerinde İsrail halkı Seder hazırlıkları yaparken saldırıya geçti. O gün hava Hamas’tan yana idi. Sabahın erken saatlerinde hissedilen puslu hava Hamas’a epey yardımcı oldu. İsrail askeri aracına benzeyen zırhlı bir araba ve iki jip Gazze çevresindeki çitin Keren Şalom kapısından içeri girmeye yeltendiler. Çitin bu bölümü Bedevilerden oluşmuş askeri bir birlikçe korunuyordu. Bedevi subay, araçların İsrail araçlarına benzemesine aldanmadı. Adamlarına ateş emri vererek içinde patlayıcı bulunan araçların imha edilmesini sağladı. Araçların şoförleri ölürken 12 kadar bedevi asker de patlayıcı dolu araçların havaya uçmasından dolayı hafif yaralandı. Hamas’ın Bedevi birliğini altedebileceği düşüncesi boşa çıkmış oldu. Tabii kararı alan subay her ne kadar sadece yapmam gerekeni yaptım dediyse de amirleri tarafından çok takdir edildi.
Başkan Carter’in ziyareti
ABD Eski Başkanı Carter’in bölgeyi ziyareti, her iki taraf için de sanıldığı gibi FÖY ve İsrail açısından etkili olmadı. Carter 83 yaşında resmi bir görevi olmaksızın, geçmişte Mısır-İsrail barışını sağladığı, ve sonucunda Barış Nobeli’ne layık görüldüğü gibi, bu sefer de bölgede önemli bir rol oynayacağını düşünmüştü. Ancak sonuçta Carter esir düşen Gilad Şalit’in ailesine bir mektup daha yazarak hayatta ve sağlığının yerinde olduğunu anlatması iznini alabildi. Bu çok küçük bir kazanç. Zira çok az kişi Şalit’in hala hayatta olduğuna ve kendisine iyi davranıldığına inanıyor. Şalit takas için o kadar kıymetli ki Hamas karşılığında en az bin Filistinli tutuklunun serbest bırakılmasını istiyor. Tutuklular arasında İsrailli sivillere karşı kanlı saldırılar yapmış olan teröristler de bulunuyor.
Gilad Şalit’in ailesi hayal kırıklığı yaşıyor. Babası oğlundan gelecek bir mektubu hoş karşılayacağını ancak çok daha fazla şeyler beklediğini ifade ediyor. Şalit’in ailesi Hamas’ın bitmek bilmeyen isteklerinden, İsrailli yetkililer ve Olmert’in ise karşılığında vermek istediklerinin azlığından son derece huzursuzlar.
Duyumlara göre Mısırlılar bu konuda oldukça etkin bir şekilde çalışıyorlar. Önümüzdeki günlerde açıklanması beklenen gerek Hamas gerekse İsrailli yetkililerce kabul edilebilecek, Şalit’i ailesine kavuşturacak bir plan hazırladılar. Ancak Hizbullah tarafından kaçırılan ve haklarında hiçbir bilgi bulunmayan iki askerin akibeti ne olacak?
Maalesef her ikisinin de ölmüş olmasından korkuluyor. İsrail İstihbarat Servisi Şin-Bet’in Başkanı Efraim Halevy kendisiyle Salı günü yapılan röportajda şöyle dedi: “Carter’ın Hamas lideri Meşal ile konuşmasından bir sonuç çıkmadı; ancak onunla konuşması Batı dünyası ile Hamas arasında atılan ilk adım olarak nitelendirilebilir. Carter, gerek Bush gerekse Olmert tarafından ve Batılı birçok yetkililerce tenkit ediliyor. Yine de Batılı bir kişi olarak Hamas ile temasları gerçekten de önem taşıyor. Hamas’ın inkar edilmeyeceği aşikar ve iletişim sağlanması gerekli. Meşal, Olmert ile Mahmut Abbas arasında yapılacak bir anlaşma Filistin halkı tarafından da kabul görürse itiraz etmeyeceğini belirtti. İlerde Carter’ın Hamas lideri ile görüşmesinin önemi anlaşılacak.
Türkiye’nin arabuluculuğu
Her geçen gün bir anlaşma olacağı söylentileri artıyor. İsrail ile yapılan görüşmeler büyük bir gizlilik altında gerçekleşiyor. Tabii ilerleme olduğu kadar bir çok problemlerle de karşılaşılıyor.
İsrail ve Suriye’nin Türkiye aracılığı ile mesaj alışverişinde bulundukları resmi olarak kabul edildi.
Geçtiğimiz hafta iki ülkenin Türkiye aracılığı ile haberleştiği açıklandı. Acaba bu tarz görüşmelerden herhangi olumlu bir sonuç çıkacak mı? Bir yandan Beşar Esad öte yandan Olmert’in fikir ayrlılıkları bağdaşabilecek mi? Tabii istek varsa mutlaka bir yol da bulunur. Ancak engeller oldukça fazla ve üstesinden gelinmesi bir hayli zor. Baba Esad, İsrail ile görüşmelere Clinton aracılığı ile başlamıştı ama hala geçerli bir sebepten dolayı gelişme kaydedilememiş, sonuç alınamamıştı. Baba Esad, Kinneret civarındaki küçük bir sahil şeridini geri vermeyi reddetmişti. Şakacı bir tavırla Kineretteki balıkları çok sevdiğini, bu nedenle vazgeçmek istemediğini belirtmişti. Ancak İsrailliler bu bölgedeki hakimiyetlerinden vazgeçmek, taviz vermek niyetinde olmadığını belirttiler. Bunun dışında başka önemli sorunlar da var. İsrail barış içinde yaşama hakkını kabul etmeye hazır ülkelerle barış yapmak istiyor. Bu da o ülkelerin, İsrail’i ortadan kaldırmaya niyet etmiş terör örgütlerine yataklık yapmaktan vazgeçmeleri anlamına geliyor. Suriye’nin askeri müttefiki ve dostu olan İran’ın tersine bir tavır alması ve İsrail’in varolma hakkını kabul etmesi gerekiyor. Acaba İran ile bağlarının gevşemesi demek olan bu adımı Beşar Esad atabilecek mi?
İki ülkenin barış yapmasına engel başka sorunlar da var. Ama her iki tarafı da mahvedecek bir savaşın çıkmasını engelleyecek nedenler de var. Bu nedenle Türkiye aracılığı ile haberleşmenin çok yardımcı olacağı düşünülüyor. Her ne kadar iki ülke arasındaki birçok zor sorunun çözülmesi için yeterli olmasa da, bu haberleşme ağı anlaşma için bir zemin hazırlayabilir. Böylesi zor ve karmaşık sorunların hallolabilmesi için her iki ülkenin sorumlularının yüz yüze konuşması gerekebilir. Her ne kadar böylesi bir konuşmanın başarılı olacağı tartışılsa da en azından bir başlangıç olabilir. Bu olası ama kesin değil. Çünkü İsrail’de barış anlaşmasının şartları, İsrail halkına sunularak referanduma gidilecek. Suriye’nin onayladığı bir anlaşmanın şartlarının İsrail halkınca nasıl kabul göreceği bir soru işareti. Güçlü ve konuya inancı tam olan bir lider, İsraillileri kanlı bir savaşın yerini, gerçek barışın alabileceğine ikna edebilir. Anlaşma olmazsa başlaması olası bir savaşı her iki tarafın da istemediği düşünülürse barış zor da olsa gerçekleşebilir.
Savaşı engellemek için Türkiye mesaj alışverişine yardımdan öte bir çaba gösterebilir mi?
Olanaksız değil.