Doğa kutsaldır

Köşe Yazısı
23 Nisan 2008 Çarşamba

Yakup ALMELEK


Kutsaldır çünkü Tanrısal güçler tarafından oluşturulmuş ve canlılara armağan edilmiştir. Dinsel açıklama bu.

Doğanın diğer bir adı da tabiattır. Evreni meydana getiren görebildiğimiz dokunabildiğimiz, koklayabildiğimiz, tadına bakabildiğimiz ve algılayabildiğimiz her şey, her nesne, tümüyle doğayı oluşturuyor. Ve onun ayrılmaz bir parçası oluyor.

Bu ayrılmaz parçaları hor görenler veya küçümseyenler de maalesef var.  Onların adına ‘’ insan ‘’ diyoruz.  

Hepsi değil şüphesiz ancak önemli bir kısmı.

Doğanın bir işlevi mevcut.  Mutluluk ortamı sunmak… Öyle değil mi?

Canlıların yaşamdan tat ve haz almaları için yaratıldıklarına inanıyorum. Bunun aksine bir hipotez Kâinatın Ulu Mimarına gereken önemi vermemek olmaz mı? 

Bu dünyamızın kuruluşundan beri süregelen bir olgu.

Fiziğin, kimyanın, biyolojinin, astronominin, jeolojinin yanında bir bilim kolu daha oluştu.

Ana amacı kısaca tabiatı bilinçsiz insandan korumak.    

Adına ekoloji deniyor. Diğer bir adı da çevre bilimi. Yunanca mesken,  bilimi demek. Doğal ortamlar ve oturdukları evler o kadar önemli ki insanlar bu bilim dalıyla olumsuzluklardan uzakta tutulmak isteniyor.

İsteniyor ancak istenilen ne dereceye kadar gerçekleşecek?

Gazete, dergilerde ve görsel basında sık sık yer almağa başladı. Doğa elden gidiyor.

Gözden ırak tutmamak gereken bir nokta var. O da şu:

Doğa tek başına gitmez, yaşamı da götürür beraberinde.

Haftalık Time Dergisinin verdiği bir bilgiden belleğimde kaldığına  göre  yüz yılımızın başında yer küremizde 6.5 ( altı buçuk ) milyar insan yaşıyormuş.

İnsanın dışında başka canlılar da mevcut örneğin hayvanlar ve bitkiler alemi. Ancak onlar çevrelerine önemli zararlar vermiyorlar. Hani teşbihte hata olmaz suya sabuna pek dokunmadan uslu uslu yaşamlarını sürdürmekteler.

Ne yazık ki tahribat, yıkım, bozma iki ayaklı mahlukattan kaynaklanmakta,

İnsanoğlunun doğa dediğimiz güzelliği yerin dibine batırmasına izin veriliyor.

Bir dereceye kadar evet. 

Ancak yüz yılları kapsayan bir süreden sonra ümit ediliyor ki olağan üstü  bir güç müdahale edecek ve doğa ilk doğduğu hale getirilecek.

Örneğin güneş enerjisi bir güç olarak devreye girebilir. Söylendiğine göre bu enerjinin ufacık bir kısmı bir fındık tanesine depo edilebilirse bir mahalleyi aydınlatabilirmiş veya bir transatlantiği denizde yüzdürebilirmiş, aylarca… 

İcat edilmeyi bekleyen çok şey var.

Sir Isaac Newton yerçekimini buldu ve insanlar fezaya çıktılar, aya gittiler. Einstein kütle ile enerji arasındaki bağları açıklayan teoriler üretti.

Bir gün de birileri çıkacak çevre kirliliği insanlığı yok etmeden, çevre kirliliğini önleyecek bir şeyler icat edecek.

Enseyi karartmayalım. Elbette ki edecek. Bekliyoruz.