Senelerdir Ortadoğu barış (veya savaş) sürecine ister istemez uzak kalan Türkiye ilk defa Ortadoğu barışı için faaliyete geçti.
Aslında yüzyıllar boyunca bölgeye hakim olan Türklerin şimdiye kadar gereken adımları atmaması ve bölgede etkin rol almamış olması şaşırtıcıdır. Daha önceki Türk siyasetçi ve Devlet adamlarının gerek ileriyi görememek gerek büyük düşünememekten yapmadığı veya yapamadığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a nasip olmuştur. Oysa Türkiye çevre ülkelerin gelişmesiyle kendine zenginlik yaratabilen ülkelerden biridir.
Öncelikle Suriye ile İsrail arasında arabuluculuk girişimi, İran’ın hoşuna gitmeyecek olsa da bölgeye belli ölçüde refah ve barış getirecektir. Suriye, İsrail ve Lübnan arasında barış ister istemez Filistinlilerin de barışa daha istekli olmasını sağlayacaktır.
Hiç şüphesiz çevresindeki ülkelere mühendislik ve inşaat hizmeti veren Türkiye Rusya ve Körfez ülkelerinden sonra aslında son derece zengin olan bu bölgede de etkin rol oynayacaktır. Zaten hali hazırda belli başlı Türk firmalarının Sudan’dan St –Petersburg’a, Sibirya’dan Romanya’ya kadar geniş bir bölgede inşaat, ticaret ve hizmet konularında etkin rol oynadıkları göz önüne alınırsa Türkiye’nin bölgenin potansiyelinden yararlanmaması için hiçbir sebep yoktur.
Zaten Dünya üzerindeki ekonomik durum ne olursa olsun sadece çevreye vereceği hizmetlerle Türkiye ekonomik olarak güçlü bir ülke olacaktır.
***
Geçen hafta sosyal demokratların umudu CHP kurultayda yeni (!) başkanını seçti. Acaba Dünya’nın hangi ülkesinde iktidar olma iddiası içindeki bir partinin genel başkanının üst üste seçim kaybetmesine ve buna rağmen genel başkan kalmasına tahammül edilir? Elbette böyle bir sosyal demokrat lidere ilk tebrik iktidardan gelir. Zaten Sayın Baykal CHP lideri olduğu müddetçe CHP’nin iktidara gelemeyeceğini anlayan her muhalif parti lideri Baykal’a alkış tutar. Ne yazık ki demokrasinin parti içi demokrasiden başladığını anlamayan veya anlamazdan gelen her partinin başına aynı sonuç gelecektir. Özellikle bunu yapan sosyal demokrat olduğunu iddia eden bir parti ise.
***
Yarın, 1 Mayıs. Dünya’nın her yerinde kah bahar bayramı, kah işçi bayramı olarak kutlanır. 1 Mayıs’ın Yahudiler için ayrı bir anlamı vardır. 1 Mayıs Holokost’u Anma günüdür aynı zamanda. Dünya üzerindeki Yahudileri yok etmeye yönelik girişimlerin en büyüğü ve en sistematiği ve en acı olanı en çağdaş olanıdır. Bir daha asla olmaması için “BİR DAHA ASLA” desek de her sene bugünü ansak da ve olanları bir an bile unutmasak da, er veya geç hatta her an bu tür bir soykırımı daha da vahşice planlayanlar ve gerçekleştirmek isteyenler çıkacaktır ne yazık ki.