Herhalde uzun yıllardır tanık olmadığımız bir heyecanla yaşadık geçtiğimiz Pazar gününü. Turkcell Super Lig şampiyonluk kupası her dakika farklı bir takımın kucağına gitti. Hatta aynı anda başlayan maçların bir kesitinde Sivasspor bile ipi göğüsleyecek oldu. Türkiye için hayatın her köşesinde oldukça stresli geçen gri, hatta koyu gri 2007-2008 dönemine, Süper Lig biraz olsun renk kattı, içimizi açtı. Emeği geçen herkese müteşekkiriz.
Geçen gün yine dost sohbetlerinden birinde Fenerbahçe SK’nIn İstanbul Borsası’ndaki değerinin 1 milyar doları geçtiğini işittim. Şaşırdım zira Şubat 2004’te borsaya kote olduğu zaman 200 milyon dolarlık bir değere sahipti. Yani dört senede beş kat büyüyen ve bugün rakamsal değerle 3.7 tane Beko Elektronik, 4 tane Vestel, 2.6 tane Demirdöküm, 6 tane Boyner, 7 tane de Karsan eden bir yapıdan bahsediyoruz. Yine 1 milyar 21 milyon dolarlık değeriyle Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor'u 5'e Beşiktaş'ı ise 17'ye katlamış durumda.
Bu dost sohbetinde konumuz bu defa Galatasaray’a geliyor. Bu sene Feldkamp’ın takıma uyum sağlayamamasıyla sonu mutlak başarısızlık olarak görülen sarı kırmızılıların bu seneki başarısı herhalde Dünya futbol literatürüne “case” çalışma olarak girebilecek türden. Bir İngiliz takımından çok her şeye benzeyen Chelsea’nin Şampiyonlar Ligi finali oynadığını, Ronaldinho’yu satın almak için yarışan takımların üç Afrika ülkesini doyurabilecek rakamları göz kapayarak havaya savuşturduklarını göz önünde bulundurursak, Galatasaray bizlere başrolünde Denzel Washington ve Tom Hanks’in oynadığı, insanın içine sıcaklık ve mutluluk veren, o efsanevi takım ruhu filmlerinden birini izletti bu sezon. Bir Fenerbahçeli olarak ne kadar üzülüp haset krampları geçirsem de yiğidi öldürüp, hakkını yememek gerektiğini iyi bilirim. O yüzden Galatasaray’ı “hiçbir şeyin yoksa bile ruhun var” özdeyişinin doğruluğunu şu genel geçer, gün be gün maddiyatla kavrulan dünyamızda bir kez daha bize gösterdiği için tebrik ediyorum.
“Hala bir maç var, henüz hiçbir şey bitmedi!” diyenlere de “üzgünüm” cevabını vermek durumundayım. Size büyük bir tüyo vereyim. Galatasaray gelecek hafta kazanacak!
Dost sohbetimize kaldığımız yerden devam edelim: “Aziz Yıldırım, bizim kulübün efsane başkanıdır” diyorum. Adam bana: ” Sen, Galatasaray Yıldırım başkanlığında kaç kere Şampiyon oldu, Fenerbahçe kaç kere oldu. Biliyor musun?” diyor. Adam anlaşılacağı üzere gözü kara bir Galatasaraylı. Tam, karşı tezi sunup adamı üzerine oturduğu sandalyeye mıhlamak isteyeceğiniz türden bir tez atıyor ortaya. İçimden gülüyor ve engin futbol bilgime de güvenerek saymaya başlıyorum. Ama hesap ortada. Adam haklı!
Adam haklı olmasına haklı ama arkadaşım ve arkadaşım gibi düşünenlerin gözden kaçırdığı ufacık, küçücük bir detay var. 800 milyon $ değerinde bir detay…
Ey beyler, bayanlar;
21. yüzyılda yaşıyoruz artık. Yakında yürümek bile parayla olacak. Yazımın başında Chelsea örneğini verdim. Güzide Londra kulübünün etrafa saçtığı İngiliz sterlinleri dışında İngiliz olan bir uzvunu göreniniz var mı? Yine de Fenerbahçe ile oynarken izleme fırsatını gördüğünüz bu kaya gibi takımda herhangi bir eksiklik fark ettiniz mi? Ben cevap vereyim: Ne eksikliği kardeşim; bilakis fazlası var!
Dostlar, dost acı söyler… Size acı konuşuyorum diye, kızmayın bana! “Yanlısın, Fenerlisin” demeyin bana! Hayır! Eğer senelerdir Aziz Yıldırım’ın yapmaya çalıştığını Yıldırım’dan önce Galatasaray başkanları yapmaya çalışsaydı şu an aynı cümleleri sarı kırmızılılar için yazıyor olacaktım. Kısa ve orta vadede sportif başarılar sayesinde Galatasaray çok daha başarılı, hatta Fenerbahçe’ye fark atmış görünebilir. Ancak, bu bir maraton koşusudur ve Fenerbahçe bu koşuda 1 milyar dolar barajını aşmış, finansal olarak güçlü ve yatırıma hazır bir şirkettir artık. Aynen 21. Yüzyılın Şampiyonlar Ligi’ni oluşturan dev Avrupa kulüpleri gibi. Fenerbahçe bu kulüplerin arasındadır bugün. Son vagonu yakalamış, 20. Sıradan listeye girmiştir. Hakan Şükür ve Hasan Şaş gibi ağabeyler bu sene vardır, seneye yoktur.
O yüzden, esasında kutlanması gereken iki başarı vardır. Eğer Galatasaray, bahsettiğim kulvarda da ezeli rakibini Turkcell Super Lig şampiyonluğu sayısında yakaladığı gibi yakalayamazsa bu başarıları ileride mumla arar.
O yüzden, Galatasaray kadar Fenerbahçe’de Şampiyondur…