İsrail’in iç politikası öngörülmeyen zorlu bir dönemden geçiyor. Başbakan Olmert’in görevi süresince Amerikalı iş adamı Talansky’den bir kaç kez para dolu zarf teslim aldığından şüpheleniliyor. Acaba neyin karşılığında? Olmert’in karşılık olarak herhangi bir şey verdiği hakkında hiç bir delil yok. Bu nedenle tek suçlanabileceği konu vergi kanunlarını ihlali.
Soruşturmanın uzun süreceği düşünülüyor ve sonucunda da başbakanın suçlanmasına neden olacak herhangi bir kanıt bulunabileceği şüpheli. Olmert, ancak suçlama sonucu mahkemeye sevkedilirse istifa edeceğini açıkladı.
Belirsizliklerle dolu olan şimdiki durum aylar boyunca sürebilir. Oysa bu dönem İsrail’in sağlam, hayatta kalma mücadelesi ile yıpranmamış, politikası belirgin bir hükümete gereksinimi var.
ABD Başkanı Bush’un görev süresinin tamamlanmasına dek İsrail-Filistin barışının sağlanması yolunda konuşmaların devam etmesi ve sonuçta herhangi bir barışın sağlanması şansı az da olsa mümkün olabilirdi. Ancak yolsuzlukla suçlananın bir başbakan, kendini kurtarmaya çabası içindeyken, İsrail-Filistin barış görüşmelerinde ilerlemenin sağlanması çok zor görünüyor.
Aynı zamanda hayati bir sorun giderek daha acil bir hal alıyor; İran’ın nükleer silah elde etmesi karşısında nasıl bir tutum göstermeli? 2009 ve en geç 2010’a kadar eylem kararı almak gerekiyor. Görülüyor ki Bush yönetimi, bazı şüpheleri olsa da harekete geçme kararı alabilir. Bunun da İsrail için çok önemli olduğu yadsınamaz.
Livni-Barak olası işbirliği
Sağlık dahil tüm yaşadığı sorunlara rağmen Olmert, Haziran’ın ilk günlerinde Washington’a kısa bir ziyaret gerçekleştirerek İran konusunu gündeme getirecek. Zaman daraldıkça İran konusu her geçen gün İsrail’i olduğu gibi Bush Yönetimini de meşgul ediyor. Bush’un İsrail ziyareti iki ülkenin arasındaki ilişkilerin her zamankinden çok daha yakın olduğunu gösterdi. Polisle karşı karşıya kaldığı sorunlar her ne kadar Bush’un Olmert’e karşı güvenini sarsmadıysa da, ABD Başkanı açıkça Olmert’in yer almadığı Tzipi Livni-Barak işbirliğinde hükümetin görevine devam etmesini onayladığını belirtti.
Olmert’in istifası halinde muhalefet lideri Likud Partisi Başkanı Netanyahu’nun seçimlerin yapılması yönünde baskı uygulayacağı açık. Kadima Partisi ise mevcut hükümetin Livni başkanlığında devam etmesi gerektiğini savunuyor. Yapılan kamuoyu yoklamaları Livni’nin dürüstlüğü, becerisi ve ılımlı oluşuyla halkın büyük bir çoğunluğunun desteğini aldığını gösteriyor. Halkın çoğunluğu aşırı düşüncelerinden dolayı Filistin problemine çözüm getiremeyecek olan Netanyahu’yu başbakan olarak görmek istemiyor.
Herşey İşçi Partisi lideri ve aynı zamanda Savunma Bakanı Barak’ın tutumuna bağlı. Barak’ın, Livni ile birlikte ve Şas Partisi’nin de desteğiyle Olmert’siz bir hükümetin devamını sağlamaktan yana olabileceği düşünülüyor. Ancak Barak, partisine yıl sonuna doğru bir seçim yapılabileceği ve buna hazırlıklı olmaları gerektiği çağrısını yaptı. Bu da Barak’ın seçimi tercih ettiğini, bu şartlarda da seçimin kaçınılmaz olduğu anlamına geliyor.
İsrail Hamas ile görüşecek mi?
Şimdi İsrail’in gündeminde Olmert’in geleceği kadar ilgi uyandıran ve kamuoyunda fikir ayrılıklarına neden olan bir sorun daha var; Gazze’de ateşkesi sağlamak için Mısır aracılığı ile gerçekleşecek İsrail-Hamas görüşmesi… Bu Salı günü Haaretz ateşkesin haftanın sonuna kadar gerçekleşebileceği haberini manşete taşıdı. Ancak bu bakış açısı İsraillileri bölüyor. Hatta hükümetin demokrat sayılacak üyelerinden Haim Ramon bile iş Filistinlilerle ilişkilere gelince, ateşkes aleyhtarı bir kampanya sürdürüyor. Öte yandan pek de ılımlı sayılmayan Barak, Filistin-İsrail arabuluculuğu yapan Mısır İstihbarat Başkanı General Omar Süleyman ile olası bir ateşkes hakkında görüşmelerde bulunuyor. İsrail, Hamas ile doğrudan görüşmeyi reddediyor.
Mısır söz konusu görüşmelerin arkasındaki baş aktör konumunda. Zira Gazze Şeridi’ndeki durum onu yakından ilgilendiriyor, bir kaç ay önce yaşandığı gibi Gazze-Mısır sınırında sızmalar olacağından endişe duyuyor. Halkın baskısı ile karşı karşıya kalan Hamas ise bir ateşkesi gerçekten istiyor görünüyor. İsrail ise son zamanlarda artan roket saldırıları neticesinde çok kayıplar verdiğinden, Hamas’ın bu ateşkes süresinde güçlenmesinden endişe duyuyor. Ama aynı zamanda ateşkesi reddettiği takdirde Mısır ile arasının bozulmasından da endişeli. Bu nedenle Barak, Devlet Başkanı Mübarek, dışişleri ve savunma bakanları ile uzun görüşmeler yaparak Mısır ve Hamas tarafından kabul gören birçok şart ileri sürdü. En azından Gilad Şalit’in serbest bırakılması ile ilgili görüşmeler yapılması kararı alındı.
Barak’ın ileri sürdüğü koşullar şöyle: İsrail şartlara ancak güvenliğini sağladığında yani Hamas bölgedeki Kassam füze saldırılarına ve terör eylemlerine son verirse uyacak. İsrail, aynı zamanda sınırdan silah kaçakçılığına da son verilmesini, militanların uzmanlarca eğitilmesinin engellenmesini talep ediyor. Her ne kadar Mısır Sina’dan Gazze Şeridi’ne silah kaçakçılığına engel olma sözü verdiyse de, Hamas söz vermedikçe bunun pek değeri yok.
Barak, Gazze Şeridi’nden saldırılar devam ettiği taktirde İsrail ile Hamas çatışmasının engellenemeyeceğini ifade etti. Ayrıca Gilad Şalit’in serbest bırakılma işleminin de hızlandırılması gerektiğini vurguladı. Mısır, ateşkes gerçekleştiği takdirde Şalit’in serbest bırakılması işleminin hız kazanmasında çaba göstereceği garantisini verdi.
Barak, diğer bir önemli konuya dikkati çekerek Gazze Şeridi’nde ateşkes uygulansa da İsrail’in, Batı Şeria’da dolaşım serbestisini denetleyeceğini ifade etti. Bunun çok önemli olduğunun altını çizen Barak, denetleme yapılmadığı takdirde Hamas’ın o bölgenin de kontrolünü ele geçirebileceğini ve sonucun dramatik olabileceğini söyledi. Daha açık olmak gerekirse İsrail, Hamas ile silahlı çatışmalara girişilmesi durumunda, kendisi için önemli olan ülkelerden destek göremeyecek.
Herhangi bir gelişme olmazsa Gazze’de Hamas hakimiyetine son vermek amacı ile büyük bir operasyon gerçekleşebilir ancak şartlar harekete geçmek için henüz olgunlaşmadı. Mısır’ın etkileri ve böylesi büyük bir operasyon karşısında ödenmesi gereken bedel, Hamas hâkimiyetini sonlandıracak bir saldırıyı şimdilik engelliyor.
Er ya da geç, bu eylem gerçekleşecek. Bu arada bir kaç aylık sukunet İsrail’in yararına olabilir gibi görünüyor. Geçtiğimiz çarşamba İsrail’e gelen Fransız Dışişleri Bakanı Kouchner, Hamas’ın davranışlarında bir değişiklik olduğuna dikkati çekti. İsraillilerin bir kısmı artık gereken dersleri aldığını düşündükleri Hamas ile görüşmelere girilmesinden yana. Gelecek haftalar bu açıdan ilginç olabilir. Maalesef geçtiğimiz hafta Lübnan’da yaşananlar Hizbullah’ın güçlendiğini, bunun da radikal Hamas için bir örnek teşkil edebileceğini gösteriyor.