Ehud Olmert bu Salı günü başbakanlık görevinin en önemli görüşmesini yapmak üzere -ancak siyasi açıdan en zayıf olduğu bir dönemde-ABD’nin başkenti Washington’a hareket etti. Bulunduğu şartlara rağmen Bush yönetiminden İran tehlikesine karşı savunma konusundaki taleplerinin çoğunu elde edeceğini düşünüyor.
Kısa bir süre önce ABD Başkanı Bush, İsrail’in 60. yıl kutlamaları çerçevesinde bölgeyi ziyaret etmiş ve şimdiye kadar hiçbir ABD başkanının yapmadığı şekilde İsrail’i destekleyen bir şekilde konuşmuştu. Bu da Ehud Olmert’in ABD ziyaretini daha da önemli hale getirdi, çünkü başbakanın İran tehlikesine karşı güvenlik ve savunma alanlarında Bush yönetiminden tam destek alacağına inanılıyor. İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad ise İsrail’i tehdit eden konuşmalarını tekrarladı. Bush yönetimi de konuya gerçekten çok önem verdiğini göstermek amacıyla Olmert’i sadece onurlandırmak istedikleri ve önemli görüşmeler yapacakları misafirlerini kabul ettiği Blair House’ta ağırladı. Acaba neden?
Bazılarına göre İran’ın nükleer tesislerine bir saldırı planı görüşülecek. Ancak sadece böyle bir saldırı durumunda neler yapılacağının teorik bir çalışması olabilir diye düşünülüyorsa da her şey mümkün olabilir. Uzmanlara göre Bush yönetimi, risk alabilir ancak eyleme geçmesi şüpheli. ABD’nin İran saldırısına karşı gereken önlemleri almasında İsrail’e yol göstereceği biliniyor. Alınacak önlemler, İran’ın düşündüğü sonuca varamayacağını anlayarak, saldırma konusunda tereddüde düşmesine neden olabilir. İsrail’in karşı saldırıya geçerek, İran’da ciddi sonuçlar elde etmesi böyle bir saldırı karşısında gerekli savunması olmayan İran’ı düşündürüyor.
ABD’den talepler
Sonuç olarak İsrail’in ilk talebi İran’a karşı savunma sisteminin güçlendirilmesi, balistik füzelerin elde edilmesi olacak. Bilindiği üzere İsrail Arrow roket savar sistemine sahip. Hali hazırda İsrail Arrow2 sistemi ile savunuluyor ama ABD’nin daha etkin bir savunma sistemi olan Arrow3’ü kendisine vermesini istiyor. Ayrıca Amerika’nın dünyanın her tarafından fırlatılacak balistik füzeleri tespit eden sistemine dahil olmak istiyor. İsrail Gazze’ye yakın bölgelerde halkın yaşamını zorlaştıran kısa menzilli Kassam füzelerine karşı savunma konusunda da yardım bekliyor. Ancak İsrail’in en önemli ve en pahalı talebi, tanesi 150 milyon dolar civarında olan ve radar tarafından tespit edilemeyen F-22 uçakları oldu. Şimdiye kadar bu uçakların başka ülkelere satışı Kongre tarafından reddedildi. Şimdi Kongre, İsrail’e 10 yıl içinde verilmek üzere 30 milyar dolar askeri yardım konusunu görüşüyor. Eğer bu gerçekleşirse İsrail en azından gelişmiş silahlardan ve uçaklardan bir bölümünü alabilecek.
Stratejik hedefler
İsrail’in varmak istediği stratejik hedefleri uzmanlar şöyle özetliyorlar:
Öncelikle ABD’nin İran nükleer programı hakkındaki istihbaratının, İsrail’in elde ettiği verilerle değerlendirilmesi isteniyor.
İki ülke arasında güvenlik ve savunma işbirliğinde gelişme sağlanması bekleniyor.
Olmert ve Bush bu konuda herhangi bir anlaşma imzalamayacaklar ama her iki ülke de şimdiki yönetim süresinde başlayarak bir sonraki yönetim döneminde sürecek ortak projelere başlamayı düşünüyorlar. Güvenilir politik çevrelere göre söz konusu projeler füze savunma sistemlerini ve İsrail’in gelecek yıllarda sahip olmak istediği gelişmiş silahları kapsıyor. Daha önemlisi ABD’nin gelişmiş savunma endüstri projelerine İsrail’in de katılmasına izin vereceği.
Aynı kaynaklara göre Olmert, Bush’u Suriye ile görüşmelerindeki gelişmeden haberdar edecek. Eğer görüşmelerde gereken ilerlenme sağlanır, iki ülke Türkiye aracılığı ile değil de doğrudan görüşmelere başlarsa, ABD Suriye ile İsrail arasındaki diyaloglara katılmayı planlıyor.
İki ay önce İsrail’in Avrupa pazarlarına girişini, ülke ekonomisine milyarlarca dolar katkı sağlayacak bir anlaşmayı Mısır’ın engellemeye çalıştığı öğrenildi. İsrail, bu konuda da ABD’yi bilgilendirecek.
Mısırlıların bakış açısına göre, İsrail’in Batı Şeria ve Kudüs’te yaptığı inşaatlar, Gazze’yi abluka altına alması sadece Hamas’ı güçlendirmekten başka bir işe yaramadı. Avrupa Birliği’nin bu tür eylemleri mükâfatlandıracak herhangi bir anlaşmaya yanaşmaması gerekiyor. Mısır’ın bu davranışının altında yatan neden; ABD’nin Gazze’ye silah kaçakçılığını önlemek için gereken çabanın gösterilmediği gerekçesiyle Mısır’a yapacağı 200 milyon dolarlık yardımı dondurmasının yarattığı kızgınlık oldu. Ayrıca Avrupa Birliği’nin İsrail’i Avrupalı ortak olarak kabul edeceği, ilerde de tam bir AB üyeliğine geçişi içeren anlaşmanın bir sene içinde imzalanacağını bilen Mısır aynı şartların kendisine de gösterilmemesinden rahatsızlık duyuyor.
Olmert zor bir dönem geçiriyor. Halkın çoğunluğu Olmert’in görevinden istifa etmesini bekliyor. Yeniden halkın gözüne girmek isteyen Olmert sağcı partilere özellikle Kudüs ve civarındaki yerleşimler konusunda yaklaşım gösteriyor. Dikkat edilmesi gereken nokta Olmert’in son bir yıl içinde Filistinlilerle anlaşmak isteyen bir tavır sergilemediği ve destekleme yanlısı olmadığıdır.
Şimdi sadece Filistinliler değil, Avrupa ve BM de durumu protesto ediyor.
Olmert Hükümeti’ni bekleyen kriz
Olmert Hükümeti iki kriz ile boğuşuyor.İlk bakışta da iki olası çözüm görülüyor.İlki genel seçimlerin senenin sonundan önce yapılması ;diğeri ise şimdiki koalisyon hükümetinin bir benzerinin Olmert’siz devamı.
Moris Talansky’nin ifadesinden sonra Olmert’in suçlanacağı, bu nedenle de istifa etmek zorunda kalacağı olasılığı çok güçlü. Halkı kandırmaktan, para ve hediye kabul etmeyi yasaklayan, kamusal kanunları ihlalden suçlanabilir ve istifa etmek zorunda bırakılabilir Bu nedenle partisi Kadima bir çıkış yolu arıyor. Seçimler sene sonuna kadar yapılırsa, büyük olasılıkla Kadima kaybeder ve Netanyahu başa geçerek sağcı partilerin desteği ile hükümeti kurar. Böyle bir koalisyon barışı tehlikeye düşürebilir. Diğer seçenek ise ya Başbakan Yardımcısı Tsipi Livni ya da askeri deneyimi olan sağ görüşlü Şaul Mofaz’ın başkanlığında şimdikine benzer bir hükümetin kurulması. Olmert, Livni’nin kendi yerine geçmesini onaylamazken Mofaz’ı Livni’yi durdurabilmesi için destekliyor. Çok ilginç bir dönemden geçiyoruz. Zaman içinde hiç beklenmedik oluşumlar da gerçekleşebilir.
Arap Dünyasına örnek
Olmert soruşturması beklenmedik ancak olumlu bir gelişmeye yol açtı. İsrail, Arap Dünyasında her zamankinden fazla rağbet ve saygı görmeye başladı. Suudi Arabistanlı bir yetkili Arap kardeşlerinden artık İsrail’i lanetlememelerini istedi. “Onlardan demokrasinin nasıl işlediğini öğrenmemiz ve Arap Dünyasını aynı saygınlık ve şeffaflığa ulaştırmamız gerekir” dedi. Suriyeli bir yetkili ise “ Siyonist rejime karşı olan derin nefretime rağmen, bu bağımsızlık olgusuna ve kimsenin kanunun üstünde yer almayışına hayranım” dedi. Arap Dünyasında her fırsatta kanun ihlal edilirken kimse buna aldırış etmez. Şimdiye kadar hiç bir dönemde Arap Dünyasında İsrail’e yönelik böyle hayranlık duyulmamıştı.