ABD’de Barak Obama’nın Demokrat Parti adaylığı kesinleşirken Demokratların seçilme şansı her geçen gün azalıyor. Clinton ile Obama’nın arasındaki adaylık mücadelesinin uzaması Demokratlara verilen desteği azalttı.
ABD’de Barak Obama’nın Demokrat Parti adaylığı kesinleşirken Demokratların seçilme şansı her geçen gün azalıyor. Clinton ile Obama’nın arasındaki adaylık mücadelesinin uzaması Demokratlara verilen desteği azalttı.
Ekonomi çevrelerinin pek de sevmediği Obama’nın Hillary Clinton’u başkan yardımcısı adayı olarak ilan etmesi hiç şüphesiz Demokratların seçilme şansını arttıracaktır.
Barak Obama sermayeden vergi almayı, ABD’yi daha sosyal bir devlet yapmayı hedeflemektedir. Avrupa liberalleşmeye daha az sosyal olmaya uğraşırken ABD Bush döneminde bile ister istemez sosyal devlet olma yolunda hızla ilerlemektedir. Obama’nın Irak’tan ve Afgansitan’dan kısa vadede çekilmesini beklemek hiç de gerçekçi olmayacaktır. Bu durum bile ABD başkanlarının karar mekanizmasından ziyade önlerine konan planı uygulayıcıdan başka biri olmadığını gösterecektir. Diğer yandan Obama’nın muhafazakarlara rağmen başkan seçilmesi ABD’nin Uluslararsı kamuoyundaki prestijini arttıracağı gibi Bush’un yarattığı ABD antipatisi ve karşıtlığını yıkacaktır.
McCain’in yaşı ve ekonomik konularda Bush politikalarını devam ettireceğine dair yaratılan intiba hiç şüphesiz Cumhuriyetçilerin şansını azaltmaktadır. Ancak değişimden korkan ve zenci bir başkana sıcak bakmayan ABD halkının önemli bir kısmı hiç şüphesiz sırf bu sebeplerden McCain’e oy verebilir.
Geçen hafta ABD ve Avrupa Merkez Bankaları’nın Başkanları tek bir noktaya vurgu yaptı : Enflasyon.
ABD’de düşen dolara bağlı olarak hammadde fiyatları enflasyonu tetiklerken, Avrupa’da artan işçilik maliyetleri enflasyonu etkiliyor. Enflasyon baskısı ABD ve Avrupa merkez bankalarını faiz artırımına zorlarken kısa ve orta vadede bu bölgede yaşayan insanların alım iştahını azaltacaktır.
ABD’li yöneticiler yükselen petrolden ve düşen dolardan pek de hoşnut olmadığını ifade ediyorlar. Son derece hızlı düşen ABD Dolarının ve ABD’deki faiz oranlarının aynı hızla yükselmesi beklenebilir.
Bu arada artan petrol fiyatlarına paralel olarak Rusya ve Ortadoğu’daki yatırım iştahını Dünya’da yaşanan krize rağmen bir türlü azalmıyor. Bu durum hammadde ve yarı mamullerde fiyatların düşmesini engelleyecektir.
Gelişen ülkelerin ihtiyaçlarına paralel olarak dünyadaki enerji ihtiyacı her geçen gün artıyor. Hindistan’ın , Çin ve Körfez ülkelerinin dev yatırımları ve enerji ihtiyaçları petrol fiyatlarını mevcut seviyelerinde kalmasına sebep olacaktır.
***
Öte yandan enerji konusunda Türkiye zamanında karar verememenin ve enerjide tasarrufu özendirecek atılımları yapmaması bu sene ülkenin zor durumda kalmasına sebep olacaktır. En son elektrik kesintileri 70’li yıllarda yaşanmıştı. Ancak bu sene de özellikle artan hayat kalitesi ve klimaya olan ihtiyaçtan dolayı İstanbul, Antalya, İzmir ve Ankara’da kısa süreli de olsa elektrik kesintilerinden kaçınılmaz gibi görünüyor. Elektriğin kullanılmasının düzenlenmesi ve biraz zorla da olsa halkı ve özel sektörü verimli cihaz/ sistem alımına zorlamak biraz da devletin görevi değil mi?