Toledot

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
26 Kasım 2008 Çarşamba

Yitshak ben Avraham Avraham olid et Yitshak.

Yitshak’ın Avraham’ın oğlu olduğu vurgusunu iki kez yapan Tora bu cümlesi ile okuyucuya mesajlar vermeyi amaçlamıştır. Bu mesajlar Avraham’ın fenotip olarak Yitshak’a benzemesinin yanısıra karakter ve öğreti olarak da Avraham’ın takipçisi olduğunu göstermektedir. Avraham Avinu edindiği öğretiyi oğlu Yitshak’a aktarmayı başarmış ve görevini başarıyla gerçekleştirmiştir. Yişmael bu öğretiyi almak konusunda başlarda yakın davranmasa bile zamanla teşuva hisleri onun da kalbini kaplamış ve babasının öğretileri doğrultusunda doğru yolu izlemeye başlamıştır. Yitshak öğretinin sahibi ve takipçisi olarak da bunu çocuklarına aktarma görevini üstlenmiştir. Yitshak bu noktada kilit konumundadır. Ya babasının öğretilerini devam ettirecek ya da bunların unutulmasına neden olacaktır. Yitshak Avinu babasının öğretilerini çocuklarına aktarmayı seçmiş ve günümüze kadar devam edecek halkanın devamını sağlamıştır. Bu yüzden Yitshak Avinu’nun tarihimizdeki yeri çok önem taşır.

Fenotip dışında Yitshak karakter olarak da babasına benzer demiştik. Babasının açtığı, Tanrı’nın büyüklüğünü hatırlatan isimler verdiği ve insanları monoteist kültüre yaklaştırdığı kuyuların Avraham’ın ölümünden sonra Peliştiler tarafından kapatıldığı, toprakla doldurulduğu bilgisini Tora bizlere vermektedir. Yitshak bu noktada babasının izinden giderek bu kuyuları yeniden açar ve babasının verdiği isimlere benzeyen isimler verir. Bu yüzden de Peliştiler ile başı sık sık beya girer. Mal varlığını büyük ölçüde kaybeder. Fakat buna rağmen Yitshak babasının yolunu izlemekten geri kalmaz ve Peliştiler ile anlaşmaya varmayı başarır.

Yitshak oğlu Yaakov’a da gereken mesajı verir. Onu tanıyıp tanımaması bir yana söylediği cümle sadece Yaakov’un değil bütün Yaakovoğulları’nın prensibi haline gelmiştir:

“Akol Kol Yaakov veayadayim yede Esav.”

Sesin Yaakov’un sesi, ellerin Esav’ın elleri.

Yaakov her zaman barışı ve konuşarak anlaşmayı savunmuş, savaş ve insanların hayatına kastetmeyi hiçbir zaman desteklememiştir. Elbette bir tehlike vukuunda kendisini savunmuş ama olay bundan daha ileriye gitmemiştir. Bu da Barış sözcüğünü hem Tanrı’nın işareti hem de günlük yaşamının bir selamı haline getirmiş olan toplumun yaşam tarzı olmuştur.