İki ‘Su’ Damlası Kadar...

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
3 Aralık 2008 Çarşamba

Sirkeci Garı’nın tarihi bekleme salonu 29 Kasım Cumartesi gecesi Tuluyhan Uğurlu’nun  ‘Güneş Ülke Anadolu’ başlıklı dinletisine ev sahipliği yaptı. Sanatçının müziğiyle senkronize olan görseller bir belgesel niteliğindeydi. Onbin yıllık Anadolu tarihi ve mitolojisi 500’ün üzerinde slaytla izleyiciye  sunuldu. Bir yandan ekranda slaytlar geçiş yaparken, aynı anda kaval, ney, viyola, klarnet, ve uzakdoğu perküsyonları Tuluyhan Uğurlu’nun piyanosuna eşlik etti.

Konser hem görsele, hem kulağa hitap etmesi açısından çok güzeldi. Ancak bulunduğumuz tarihi mekan gerek yüksek tavanı, gerekse pencerelerdeki vitrayları ve özgün aydınlatması ile dinletiye bir farklılık kattı.

Gece boyunca sahnede dinamik bir tempoyla piyanoya hakim olan sanatçı, konser bitiminde kendisine sunulan çiçeği salonda izleyicilerin arasındaki bir ‘hanımefendi’ye verdi.

Salonu boşaltıp dışarı çıktığımızda perondaydık. Tam önümüzde de istirahate çekilmiş vagonlar... Bir an için kımıldamak istemedim. Bir konser, görseller, vitraylar. Sirkeci Garı’ndayım. Az önce yağan yağmur durmuş.

İki ‘su’ damlası kadar şeffaf.

***

Biri gelse masanıza size özel basılmış bir takvim bıraksa, adınızın tam altında “sevgi, mutluluk ve başarı dolu bir yıl dileriz.” yazılı olsa, ne hissedersiniz? Doğrusu biz inanılmaz sevindik. Gerçi, Perla Erbeş ne zaman Şalom’a gelse, mutlaka bir sürprizi beraberinde getirir. Muhakkak yanında bir bahanesi vardır. Roş Aşana ise bir tatlı, Pesah ise evde yaptığı bir kek...Her zaman güleryüzlüdür ve bütün ısrarlarımıza karşın ziyaretleri hep kısadır. “Burası bir iş yeri, fazla meşgul edilmez” der ve gider.

Erbeş son geldiğinde hepimize birer takvim getirdi. Biz bu takvimlere o kadar alıştık ki, yıllardır defter kalem gibi vazgeçilmezimiz oldu. Takvimin yaprakları ‘İzi Erbeş Kültür ve Sanat Etkinlikleri’ kapsamında derece alan öğrencilerin yaptığı resimlerden oluşuyor. İlköğretim ve lise olmak üzere iki kategoride toplanan çalışmaların bu yılki teması ‘su.’ Sayfaları çevirdikçe şaşkınlığım arttı. Olağanüstü kompozisyonlar ve olağanüstü renk uyumları birbirini izlemiş. İyi bir tahminde bulunabilirim. Bu takvimin sayfalarından çok sanatçı çıkacak..

İki ‘su’ damlası kadar parlak..

* * *

Dünya bu kez de  Hindistan’daki terör olayları ile sarsıldı. Mumbai’de aşırı sağ İslami köktendinci görüşlü teröristler 200 kişinin ölümüne, 300 kişinin de yaralanmasına neden oldu. Hedef kitle sadece Hindular değil, aynı zamanda Batı dünyası ile Yahudileri de kapsadı. Üç gün süren kuşatmanın ardından dev oteller harabeye döndü. Bütün ölümler acıdır. Ancak Nariman Evi olarak bilinen Habad Merkezi’nde hayatını yitiren 29 yaşındaki Rabi Holtzberg ile 28 yaşındaki eşi Rivka’nın öyküsü uzun süre hafızalardan silinmeyecek. Bilindiği üzere Habad evleri hep genç evli çiftler tarafından idare edilir. Holtzberg çifti de bundan  beş sene önce Amerika’dan gelip Hindistan’daki ilk Habad evini hayata geçirmişlerdi. Ölümlerinin ardından yakın dostları: “Onlar kendileri için değil, başkaları için yaşayan çok değerli insanlardı” dediler.

Holtzbergler’in ardında  iki yaşındaki oğulları Moshe kaldı.

İki ‘su’ damlası kadar berrak...