Şemot

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
14 Ocak 2009 Çarşamba

Yahudilerin yaşamında çokça görülen sürgün kavramı ilk kez bu peraşada belli bir açıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Her ne kadar peraşa Yaakov ve oğullarının Mısır ülkesine gelişi ile başlarsa da asıl olarak İsraeloğullarının ilk sürgünleri ve ilk sıkıntılarıyla karşılaşmalarını işler. Bu sürgünün nedenlerini inceleyecek olursak üç temel neden ile karşılaşırız.

Bunlardan birincisi siyasi nedendir. Tarih kitaplarından ve Tora’dan edindiğimiz bilgiye göre Yaakovoğullarının ilk yılları Mısır’da hüküm süren hanedan ırk olarak onlara yakın bir ırktan gelmekte ve doğal bir sempati ile davranmaktaydı. Bu yıllarda Yosef Mısır’ın idareciliğine kadar yükselmiş ve Paro’nun deyimiyle Mısır’da kimse elini ona karşı kaldıramamıştır. Paro bunu Mikets peraşasının satırlarında açıkça ifade eder ve sadece kendisinin tahtının ondan üstün olacağını “rak akise egdal mimeka” sözleri ile açıklamıştır. Oysa görüyoruz ki Yosef’in ölümünden sonraki hükümdar değişikliği “vayakom” sözü ile verilmekte ve sadece hükümdarın değil aynı zamanda bir hanedan değişikliğini de gözönüne getirmektedir. “Vayakom meleh hadaş al mitsrayim aşer lo yada et Yosef” Mısır üzerine Yosef’i bilmeyen bir kral kalktı. Hangi hanedan olursa olsun veya kim olursa olsun Mısır ülkesine bu denli iyilikte bulunan Yosef’i anımsamamak olası değildir. Bu  anımsamamak değil yaptıklarını anımsamak istememektir. İşte bu değişiklik atalarımızın köle durumuna düşmelerinde birinci nedendir.

İkinci neden olarak biz ekonomik nedeni görmekteyiz. Atalarımız tarım ve hayvancılıkta çok ileri gitmişler ve ekonomik olarak Mısır halkından çok daha iyi bir duruma gelmişlerdir. Bu olay Mısır halkının gözüne batmış ve yabancı bir halkın bu kadar güçlü olmalarını kabul etmeyerek zor kullanarak onların varlıklarını ele geçirmişler ve onları köle statüsüne düşürmüşlerdir. Ekonomik olarak kıskançlık aslında yeni birşey değildir. Yitshak Avinu Peliştiler’in arasında iken hükümdarları Avimeleh Yitshak’ın oradan gitmesini çünkü ekonomik olarak çok güçlendiğini söylemiştir. Tarih boyunca özellikle ortaçağ Avrupa’sında basit bir iftira atarak Yahudileri ateşe atmak ve servetlerine konmak çok güçlü hükümdarların bile kolaylıkla denedikleri basit bir servet yapma yolu olarak tarihe geçmiştir.

Üçüncü neden olarak karşımıza sosyo kültürel neden çıkmaktadır. Atalarımız bu ülkeye açlık yıllarını geçirmek üzere gelmişler ve nedense açlık yıllarından sonra orada bulunmaya devam etmişlerdir. Yaakov Mısır’a gelirken oğlu Yehuda’ya Goşen eyaletinde bir Yeşiva kurmasını emreder. Çünkü çocuklarının yabancı bir ülkede ve yabancı bir kültür karşısında savunmasız kalmasını istememektedir. Ancak zaman geçtikçe atalarımız Mısır geleneklerini kendi geleneklerine tercih etmişler ve Mısırlılaşma yolunu seçmişlerdir. Kendi gelenek ve kültürlerini unutarak başkalaşma istekleri onları bir asimilasyona sürüklemiş, kendilerini Mısır halkından biri olarak görmelerine rağmen başta Mısır kralı bunun böyle olmadığını göstermek için elinden geleni yapmıştır.

Bütün bu nedenlerin sonunda Mısır kralı ve Mısır halkı aşama aşama atalarımızı sindirmeye çalışmış ve sonunda onları köle durumuna düşürmüştür. Bu zamanda dünyaya gelen Moşe Rabenu başta halkımızın birlik ve beraberlik içinde olmadığını görmüştür. Tanrı da kendisine atalarımızı kurtarma görevini ancak ve ancak birliğimizi tamamladığımız zaman vermiştir.

Kadınlarımızın gelenek ve kültürümüze bağlılığı, birliğimizi kurmak için gösterilen çabalar ve yapılan gerçek teşuva bizleri bu ilk kurtuluşa ulaştırmıştır.

Bugün içinde bulunduğumuz durum çağlar boyu çektiğimiz sıkıntılara rağmen hiç de iç açıcı değildir. Sahip olduğumuz ve dünyanın bütün kültürlerinin temeli olarak kabul edilen bir hazineyi yavaş yavaş başka ve bizlere çok yabancı kültürlere terk etmekteyiz. Bunun sonucu olarak kültürel bir asimilasyonun varlığı kendini her gün daha bir kuvvetli olarak duyurmaya başlamıştır. Başkalarına benzeyerek sempati kazanmak yerine bu sempatiyi başkalarının haklarına saygılı olarak ancak kendi folklör ve kültürümüzü koruyarak kazanmak bizlere gelecekteki sorunlara karşı güç verecektir. Unutmayalım birgün başkalarının kim olduğumuzu bizlere çok acı bir şekilde hatırlatmalarını istemiyorsak gelin Tanrı’nın bizlere verdiği Tora’nın ışığında yolumuza aydınlığa doğru devam edelim.

“Bet Yaakov lehu veneleha beor Ad...”