Böyle bir başlığın spor sayfasında ne işi var diye bir düşünce mutlaka geçmiştir içinizden. En azından ben bu tip başlıklı bir köşe yazısı görsem, “acaba bu bir spor yazısı mı?”diye sorardım kendi kendime... Ama yazı tamamen spor yazısı. Meğer hayvanlar aleminde yaşıyormuşuz da haberimiz yokmuş.
Kendimi bildim bileli evimize her gün Hürriyet Gazetesi gelir. Ben de sabahları gazetenin spor sayfalarına şöyle bir göz atmadan evden çıkmam. Yaklaşık 1-2 hafta önce yine Hürriyet’in bu sene vermeye başladığı özel spor ekine bakarken, şimdiye kadar hep merak ettiğim bir konuyla ilgili haber çekti dikkatimi. Şimdi bunu bir kenara bırakalım ve konumuza girelim.
Hepimizin bildiği gibi çoğu futbol takımının onunla özdeşleşmiş bir sembolü vardır. O sembol söylendiği anda, akla hemen özdeşleştiği futbol takımı gelir. Milli takımlardan örnek vermek gerekirse “Boğalar” dendiği zaman İspanya, “Horozlar” deyişi aklımıza Fransa Milli Takımları gelir. Portekiz’de “Kartallar” hemen Benfica’yı anımsatır, İsviçre’de “Boğalar” ise Zürich Kulübü akla gelir. Türkiye liglerine baktığımızda ise “Timsah” Bursaspor, “Kanarya” Fenerbahçe, “Aslan” Galatasaray, “Kartal” dendiğinde ise hemen Beşiktaş ismi belirir kafamızda. Peki sizde hiç benim gibi bu sembollerin nereden geldiğini merak ettiniz mi? İşte Hürriyet Gazetesi’nin özel spor ekinin ilgimi çeken haber içeriği buydu. Ekte üç büyük kulübümüzün bu sembollerle nasıl özdeşleştiği anlatılıyordu. Eminim bazılarınız bu ilginç haberi okumuşsunuzdur. Ancak ben haberi okumayanlarla paylaşmak istedim.
İlk olarak geçen sezonun şampiyonu Galatasaray’la başlayalım. Galatasaray’la özdeşleşmiş “Aslan” sembolü sanılanın aksine, ne Galatasaray’ın kazandığı şampiyonluklar ne de rakiplerin takımdan bu kadar çekinmesiyle ilintili. Galatasaray bu sembolü, 1916 yılında takımda oynamaya başlayan ve altı şampiyonluk yaşayan Nihat Bekdik sayesinde kazanmış. Hırslı oyunu sebebiyle camiada “Aslan Nihat” olarak anılmaya başlanan Nihat Bekdik’den sonra bu lakap, her Galatasaraylı futbolcu için kullanılmaya başlanmış ardından ise Galatasaray’la özdeşleşmiş.
Fenerbahçe’nin “Sarı Kanaryalar” diye anılmasının sebebi de ezeli rakibi Galatasaray’ınkinden farklı değil. 1939-1951 yılları arasında Fenerbahçe’nin kalesini koruyan Cihat Arman, Fenerbahçe’nin bu sembolle özdeşleşmesini sağlamış. Giyindiği sarı renkli kaleci kazağı yüzünden önce kendisine ardından ise tüm takıma “Kanarya” lakabı takılmış.
Beşiktaş’ın “Kartal” sembolüyle özdeşleşmesinin nedeni ise rakiplerininkinden biraz farklı. 1940-41 sezonunda ligin bitmesine az bir süre kala Süleymaniye ile karşılaşan Beşiktaş, maçın son dakikalarında farklı bir skorla önde olmasına rağmen simsiyah formasıyla hala rakibine hücum ederken, Mehmet Galin adında balıkçılık yapan bir taraftar Beşiktaş’ı avını avlayan bir “Kartal” a benzetmiş. Ardından ise “Haydi Kara Kartallar” şeklinde tezahürat yaparak bu tezahüratın önce bütün tribüne yayılmasını ardından ise Kartal’ın Beşiktaş’ın sembolü olmasını sağlamış.
İşte size aslanıyla, kartalıyla, kanaryasıyla futbolun hayvanlar alemi... Umarım yeni senenin ilk ayını geride bıraktığımız şu günlerde takımlarımızın sembolleri gibi hayvan değil de insan olduğumuzu unutmayız…