Ressam İbrahim Balaban

Köşe Yazısı
4 Şubat 2009 Çarşamba

Yakup ALMELEK


1921 yılında Bursa’da yaşama gözlerini açtı. İlkokulu aynı köyde okudu. Tarım işçiliği yaptı. Köyde bir kızı sevdi. Kız da ona karşı benzer duygular içindeydi. Kızın yakın akrabaları birleşmelerine rıza göstermediler. İki genç kaçmayı yeğleyince kovalandılar. Silahlı çatışmada İbrahim bir kişiyi öldürmek zorunda kaldı. Buna hukukta nefsi müdafaa deniliyor. Eş deyişle: öldürmezsen sen ölürsün.

Okur-yazar olmadan önce çizgilerle ve resimlerle anlatıyordu kendini. Eli kalem tutmayı öğrenince yaşamını şiirsel bir dille romana döktü. Okurlarına ‘’Dağda Duruşma’’yı sundu.

Dağda Duruşma geleneklerle kişisel haklar arasındaki sürtüşmeyi kelimelere döken yargılama veya muhakeme. Hesap soruş, hesap veriş.       

13 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Hapiste Nazım Hikmet’le tanıştı, ondan resim yapmayı öğrendi. Mahpushanede Nazım Hikmet’in lakabı ‘’ Şair Baba  idi. Nazım Hikmet ve biz adlı kitabında şöyle anlatmağa başlar Nazımı!

Üstad geldi Üstad / Altında ne bir at, sırtında ne bir silah

Elinde sadece bir kalem, kaleme bak kalemeee, şiir yazıyor vallaa

Yapıtları kendine özgü karakter taşırlar. ‘Karasabanda Öküzler’i, seyrine doyamadığım resimlerindendir. ‘Fırın önü’ de öyle. Bu tarza Balaban tarzı demek olası.

Bir gün kendisine ‘’Senin resimlerinde kişiler asık suratlı ve ciddi demiştim. Neden hep öyleler” diye sormuştum. Kızmıştı. Ben gördüğümü çiziyorum diye yanıtlamıştı.

Gerçekçi olmak, gerçeği çizmek ve yazmak beğenilen bir akım olmalı. Balaban kahramanlarını yaşadıkları ortamlar içinde gözler önüne seriyor. Anadolu köylüsünü yansıtıyor hiç gösterişe kaçmadan…

Balaban’ın görsel sanatlardaki amacını bu şekilde özetlemek olası: Biz ne isek oyuz ve biz buyuz. 

Bir örnek daha vereyim. Geçen yıl “İbrahim Bey, keman çalan bir köylü resmi yapar mısın?, kadın olabilir, erkek olabilir, hatta çocuk olabilir” ricasında bulunmuştum. Hayır demişti olmaz çünkü köylülerin içinde keman çalan yoktur. 

Ben de üstelemiştim. Bugünlerde olmayabilir ancak yarınlarda mutlaka öyle sanatkârlar çıkacaktır demiştim.

O da haklıydı, ben de haklıydım. O olanı ifade etmeyi yeğliyordu. Bense olması lazım gelenin peşindeydim.

Balaban için bugünkü gerçek mühimdir, bense hayal kurmayı ve tasavvur etmeyi seviyorum.

Kadirşinaslık olarak belirteyim. Balaban bizim için keman çalan şehirli bir kadın tablosu yaptı. Odamda asılı durması bana zevk vermekte. 

İbrahim Balaban delikanlılık zamanını yitirmedi. Bol bol resim yapıyor ve yazı yazıyor. Elinden kalem olmadığı zaman fırça, fırça olmadığı zaman kalem düşmüyor.