Yakup ALMELEK
“Gelecek” sözcüğü zaman zaman “parlak” sözcüğü ile beraber kullanılır. Örneğin iyi tanıdığımız bir kişi için “bu gencin geleceği çok parlak olacak” diyebiliriz. Bunun ters anlam içereni ise mesela “Bu işin geleceği yok” cümlesi ile olumsuzluk belirtmektir.
Yıllar önce yurt dışında tekstil okulu bitirmiş bir yüksek mühendis özellikle kadınlar için kâğıttan elbise imal etmek istiyordu. Başardı da. Bütün sorun yağmur yağdığında o elbisenin ne hale geleceğiydi. Şeffaflığı veya transparanlığı önleyecek buluşu gerçekleştirmişti, diğer bir deyişle iyice bakıldığında bile elbisenin içi gözükmüyordu ancak suyu yedikten sonra papirüs karışımı kâğıt ütü tutacak mıydı?
Tutsaydı tekstilde bir devrim yaşayacaktı bütün uygarlık.
O günlerde gazeteler “Bu uğraşının geleceği yok” diyerek karamsar olduklarını açıkça betimlediler.
Bu konudan diğerine atlayalım.
Peki, kitapların geleceği ne olacak? Bir tehlike var mı? Olması mümkün.
Yakında gözler önüne serilmeyi bekleyen iki icadı kaba hatlarıyla sizlere sunayım.
Birincisi “Kendin pişir kendin ye” önerisinden esinlenerek “kendi kitabını kendin yap” zevkini tatmak… Şöyle olacak bu imalat: Okuyucu istediği kitabı kütüphaneden veya bir yayınevinden seçer. Bunu makineye verir. Bir tuşa basarak kendi istediği punto ve yazı tipinde kitabın kopyasını ciltli haliyle alır.
İkincisi: Kitabın içeriği bir chip (çip) haline getirilir. Cip internete bağlanır ve tuşa basılır. Punto ve yazı tipini okur seçer.
Her iki takdirde kitapçı dükkânları ne yapacaklar? Bu önemli bir sualdir. Yayınevlerine bugüne oranla çok daha az iş mi düşecek.?
Televizyonun icadı ile de kitap baskılarında mutlaka büyük düşüşler olmuştur. İnsanlar evlerinde kitap okuyacakları yerde görüntüleri devamlı devreden kutularda geçgeç (zaping) yapmayı tercih eder hale geldiler.
Allahtan ki çoğu biri diğerinden daha kötü televizyon programları sayesinde bizde ve bütün dünyada kitaplar varlıklarını sürdürebiliyorlar.
Tanrı korusun programların biri birinden daha güzel olsa kimse gözlerini uzaktan kumanda aletinden ayıramayacak.
Bilgisayarların da kitaplarla rekabet halinde olduğu gözlemlenebilir. Şöyle: internetten bir romanı okuyabilirsiniz ama koltuğunuza kurularak bir kitabın sayfalarını çevirmenin de zevki bambaşkadır.
Enseyi karartmaya gerek yok. Okumaya ve yazmaya devam edebiliriz.
Not: 27.08.2008 tarihli köşe yazısı için Cumhuriyet Gazetesi yazarı Turgay Fişekçi’ye teşekkür ederim.