Geride bıraktığımız Cuma gecesi dışarıda sağanak yağmur yağarken, evimde huzur içinde Elie Wiesel’in “Gündüz” adlı kitabını okudum. Beki Haleva’nın mükemmel çevirisiyle dilimize kazandırılmış bu eser beni birçok açıdan düş?ndürdü.
“Gündüz” Nobel Barış Ödüllü yazar Elie Wiesel’in kaleme aldığı bir üçlemenin son kitabı. Dizinin ilk kitabı olan “Gece”yi yakın bir zamanda okumayı planlıyorum. İkinci kitap, “Tan Vakti” Türkçeye kazandırıldı mı, bilemiyorum.
“Gece” ve “Gündüz”± aslında ben satın almamıştım. Bu kitaplar; uzun bir zaman önce, bir Şalom Yazı Kurulu toplantısından sonra Gözlem Kitabevi tarafından bizlere hediye edilmişti. İyi ki de etmiş. Geçtiğimiz 27 Ocak Holokost’u Anma Günü’nde Metin Delevi’nin konuşması aklıma geliyor. Delevi, “Yıllardır en çok okunan 100 kitap arasında bulunan, Holokost klasiği, Elie Wiesel’in ‘Gece’ kitabı, birkaç sene önce bu listeden düştü. Kolaylıkla bulunabilen, gençlere yönelik Holokost eğitim kitabı Maus’un okunması yıllar geçtikçe daha da azalıyor” demişti. Ben de Şalom Holokost ekinde “Holokost yorgunluğu”na değinmiştim ve bu konudaki çalışmalarımı sürdürmeyi planlıyorum.
Günümüzde Holokost eğitimi, belli bir çerçeve içinde, yorgunluğa yol açmayacak bir şekilde yapılmalı. Bu konuda hakkında da Şalom’un ekinde bir yazı mevcut. (Metinlere internet sitemizden ulaşabilirseniz.) Farklı ilgi alanları için farklı çalışmalar var. Kişisel tercihim belirli dönemlerde belirli kitapları, filmleri izlemekten yana. Bilinçli bir yaklaşımı benimsemenin sağlayabileceği katkılar çok daha fazla ve yararlı olacaktır.
Önyargılı olmamak gerekli. “Gündüz” bir öykü olarak doğrudan Holokost’un kendisiyle ilgili değil, daha çok izlerini taşıyor. İstelik öykü son derece de ilginç; çünkü Elie Wiesel, bir kurtulan olduğu üzere, bir kurtulanın aşk ve tıp üzerine düş?ncelerini aktarıyor. Beki Haleva’nın özsözde yazdığı gibi, “Le Jour başlıklı roman, yazarın bir aşk öyküsünü anlattığı ilk kitabıdır. Canlıların dünyasına bir dönüş niteliğindeki bu yapıtta, soykırımdan kurtulmuş olanların yaşamlarında bir saplantıya dönüşen mezarsız ölülerin gölgesine karşın, bir erkek ile bir kadının birbirini sevebileceği, birlikte bir gelecek kurabileceği anlatılmaktadır.”
Gündelik hayatta zaman zaman “acının insanı olgunlaştırdığını” söyleriz. Bu cümleyi kurtulanların yaşamına uyarlamayı deneyebilir miyiz? Bence deneyemeyiz; çünkü kelimelerin buharlaşacağı kadar hafif kalacaktır bunu düş?nmek. Öte yandan Elie Wiesel’in kaleme aldığı öyküyü, cümlelerini okumak, hayat kalitemizi yükseltecek, bakış açımızı geliştirecek nitelikte. Kaldı ki Holokost ve etkilerini öğrenmek sadece kurbanları anmak demek değildir; insanlığa nasıl bir katkıda bulunabileceğimizin yollarını keşfetmek adına bir rehberdir.
Elie Wiesel’in basılmış otuzdan fazla kitabı bulunmakta. Gözlem Kitabevi’nden çıkan “Gece” ve “Gündüz” hariç Türkçe yayımlanmış diğer eserleri:
- “Sürgünler Çağı”, Doğan Kitapçılık
- “Şafak Vakti”, E Yayınları
- “Bugünün Yahudisi”, Cep Kitapları
- “İki sesten anılar”, Can Yayınları
Merak ediyorum, toplumuzun okuduğu “En çok 100” hangi kitaplardan oluşmakta? Son dönemde ölmeden önce okumanız, görmeniz, gezmeniz... vb. adı altında çeşitli seçkiler yayımlanıyor. Popüler olan buysa, belki benzer bir felsefeyle biz de bir liste hazırlamalıyız. Türk Yahudi toplumu olarak entelektüel birikimimize ve kimliğimize sahip çıkmalıyız. İstelik anahtar kelimeler “çlmeden önce” değil, “bugün, hayatımız için” olmalı. Sonuçta piyasada bir “satış kaygısı” yaşanıyor; ama bu kaygı en azından “entelektüel kaygı”yı geçmemeli.
Dilerim talep olur ve Elie Wiesel’in kitapları daha uzun yıllar her kesimden okura ulaşır. Böylelikle de entelektüel kaygı, olması gerektiği gibi, satış kaygısını yönlendirir.