"Sahi dünyada en büyük değer para mıdır? Ya da şöyle diyeyim: Çok parası olan, dünyada her şeyi satın alabilir mi? Şu hik‚ye beni hep düşündürmüştür. Hemen söyleyeyim bu hik‚ye, yıllardır anlatılır. Ama son olarak varlıklı bir kişinin ölümünü ardından ona yakıştırılmıştır. Tüm zengin ailelerin engin hoşgörüsüne sığınarak bu hik‚yeyi yazıyorum.
Bir gün zengin kişi, oğlunu yanına çağırır: "Sana iki mektup bırakıyorum. Bunlar vasiyetimdir. Şu mektubu öldüğüm gün açıp okuyacaksın, gereğini yapacaksın. Şu ikinci mektubu da, beni toprağa verdikten sonra okuyacaksın," der. Günler geçer ve baba vefat eder. Oğul, babasının vasiyeti üzerine kendisine bırakılan mektubu açar. Babanın mektubu kısadır: "Evlat beni bir çift kirli çorabımla toprağa ver!" Babanın, bu vasiyeti yerine getirilir. Daha önce giydiği kirli çorap ayağına giydirilir. Toprağa verilme törenine gelince imam efendi çorapları görür ve itiraz eder: "İsl‚m inançlarında vücutta giysi olmaz. Nasıl çıplak doğulmuşsa, yine öyle yani çıplak toprağa verilir." İmamın uyarısı ve isteğiyle Babanın ayaklarından çoraplar çıkarılır. Cenaze dönüşü, oğul, babasının kendisine bıraktığı ikinci mektubu açar ve aile efradına okur. Baba şunu yazmıştır: "Gördünüz mü? Bir çift eski çorabı bile yanımda götüremedim!" Bu bir öyküdür. Ama bu bir hayat dersidir."
Böyle diyordu geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Türk Spor Basını'nın duayenlerinden Kazım Kanat bir yazısında. Ardından da soruyordu okurlarına “sınırsız para mı? Yoksa sınırsız sevgi mi?” diye. Bu yazı, beni gerçekten oldukça düşündürdü. Kimileri, parayla her şeyi satın alabileceğini düşünür. Bu fikir bazı zamanlar benim de aklımdan geçmiyor değil ama aslında olayın böyle olmadığının canlı ve çok açık bir örneği duruyor karşımızda: FENERBAHÇE VE AZİZ YILDIRIM.
Daha önce yazdığım bir yazıda Aziz Yıldırım'ın Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olduktan sonra Fenerbahçe'nin %1150 oranında ekonomik bir büyüme gösterdiğini aktarmıştım sizlere. Gerçekten de Aziz Yıldırım işini çok iyi biliyor. Eskiden hayal bile edilemeyen bütçelerle idare ediyor Fenerbahçe'yi. Müthiş transferler, harika bir stat ve birçok modern tesis.. Gördüğümüz gibi Fenerbahçe en azından Türkiye standartlarına göre sınırsız paraya sahip ancak ekonomik olarak rakiplerinin oldukça önünde olan Fenerbahçe bir türlü istenilen sportif başarıya ulaşamıyor. Peki eksik ne? Tabi ki: Sevgi.. Aziz Yıldırım, hiçbir zaman tüm camiayı bütünleştiren mesajlar vermedi, hep atıştığı birileri oldu böyle olunca hep bi sevgisizlik ortamı oluştu Fenerbahçe'de.
Şimdi gelelim Fenerbahçe'nin ezeli rakibi Galatasaray'a. Kendimi bildim bileli, hep bir mali kriz vardır Galatasaray'da. Ya futbolcular bütün sene paralarını alamaz, ya da futbolcu primleri zamanında ödenmez, bu ve bunun gibi örnek olaylar Galatasaray'ın UEFA Kupası şampiyonu olduğu dönemde bile yaşanmıştır birçok kez. Ama yine kendimi bildim bileli, hep bir sportif başarı vardır Galatasaray'da ve bir Fenerbahçeli olarak hep takdir etmişimdir Galatasaray'ın bu özelliğini. En basitinden geçen sezon birçok sakat futbolcu, dar bir bütçe ve teknik direktörsüz bir takımın şampiyonluğu her imkana sahip olan bir takımın elinden nasıl aldığı hala aklımdadır. Birbirlerinin arkasından konuşan Galatasaray Başkanları Özhan Canaydın, Mehmet Cansun ve Faruk Süren, Bir derbi olduğunda, camia adına kötü bir durum söz konusu olduğunda hep el eledir.
Bir tarafta para, bir tarafta birlik, bütünlük ve sevgi, sizlere Kazım Abi'nin sorduğu sorunun cevabı kendi yorumumla vermeye çalıştım şimdi karar sizin..
Sınırsız para mı? Yoksa sınırsız sevgi mi?