Genel seçimler şubat ayı başında

Erol Güney Köşe Yazısı
30 Ekim 2008 Perşembe

İsrail aniden bir genel seçim havasına girdi. Pazartesi günü Knesset kış dönemi  çalışmalarına başladı. İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres yaptığı konuşmada bu zorlu günlerde ülkeyi bekleyen sorunlara değindi. Başbakan Olmert kısa bir konuşma yaptı. Ancak muhalefet partisi başkanı Binyamin Netanyahu’nun konuşması tam anlamıyla bir seçim kampanyası niteliği taşıyordu. Netanyahu’nun uzun uzun iktidara geldiklerinde neler yapacaklarını açıklaması üzerine parlamenterlerin protestosu, tüm zorluklara rağmen 4-5 ay sonra başbakan olacağını ifade ettiği konuşmasını engelleyemedi.

Netanyahu, Knesset’te muzaffer bir lider edasıyla konuşmakta haklı idi. Zira Kadima Partisi Başkanı Tsipi Livni’nin  yeni bir koalisyon kuramamasında ve genel seçimlere gidilmek zorunda kalınmasında Likud Partisi lideri olarak önemli bir rol oynadı.

Livni pes etti

Livni,  İşçi Partisi Başkanı Barak ile bir ay kadar süren koalisyon görüşmeleriyle meşgul iken, Netanyahu Şas’ın ruhani lideri Rav Ovadya Yosef ile temaslarını sürdürüyor; Şas’ın yerinin sağda, Likud ile sıkı bir işbirliğinde olduğunu  anlatmaya çalışıyordu. Şas’ın sorunlarına ancak kendi başbakanlığında kurulacak bir hükümette çare bulanacağına ifade ediyor, Livni’nin Filistinlilerle anlaşmaya varmak adına Kudüs’ün bir kısmından feragat edebileceğini, kendisinin ise Kudüs’ün bütünlüğünü koruyacağını söylüyordu.

Anlaşılan Rav Ovadya ikna oldu ve hafta başında: “ Şas’ı Livni’den ayıran nokta, para değil. Biz  onun kuracağı hükümette yer almak istemiyoruz. Livni’nin bir kadın olmasının da bu kararı almamızda  rolü olabilir” dedi.

Şas koalisyondan ayrılınca, Livni farklı bir hükümet kurmayı denedi ama kısa zamanda Şas’ın katılımı olmaksızın sağlam bir hükümet oluşturamayacağını anladı.  Bunun üzerine Livni, Devlet Başkanı Peres’e  bu parlamento içinde bir koalisyon oluşturmanın imkansızlığını, tek çarenin genel seçimlere gitmek olduğunu açıkladı.  Böylece seçimlerin 2009’un şubat ayının ilk günlerinde yapılmasına karar verildi.

Likud-Şas yakınlaşması

Bazı yorumcular Livni’nin, Şas ile görüşmelerinde hatalar yaptığını ileri sürüyorlar. Ancak anlaşmazlığın asıl sebebi Şas’ın zamanla daha da sağa kayması ve Kadima ile arasında derin uçurumlar açılması.  Diğer bir sebep ise  Şas ile Likud Partisi arasındaki görüşmelerin, olumlu sonuçlar verdiği.  Netanyahu, maliye bakanı olduğu dönemde Şas Partisi seçmenlerine ağır darbeler vurmuş, ödeneklerini kesmişti. Ama bu gün Netanyahu, o dönemlerde böyle kesintilerin yapılmasının zorunlu olduğunu, bunun ülke ekonomisi  açısından olumlu sonuç verdiğini söylüyor.  Likud lideri iktidara gelmesi durumunda, Şas’ın seçmenleri için daha elverişli bir ekonomik politika izleyeceği güvencesini verdi.

Dengeler değişecek mi?

Ama gelecek seçimlerde, Netanyahu başkanlığındaki Likud Partisi iktidara gelebilir mi?

Bu partinin şimdi 12 milletvekili var. Bu da Likud gibi köklü bir parti için olağan bir durum değil.

Yapılan son kamuoyu yoklamaları, seçimler sonucunda Likud’un milletvekili sayısını 26’ya çıkaracağı, böylece 29 milletvekili çıkaracak Kadima Partisi’nden sonra ikinci parti konumuna geleceğini gösteriyor.

Doğal olarak bugünlerde yapılan kamuoyu yoklamalarının sonuçları, şubattaki seçimlerin sonuçlarından çok farklı olabilir. Birinci ve ikinci parti arasında sıralama değişse de Knesset’tin ikinci büyük partisi olan İşçi Partisi’nin milletvekili sayısı düşebilir. 

İsrail halkı, İşçi Partisi Başkanı Ehud Barak’ı iyi bir asker olarak görüyor ve başbakan  değil savuma bakanı görevinde kalmasını istiyor.  İşçi Partisi bu nedenle ve parti içi çekişmeler yüzünden seçimlerden zayıflamış olarak çıkabilir.

Görüş ayrılıkları

Ehud  Olmert resmen istifa etmişse de, seçimlere kadar başbakanlık görevini ve Filistinlilerle görüşmelerini sürdürecek.  Filistinlilerle bir anlaşmaya varmaya yetkisi olmasa da, Olmert’in 1967’de İsrail’e ilhak edilen toprakları iade etmeye hazır olduğu biliniyor.

Oysa seçimler sonrasında, Tsipi Livni veya Netanyahu başbakanlığında bir hükümet kurulacak. Netanyahu, İsrail’e dahil edilen toprakların korunması gerektiğini savunuyor ve  geriye verilecek her toprağın Hamas’ın eline geçeceğini ileri sürüyor.  Livni’nın konu hakkında görüşleri daha az bilinse de, Kudüs’te yaşayan 250 bin Filistinliye vatandaşlık vermeyeceği aşikar.  Şas ile Kadima arasındaki görüş ayrılığının ana sebebi de bu idi.

Demek ki; Netanyahu hükümeti kurarsa İsrail- Filistin görüşmelerinden olumlu bir sonuç beklenemez. Livni hükümeti kuracak olursa zor olmakla birlikte bazı küçük gelişmeler kaydedilebilir. Özellikle ABD seçimlerini Obama kazanırsa…

ABD seçimleri ve İsrail

 ABD seçimleri sonuçları İsrail’de,  tüm dünyada olduğundan daha fazla merak uyandırıyor. Çünkü iki ülke arasında çok yakın ilişki var ve ABD dış politikası özellikle Ortadoğu’da etkin rol oynuyor. 

Mc Cain’in kazanması durumunda, Washington’un İsrail- Filistin çözümsüzlüğüne karşı politikasının pek değişmeyeceği, hatta İran’a karşı daha sert tutum sergileyeceği umut ediliyor.  Ancak zor ekonomik koşullar ABD’yi daha temkinli davranmaya sevk edebilir.

Obama kazanırsa-ki şansı daha yüksek görünüyor- sürprizler olabilir. Obama, İran ile konuşmaya hazır olduğu ancak askeri bir müdahalenin de hesaba katılması gerektiğini söylemişti. Obama, Bush’tan daha aktif bir rol oynamaya çalışacak ve belki de yeni formüller üretecek.  İran, Obama’nın uzlaşma teklifini kabul eder mi?  Belli değil, ama  kesin olan tek gerçek  İsrail’in yeni başbakanı ile ABD’nin yeni başkanı arasında ilginç ve zorlu görüşmelerin olacağıdır.

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’e göre İran’ın elinde önümüzdeki yılın ortalarında bir atom bombası üretmek için yeterli miktarda zenginleştirilmiş uranyum bulunacak.  Bazı uzmanlar İran’ın bu konudaki yeteneklerini kanıtlamak amacıyla hemen nükleer bir bomba üreteceğini ileri sürüyorlar.  Diğerleri ise elinde birkaç bomba üretecek kadar zenginleştirilmiş uranyum olmazsa İran’ın bu tür bombaların üretimine geçmeyeceğini savunuyorlar.