Mısır’ın Şarm el Şeyh kentinde düzenlenen Gazze’ye yardım konferansı rekor bir yardım vaadiyle son buldu. 80 ülkenin üst düzey yetkilileri konferansta 4,5 milyar dolarlık yardım vaadinde bulundu.
Konferansta en büyük yardım sözlerini Suudi Arabistan ve ABD verirken, Türkiye 100 milyon dolar kadar yardımda bulundu.
Filistinlilere silah dışında yapılan yardımlar hiç şüphesiz bölge barışı için son derece olumludur. Yardımların büyük bölümünün imar için ayrılmış olması aslında pek de amaca yönelik değildir. Hiç şüphesiz Gazze’nin hatta Filistinlilerin yaşadığı Batı Şeria’nın imar olarak gereksinimleri büyüktür.
Ancak Filistinlilerin güzel ve modern binalardan ziyade organize bir siyasi düzene, eğitim ve sağlık altyapılarına ve en önemlisi çalışacakları işe ve üretime dayalı bir ekonomiye ihtiyaçları vardır.
Daha önceki barış görüşmeleri sırasında Gazze’de kurulacak yüksek teknolojiye dayalı üretim yapan serbest bölgeler planlanmış ve bunlar asla hayata geçirilememişti.
Sorunun temelinde o bölgede yaşayan insanların umutlarının, kaybedecek bir şeyleri olmaması ve kendilerine bir gelecek görememeleri yatmaktadır. Filistinlilerin önemli bir kısmı iş için halen İsrail’e bağımlıdır. İsrail ile sınırın kapatılması dışarıdan yardımın gelmesinin kesilmesinin yanı sıra Filistinlilerin İsrail’de çalışmalarını da etkilemiştir.
Üretimi, ekonomisi, alt yapısı, sağlık sistemi, eğitim sistemi ve düzeyi olmayan bir toplum barış yapsa ne kadar inandırıcı olur ki? Başka bir açıdan bakarsak, düzeni böyle olan bir toplum terörist unsurları ne kadar süre içinde barındırır?
Bu noktada İsrail’de yaşayan Filistinliler arasında yapılan bir anketin sonuçlarını hatırlatmakta yarar var: İsrail’de yaşayan Filistinliler bağımsız bir ‘Filistin Devleti’ni istemekle beraber kurulması halinde bağımsız Filistin’e göç etmeyi düşünmediklerini açıkça dile getiriyorlar. Bunun temelinde ise gereken düzenin kurulacağına dair inançlarının olmaması yatıyor.
Uluslararası camianın yaptığı 4,5 milyar dolarlık yardım çabaları hem eksik hem de doğru hedeflenmemiştir. Meblağın önemli bölümünün imara gitmesi birkaç Suudi müteahhit işine yaramaktan fazlasını getirmez.
Oysa Araplar, petrol gelirleriyle aldıkları hedge fonların onda birini İsrail – Filistin barışı için harcasalardı şimdiye kadar sorun defalarca çözülmüş olurdu. Şimdi ellerinde ne hedge fon ne de barış kaldı ya neyse...
Bu arada Filistinlileri çok seven İranlıların bölgeye ne kadar İNSANİ ve BARIŞ amaçlı destekte bulunacağı merak konusudur. İran yapıcı hiçbir müdahalede bulunmadığı gibi bölgeye sayıları binlerle ifade edilen beyinleri yıkanmış intihar komandosu yetiştirmektedir.
Öte yandan konferans sonrasında İsrail’i ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton, Peres’e Başkan Obama’nın kurulacak herhangi bir İsrail hükümetine tam destek vereceğini çok net bir şekilde ifade etti. Ancak seçimlerden Ulusal birlik Hükümeti dışında herhangi bir hükümet çıkması zor görünmekte, çıksa da uzun ömürlü ve barışa yönelik adımlar atacak kadar güçlü olması beklenmemektedir...
***
Dünyayı saran ekonomik kriz sürmesi halinde birçok ülkelerde siyasi krize dönüşecek ve 2010 itibariyle birçok ülkede iç çatışmaların yaşanmasına sebep olacaktır.