Gazetemize gelen konuklar arasında en renkli simalar genelde araştırmacılardır. Eğer uzun soluklu bir gidiş geliş söz konusu ise, çalışma öncesi ve sonrasında muhakkak bir sohbet oluşur. Bu da bizim zenginliğimizdir. Daha sonra kimi doktorasını aldığında arar, kimi tezini getirir, kimi de bayramlarda mesaj yollar.
Son zamanlarda Sefarad Kültürü konulu doktora tezi için arşivlerimizden yararlanan Yeditepe Üniversitesi’nden Derya Agis ofisimizi sık sık ziyaret etti. İşi azıcık olsa dahi telefon edip randevu almadan gelmedi. Master tezini Judeo-Espanyol dili üzerine tamamlayan araştırmacımızın doktora çalışmalarındaki alt başlıklarından biri Sefarad yemekleriydi. Bunun için altı hanımla konuşması gerekiyordu. Genelde araştırmacılar bazı kişilerle görüşmek istediklerinde, önce biz telefon eder, onaylarını aldıktan sonra e-posta adreslerini ve telefon numaralarını veririz. Altı Sefarad bayan bulmak hiç de zor değil, ancak altısını aynı günde buluşturmak pek de kolay değil. Sonuçta pratik bir çözüm getirerek, gazetede çalışan altı bayan, gönüllü denek olmaya karar verdik. Önce teker teker konuşacağımızı zannettik. Meğerse hep beraber olmamız gerekiyormuş. Ve ses alma cihazının düğmesine basıldı. İlk soru: “En sevdiğiniz yemek hangisi?” Yanıtlar: armi (domates yemeği), kaşkarikas (kabak kabukları), borekas-tapada-bulemas (börek çeşitleri), pırasa köftesi, takayut (kızarmış patlıcanlı bir yemek)...
İkinci soru: “Bir yemeğin tarifini verir misiniz?” Bunu yanıtlamak biraz zor oldu. Zira aynı yemek için farklı farklı pişirme tarzı ortaya çıktı. Aramızda Çanakkale, Kırklareli, Urfa ve Selanik kökenliler vardı. Yöresel farklılıklar dolayısı ile aynı yemeği daha değişik şekillerde pişiriyorlardı. Neyse ki, kullanılan malzemeler temelde aynıydı.
Sorular devam etti. Bir ağızdan yanıtlamalar da öyle. Kaset çözüldüğünde ne kadarı anlaşılacak merak ediyorum. Derya Agis kaşerut olayına hakimdi. Dolayısı ile bazı bilgileri aktarmak daha kolay oldu. Keyifli bir sohbetti. Tek üzücü yanı bazı yemeklerin artık unutuluyor olmasının farkındalığıydı. Çalışan kadınlar artık vakitlerinin büyük bir bölümünü mutfakta geçiremiyor veya geçirmek istemiyor.
* * *
V. Gila Kohen Öykü Yarışması sonuçları 21 Mayıs’ta açıklanacak. Gece Tuluyhan Uğurlu’nun ‘Güneş Ülke Anadolu’ başlıklı piyano konseri ile renklenecek. Bu yılın sürprizi farklı kategoride yarışacak olan UÖMO onuncu ve onbirinci sınıf öğrencileri. Büyük jürinin değerlendireceği öyküleri okuduğum gibi, Ulus’tan gelenleri de okudum. Genç katılımcıların her birini ayrı ayrı kutluyorum. Çocuklarda cevher olduğu kesin, ama UÖMO’un da payı yadsınamaz. Seçmek gerçekten zor olacak.