Formula 1’de yeni sezonun başlamasıyla beraber karşımıza ilginç bir tablo çıktı. Birçok kuralın değişmesiyle başlayan yeni sezonda beklentiler genel olarak çekişmenin geçtiğimiz senelerdeki gibi Ferrari ve McLaren arasında olacağı üzerineydi. Çekişmenin içine başka takımların dâhil olması, normal karşılanacak olsa da kimse Formula 1’in markaları haline gelmiş bu iki takımın sezona, tabiri caizse nal toplayarak başlayacağını ve doğru dürüst kış testi bile yapmamış, yarışlara katılabileceği bile yarışlardan neredeyse bir ay önce belli olan bir takımın dört yarıştan üçünü kazanabileceğini kimse tahmin etmemişti.
Honda takımının isminin değişmesinin ardından, yarışların yeni yüzü olan Brawn GP takımı, Avustralya’da double ile sezona başlayıp, Malezya ve Bahreyn yarışlarını Button ile birinci bitirdi. Sebastian Vettel’in kazandığı Çin GP’sinde ise, üçüncülük aldı ve an itibari ile takımlar sıralamasında 50 puan ile birincilik koltuğunda oturuyor.
Peki kış testlerinde yer bulamayan, yarışlara katılacağı son anda belirlenen, sponsor sıkıntıları çeken, en önemlisi dayanıklılığı hakkında henüz hiçbir şey bilinmeyen bir takım bu hızı nasıl yakaladı? Bu hızı, sezon sonuna kadar devam ettirebilecek mi ? Daha da önemlisi Brawn GP’ye yakın performans sergileyen Red Bull ve Toyota gibi takımları gibi Ferrari ve McLaren’ı da mücadelenin içerisinde görebilecek miyiz?
Ross Brawn’un bu sporu en fazla tanıyan kişilerden biri olduğunu, aracın kaliteli tasarımı ve aerodinamiğinin yanında Button ve Barichello gibi iki önemli pilotla yarıştığını bir kenara bırakırsak, Brawn GP takımını diğer bütün takımlardan ayıran; çift katlı difüzör tasarımı. Difüzör dediğimiz, araçlarda genellikle arka kanadın altında, aracın altındaki hava akımını düzenlemek ve aracın yere daha sıkı tutunmasını sağlamak için bulunan tasarım. Bu aparatın Brawn GP’nin yakalanamaz hızının temeli olduğu herkes tarafından kabul ediliyor.
Aslına bakılırsa, tamamen aynı olmamakla beraber benzer difüzör tasarımlarını daha önce Williams ve Toyota takımlarında ortaya çıkmış, ardından tasarımın kurallara aykırı olup olmadığı konusunda tartışmalar yaşanmış fakat bu konunun üzerine fazla gidilmemişti. Brawn GP’nin tasarımının da geç açıklanması takımların aracın dizaynını detaylı biçimde incelemesine olanak tanımadı. Fakat test sürüşlerinin ardından Brawn GP’nin yarışlarda da müthiş bir süratle seyretmesi ile beraber difüzör tasarımının kurallara aykırı olup olmadığı tartışması yeniden alevlendi. Hatta kural ihlali gibi bir durum ortaya çıksaydı Brawn GP’nin puanlarının geri alınma riski mevcuttu.
Sonuca gelmek gerekirse FIA, difüzör tasarımlarında kural ihlali olmadığını 3. yarıştan sonra açıkladı. Tasarımın yasal olup olmadığından emin olmayan takımlar, artık bu açıklamayla beraber bütçelerinin ciddi bir kısmını bu difüzörlerin geliştirilmesi için harcıyorlar. McLaren benzer bir tasarımı Bahreyn’de kullandı bile fakat elbette tasarımların mükemmel hallerini almaları ve araca uyum sağlamaları zaman alacak.
Tahminlere göre, yarışlar Avrupa’ya taşındığında yeni difüzör tasarımlarına ve değişen kural ve aerodinamik dizaynlara takımların geneli, özellikle büyük takımlar ayak uydurmuş olacaklar. Kuvvetle muhtemel, eğer Brawn GP hızını ve dayanıklılığını koruyabilirse önümüzdeki yarıştan itibaren mücadelenin boyutu artacaktır.