Sonunda bu hafta yaz geldi! Uzun süren yağmurlu bir yılın ardından, öğrencilik yıllarımı geçirdiğim Massachusetts Eyaleti’ndeki gibi kıştan yaza doğrudan bir geçiş yaptık. Geçtiğimiz hafta uzun çoraplar ve kışlık elbiseler giyerken, bu hafta sonu görmemiş güneş görmüş edasıyla havlumu ve bikinimi kaptığım gibi havuza koştum. Baharı pas geçtim, yaz mevsimini açık kollarla karşıladım. Güneş ışınlarının endorfin hormonunun salgılanmasını arttırdığı ve insanları mutlu ettiği söylenir. Londra benzeri yağmurlu bir kışın ardından açan güneş, şimdiden benim yüzümü gülümsetmeye başladı.
***
Yazın gelişini belli eden bir başka unsur ise akşam vakti evde otururken, birdenbire çakan havai fişekler… Yeni gece kulüplerinin veya eskilerinin sezon açılışını simgeleyen bu şov biraz rutin hale geldiyse de, yazın gelişini müjdelediği için beni mutlu eder. Yazın ilk hafta sonunda ise kendimi sokaklara atmak yerine arkadaşlarımın evinde geçirdim. Eurovision yüzünden…
***
Ülkemizi Düm Tek Tek adlı şarkıyla temsil eden Hadise hakkında son haftalara birçok yazı çıktı. Kıyafeti acımasızca eleştirildi, bağışıklık sisteminin bozukluğu sayfa sayfa yazıldı. Dürüst olmak gerekirse kıyafetini ben de beğenmedim, fakat kıyafet, beni yarı finallerde çıkan detone ses kadar endişelendirmedi. Normalde çok daha iyi bir performans gösteren Hadise’nin yarı finallerdeki performansını medyada okuduğum rahatsızlığına ve yorgunluğuna bağladım.
Hadise’nin şarkısını ilk dinlemeye başladığımda, Eurovision Şarkı Yarışması’na çok uygun olduğunu düşündüm. Ülkemizi temsil eden Batılı, güzel bir kadın, Belçika’da büyüğü için Türk aksanı içermeyen güzel bir İngilizce, kıvrık bir vücut ve ritmik, akılda kalıcı, güzel bir koreografi yapmaya çok müsait bir şarkı… Modern bir Türk kadınının ülkemizi temsil etmesi hoşuma gitti.
***
Eurovision benim çocukluğumdan beri sonuçları aşağı yukarı belli olan bir yarışma oldu. Ülkeler her zaman komşu ülkelere veya sempatileri olan ülkelere yüksek puanlar verdi. Sms yoluyla oy verme sistemi de eklenince, gurbetçilerimiz sağ olsun bizi bu sene de yalnız bırakmadı. Türkiye yarışma başlamadan Almanya, İsviçre ve Hadise’nin doğup büyüdüğü Belçika’dan on iki puanı garantiledi. Hayatımda duyduğum en iyi Eurovision şarkısı değildi fakat Hadise’nin Cumartesi geceki performansının çok iyi olduğunu düşünüyorum. Eurovision sadece kulağa değil, göze de hitap eden bir yarışma. Hadise akılda kalıcı şarkısı, düzgün fiziği ve güzel bir koreografi ile harmanlanmış performansının tam puan olmasa da çeşitli ülkelerden puan toplaması ve ülkemizi dördüncülüğe taşıması başarısının bir göstergesi.
***
Türkiye haricinde beğendiklerim arasında İsveç, İzlanda ve Norveç vardı. İsrail de İsrailli ve Filistinli şarkıcılar Noa ve Mira Awad’ın birlikte söylediği ‘There must be another way’ (Başka bir yol olmalı) adlı şarkıları ile anlamlı ve barışçıl bir mesaj vererek Eurovision 2009’un hatırlanan ülkeleri arasında yer aldı.
Norveç ise artık sadece komşu ülkelerinden değil, çoğu ülkeden tam puan olarak Eurovision’un belki de sadece siyasi bir yarışma olmadığını, emeğe de saygı gösterilebileceğini kanıtladı. Norveç’i temsil eden Alexander Rybak, şarkısının yanında modern keman performansıyla parladı.
Hadise’nin ilk beşe gireceğini yarışmadan önce birlikte seyrettiğim arkadaşlarıma söyledim. Benim favorilerimden İsveç ise neredeyse sonlarda yer aldı.
Neyse ki müzik yazarı olmamışım…