Acı bir anı -1

Köşe Yazısı
27 Mayıs 2009 Çarşamba

Yakup ALMELEK


İkinci Dünya Savaşı henüz başlamamıştı, ancak her an bekleniyordu. Almanya’dan Ankara’ya ulaşan gizli haberler Hıristiyan Almanlarla Yahudi Almanlar arasında ciddi bir sürtüşmenin varlığını açıklıyordu.

Fransız radyosu da üstü kapalı olarak yüzlerce Berlinli Yahudi’nin Almanya’yı terk ettiğini söylüyordu. Berlin’i Frankfurt, Münih ve Düsseldorf’ta oturan Yahudiler izliyordu.

Kuruluşundan beri Almanya’da yaşayan, halkıyla geçmişi ve geleceği canı gönülden paylaşan bu insanlara, Hıristiyan Almanların bakış açısı neden son yirmi yıl içinde değişmişti?

Babam bu sualin yanıtını yıllar içinde arıyordu.

Bir gün babamı çok heyecanlandıran bir olay oldu.

Ankara’da Ulus’ta, adı Akba olan kitapçı dükkanına bir Alman müşteri geldi. Satış görevlisi yabancı dil bilmediği için muhasebe odasından babamı çağırdı. Altmış yaşlarındaydı, saçları kırlaşmağa yeni yüz tutmuş müşterinin.

Fransızca yazılmış bir kitabın, Paris’ten yirmi gün içinde Ankara’ya getirilmesini istiyordu. Babam siparişi telegrafla verirse bu sürenin yeteceğini vurguladı. Müşteri sevincini Almanca “mükemmel” diyerek sözcükleriyle açıkladı.

Babam, biraz da boş bulunarak “Siz Yahudi misiniz?” diye sordu. Adam: kızgınlığı nezaket çerçevesi içinde tutmaya çalışarak, “Ben Almanım, ama sadece dinimi soruyorsanız Hıristiyan’ım.Size şunu da söyleyeyim, tanımaktan gurur duyduğum bir çok Yahudi arkadaşım var.”

Yıllar sonra bu anıyı biz, çocuklarına aktarırken babam, “Müşteri tepki göstermekle haklıydı, milliyet başkadır, din başkadır” diyordu.

O gün adam babamın ısmarladığı Türk kahvesini yudumlarken konuşmaya başladı.

“Berlin Üniversitesi’nde sosyoloji profesörüyüm. Hitler ve SS’leri eleştirdiğim için iki kere tutuklandım. Delil yetersizliğinden serbest bıraktılar. Hariciyedeki talebelerim fırsat varken bir an evvel kaçmamı öğütlediler. Burdan Amerika’ya gideceğim.”

Babam çekine çekine “Peki, Türkiye’ye neye geldiniz?”

Alman Profesörün gözleri parladı. “Türkiye tarafsız bir ülke. Avrupa’nın diğer ülkelerinden daha güvenli.”

Babam “Keşke burada kalsanız, Ankara Üniversitesi’nde hocalık yapsanız.”

Alman hoca gülümsedi. “Böyle bir niyetim olduğunu nereden anladınız, amacım zaten bu, bakanlığa başvurdum, bekliyorum.”

Babam, Yahudilerle ilgili merakını misafir Almanın giderebileceğini düşündü. Az evvel bir çok Yahudi arkadaşı olduğunu söylememiş miydi? Medeni cesaretini elinden geldiğince toplayarak sordu:

Almanya’da yaşayan Yahudilerin durumu nasıl?

“Çok kötü” diyerek yanıtladı Alman hoca. “Çok çok kötü, mantık dışı sebeplerle Yahudi profesörlerin tevkif edilmeğe ve belli olmayan yerlere götürülmeğe başlandığını bir arkadaşımın bu gün gelen mektubundan öğrendim.

“Niye neden?” diye sordu babam.

“Niye mi? Çok mu merak ediyorsunuz?

“Lütfen anlatın! diyerek üsteledi babam.

“Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin kurucularından biri de Hitler’dir. Bu parti 1930’da seçimleri kazanarak birinci parti oldu. Kuruluşundan beri bu partiyi pek çok kuruluş, özellikle Yahudi Alman profesörler eleştirmekte idiler. Zamanla bu kervana pek çok ünlü Hıristiyan Alman profesör de katıldı. Bu hareketler bazı Yahudi iş adamları tarafından desteklenmekteydi…”

Alman hocanın su içmek için bir anlık sükutu üzerine babam hemen konuşmaya girerek;

“Hitler’in Yahudiler’e düşman olmasının nedeni bu mu?”

“Keşke bu olsaydı!” diye yanıtladı profesör. “Keşke bu kadarla kalsaydı. Hitler’e bir günah keçisi gerekiyordu. 1930’larda Almanya’nın ekonomik durumu çok kötüydü. 1929’da ABD’de başlayan iktisadi kriz hemen hemen bütün Avrupa ülkelerini derinden etkilemişti. O yıllarda Almanya’da yedi milyon işsiz vardı. Hitler “işsizliğin nedenini Yahudi azınlığa yıktı. Hemen her nutkunda işsizliğin nedeni Yahudi şirketlerdir” suçlamasında bulunuyordu. Başka zaman buna gülünürdü. Buna kimse inanmazdı ancak Hitler, ne yazık ki, Hep kötüye çalışan kurnazlığı ve kitleleri ayaklandırabilen hitabet gücü ile Alman halkının bir kısmını kandırabildi. Kanmayan, “Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” rahatlığıyla sustu. Susmayan Hitler SS’leri tarafından saf dışı bırakıldı. Çoğu öldürüldü.”

devam edecek...