Gerçek dost

Köşe Yazısı 0 yorum
27 Mayıs 2009 Çarşamba

Reneta Sibel YOLAK


Yazın kendini hissettirdiği sıcak günlerin birinde Alex dünyaya gelir. Babası Aviv Ukrayna’dan İsrail’e göç etmiş, Hadera’da yaşamaktadır. Hadera, Tel-Aviv’in kuzeyinde bir yerleşim yeridir. Hadera’da oturmasına rağmen işi Tel Aviv’dedir. Her gün en az üç dört saat yol yapmaktadır. Tel-Aviv’deki evler pahalı olduğu için ancak Hadera’da kirada oturmaktadır. Sabahın erken saatlerinde yollara düşen Aviv, ekmek parası için var gücüyle çalışır. Ukrayna’dan geldiği günden beri günleri, hatta saatleri sayar. Burada hayat zordur. Arkasından bir de kızı Liat doğunca, daha da çok çalışması gerekir. Taksi şöförlüğü yapan Aviv, İbranice’yi bile daha doğru dürüst öğrenememiştir.

Karısı Naama evlerde temizliğe gidiyordu, çocuklar iki tane olunca artık işe gidemez. Liat ve Alex devamlı ağlıyor, her gün şişelerce süt almak gerekiyordu. Aviv, bazen çok az para kazanıyordu. Üstelik çalıştığı durağa bağlı olduğundan, paranın büyük bir kısmını onlara veriyordu. Bazen saatlerce ağlıyor ve bazen de küfrediyordu. Ukrayna’da çiftçiyken hayat bu kadar zor değildi sanki…

Günlerden bir gün arabasına kürk yakalı, zengin görünüşlü bir adam bindiğinde, Aviv herhalinden zengin olduğu belli olan adamın çantasını arabada unuttuğunu günün sonunda fark eder. Çantayı açtığında içinin Euro dolu olduğunu görür. Saatlerce düşünür. En sonunda içindeki insanlık galip gelir. “Hep helal ekmek yedim, evet paraya ihtiyacım var, ama para gelir gider, kişilik kalır. Belki de bu adamın da paraya ihtiyacı vardır,” diyerek adamı götürdüğü yere gider ve beklemeye koyulur. Saatler sonra aynı adamı tekrar gördüğünde, çantayı uzatır. Adının sonradan Eytan olduğunu öğrendiği adam ona nasıl teşekkür edeceğini bilemez. Onu evine davet eder ve hayat hikâyesini dinler. Eytan Aviv’e iş teklifinde bulunur. Aviv taksiciliği bırakacak, Eytan’ın özel şöforü olacak, çocukları ve karısı gelip aynı evde yaşacaklar, karısı Naama’da ortalık işine bakacaktır. Artık hayat Aviv için daha güzel olacaktır.

Aviv, neredeyse uçarak hızlı bir şekilde karısına ulaşır. Birkaç saat içinde Tel-Aviv’dedir. Canla başla çalışır.

Günlerden bir gün evde çantasını unutan Aviv, eve geri döndüğünde Eytan’ın avukatı Say ile uşağı İtzik’in konuşmalarına şahit olur. Eytan’ı gizlice dolandırdıklarına şahit olan Aviv, hemen oradan ayrılarak duyduklarını Eytan’a anlatır. Eytan ona acele etmemesini söyler. Bu işler aceleye gelmez, önce bunu ispatlamalıyız” der. İtzik Aviv’den de nefret etmektedir. Her vesileyle açığını yakalamaya çalışmakta ve onu ordan yollamak istemektedir. Aynı evde İtzik ve Aviv’in çocukları da yaşamaktadır.

Günlerden bir gün Eytan’ı işe götüren Aviv, çocukları hastalanınca patronundan izin ister ve çocukları hastaneye götürür. Ertesi gün biraz erken eve gelince İtzik’in çocuklarına vurduğuna şahit olur. O da kendini tutamaz ve İtzik’e bir yumruk atar. Bu olaydan sonra işten kovulan Aviv, kendini sokakta bulur.

Günlerce zorluk çeker ama sonunda iyi bir iş bulur. Öte yandan İtzik ve Şay’ın dolandırmaya çalıştığı Eytan bunu ispatlayacak kanıtlar bulur ve ikisinin de işine son verir. Günlerce Aviv’i arar ama bulamaz.

Yıllar sonra kendi taksisini işletmeye başlayan Aviv, bir gün Eytan’ı taksi beklerken görür ve Eytan onu yıllardır aradığını söyler. “Senden özür dileyeceğim. Hem bana dürüstlük örneği verdin, hem beni kötü kişilere karşı uyardın. Seni kovmamalıydım” diye özür dileyen Eytan anlatır. “Yıllar önce ailece çok çektik. Biz de Moskova’dan buraya geldik. Ben 5 yaşımda iken İsrail’e taşındık. Yıllar sonra elim fazla para tutmaya başladığında kendimi bilmez oldum. İnsanlara sadece parası için değer vermeye başladım. Seni basit bir şöfor olarak gördüm. Yerine yenisini bulurum dedim. Ama biliyor musun ki, hayatta gerçek dost kolay bulunmuyor. Sen benim dostumdun, hem de gerçek dostumdun Aviv. Artık öğrendim ki kişilik paradan daha önemli. İnsanlara bu benim dengim değil, diyerek gerçek dostumu yitirdim. Yaptığın dostluğu, iyiliği çabuk unuttum” der.

Aviv sadece gülümser ve Eytan inerken “Beyim sen bilir misiniz atalarımız ‘Yaptığın iyiliği kuma, arkadaşının yaptığı iyiliği taşa yaz’ derler. Bunun anlamı nedir? Yani insanoğlu iyilikleri unutmamalı. Bir insan çok mutlu olsa bile; ‘Ben mutluyum kötülük yapayım’ dememeli. Yarın kimin ne olacağı belli değil, öyle değil mi?” Eytan ağır ağır konuşur: “Sen gittikten sonra çok para kaybettim. Seni dinlemedim, ciddiye almadım, ‘bir şöfor ne ki’ dedim. Artık gelip benimle çalışmanı ve dostum olmanı istiyorum” der. Aviv ise oldukça gücenmiştir. Artık iyi kötü kendi işi vardır. Günlerce düşünür. Belli ki Eytan suçunu anlamıştır.

O hafta Şavuot haftasıdır. Şavuot Bayramı’nın anlamını bile bilmeyen dostu Eytan’ı ziyaret eder. Aviv Eytan’ı sinagoga götürür. Ona bilgiler verir. Şavuot “haftalar” demektir. Bu gün Sina Dağı’nda Musa Peygambere duyurulan muhteşem yasalar metnini okuyoruz. On emir son derece heyecan verici. Aynı zamanda “Ruth”un da öyküsünü okuruz. Bu ilk buğday hasadı döneminde geçer.

O günden sonra Eytan Aviv’i ortağı yapar. Yıllarca çok samimi dost olurlar. Çocukları birlikte büyür.

Birkaç sene sonra sinagogda büyük bir tören vardır. Bu Aviv’in kızı Liat’ın bat-mitzva törenidir. Tüm dostlar en güzel elbiseleriyle Liat’ın okuduğu dualar ve söylediği şarkılarla duygulanırlar. İşte yıllar önce başlamış bu dostluk, nice yıllarda devam edecektir.

1 Yorum