Değişim

Sabancı Holding’in eski CEO’su Hasan Güleşçi, ‘değişim’in, insan hayatı üzerindeki etkilerini ve emekliliği Şalom okurları için kaleme aldı

Hasan GÜLEŞÇİ Köşe Yazısı
24 Haziran 2009 Çarşamba

Lassa Lastik şirketine ‘know how’ temini için yürüttüğüm müzakerelerde tanıdığım ve daha sonra dost olduğumuz BF Goodrich Yönetim Kurulu Başkanı Pat Ross bana bir defasında, “Şu üç şey dünyada mutlaka olacaktır: vergi, ölüm ve değişim... İlk ikisine yapabileceğimiz pek fazla bir şey yok... Ama eğer değişimi hissedebilir, izleyebilir ve onunla ‘dost’  olabilirsek işlerimizde daha başarılı, hayatımızın birbirini izleyen evrelerine daha ‘yumuşak geçiş’ yapabiliriz,” demişti.

Bizim kuşağımız, insan ömrüne sığan bir sürede ülkemizin geçirdiği radikal değişimlere şahit oldu ve bunları yaşadı:

• Tarıma dayalı bir ekonomiden ihracatının %80’i sanayi ürünlerinin oluşturduğu bir ekonomiye geçtik.

• Gümrük duvarlarının arkasına sığınmış, gücü olmayan bir sanayiden dünya ile rekabet edebilen bir yapıya ulaştık.

  Üzerinde yabancı para bulunan bir vatandaşın ‘Türk Parasını Koruma Kanunu’ na göre hapse mahkûm olduğu bir dönemden yurt dışına sorgusuz sualsiz milyon dolarları transfer edebildiğimiz bir döneme geldik.

• Gümrük duvarları ile korunan ekonomiden liberal ve rekabetçi ekonomiye geçtik.

• Akıllara durgunluk veren bir hızla pazara çıkan teknoloji ürünleri, başta cep telefonu olmak üzere, cep telefonsuz ve internetsiz bir yaşam düşünemez olduk. 

Sabancı Holding’i 1973 yılında Istanbul’a taşıyarak ‘lokal’ bir konumdan ‘milli’ bir konuma; daha sonra da ‘uluslararası’ konuma geçişini yaşadım. Bu ‘değişim’i istedim ve değişimin yanında oldum... Açılan bu ufuk sayesinde kendi konularında global lider firmalarıyla ‘müşterek ortaklıkların müzakerelerini yapmak, kurulan ortaklıkların yönetim kurullarında o global firmaların dünya iş aleminin önde gelen liderleri ile birlikte çalışmak imkânını buldum. 1973 yılında değişiminin ‘yanında’ ve ‘içinde’  değil de ‘karşısında’ olsaydım ‘bugün nerede olurdum’ diye düşünmek bile istemiyorum...

Emeklilik de çok önemli bir değişim... Her ayrılık gibi hüzünlü ve acılı... Bu ‘değişimi’ kabullenemezseniz depresyona girme ihtimaliniz fazladır. 

Alınabilecek tedbirlerin başında ‘hobi’ oluşturmak geliyor. Herkesin, yapmakta olduğu işin dışında onu meşgul eden bir hobisi veya hobileri olmasının gerektiğine inanırım. Tarsus Koleji’nde henüz ortaokul birinci sınıfındayken pul biriktirmeye başlamıştım. Eşimin de pul biriktirdiğini evlendikten sonra öğrenmiş ve albümlerimizi birleştirmiştik. 

Osmanlı fiskal pullarımı 1996 yılında Dünya Filateli Kongresi sırasında sergilemem ve koleksiyonumun ‘altın madalya’ alması bana büyük haz vermişti.

Hem deniz kabuğu hem de pul hobilerimizi birleştiren ‘pullarla deniz kabuğu’ temalı on ciltlik bir koleksiyon oluşturup bunları ülkelere göre değil de deniz kabuğu cinslerine göre tasnif ettim.  

Dünyanın dört bir tarafından eski gramofonları toplamak ayrı bir mutluluk kaynağı oldu.

Bahçe ve çiçek hobim diğer hobilerime göre en çok vakit alanı.

Seyahatlerim sırasında gittiğim her ülkeden çiçek ve sebze tohumları getirir, evimizin bahçesinde bunları ekerim.

Büyük kısmı Türkiye’den olmak üzere İtalya’dan, Hollanda’dan gülfidanları satın aldım ve yaklaşık 400 adet gül yetiştirdim. Mayıs ayından başlayıp Kasım sonuna kadar rengârenk açılışları ve insanın içine ferahlık veren kokularıyla tarifi imkânsız bir haz veriyorlar. Derlediğim gülleri dostlarıma verirken veya Bodrum’a eşime götürürken duyduğum mutluluk tüm emeklerime değiyor.

Hobilere çalıştığınız yıllarda başlamalısınız, emeklilikte zevkine varır, imkânlarınız varsa geliştirirsiniz.

İnsan yaşlandıkça dünya görüşü de değişiyor. İlk torunum Yale Ekonomi bölümünden mezun oldu. Mezuniyet töreninde konuşmacı olan İngiltere eski Başbakanlarından Tony Blair, “Siz ‘fark’ yaratacaksınız”  diyordu...   Bu adeta çocukların beyinlerine kazınıyor. Torunum eğitimini bitirip yurda dönünce “Ben dünyayı tanıyacağım” dedi. Önce Hindistan ve Güney Asya’yı gezdi daha sonra da yabancı bir vakıf gönüllüsü olarak Kenya’nın ücra bir köyüne giderek bir sosyal projede görev aldı. Bizim zamanımızda okul bitince işe girilir, askere gidilir ve evlenilirdi! Dünya ne kadar değişmiş... Ve ben torunumun bu hayat rotasını ‘anlayışla’ karşılayarak meğer ne kadar değişmişim...

Çalışma hayatımda karşılaştığım, tanıştığım dostlarım emekli olunca “Tecrübelerinizi bizimle paylaşır mısınız” dediler.  Aileme, torunlarıma, bahçeme ve koleksiyonlarıma ayıracağım zamanları da dikkate alarak bildiğim konularda bu dostlarıma yardımcı olmaya başladım ve halen de devam ediyorum... İş hayatımda edindiğim tecrübeleri paylaşmak,  problemlere çözümler bulmak bana haz veriyor ve ‘faydalı olabilme’nin mutluluğunu duyuyorum. 

Diğer bir anlatımla emeklilikte hayatı full yaşamaya devam etmenin yollarını bulmalısınız, tabii ki bunların başında eşinizle birlikte seyahat etmek başta olmak üzere yaşanarak hayatı paylaşabilmek en büyük mutluluk oluyor.

 Hasan GÜLEŞÇİ Kimdir?

Orta ve lise eğitimini Tarsus Amerikan Koleji’nde, yüksek öğrenimini ise İngiltere Manchester’da tekstil makineleri üzerine yapan Hasan Güleşçi yurda dönüşünde Adana Bossa’da görev almaya başladı. Zaman içinde Kordsa Kord Bezi San. ve Tic. A.Ş. ve Lassa Lastik San. ve Tic. A.Ş.’de önemli pozisyonlarda yer alan Güleşçi, 1985 yılında H.Ö. Sabancı Holding A.Ş. Genel Koordinatörlüğüne atandı. 2000 yılına kadar bu görevi başarıyla sürdüren Güleşçi tecrübelerini verdiği danışmanlık hizmeti ile paylaşmakta