David Ojalvo Basılı gazeteleri yayıma hazırlamak için bir telaş söz konusudur. Haberlerin derlenmesi, köşelerin dolması, en güncel haberlerin ana sayfada yerlerini alması titiz bir çalışmanın ürünüdür. Bir kere basıma girdikten sonra gazete için, özel koşullar hariç, geriye dönüş yoktur. Gazeteler sabahın erken saatlerde ülkenin dört bir yanına yayılır ve güne başlarken okura ulaşır. İnternet gazeteciliğinde ise, zamanla çok farklı bir yarış var. Hedeflenen bir sonraki gün değil, o andır. Haber ve bilgi akışındaki hız, artık sınırları zorluyor. Haberlere internetten ulaşmak bu kadar kolay olurken; medyanın, basılı yayınları bir “yaşam kültürü”nü korumak adına, yapması gereken çalışmalar var. Elbette sayfalara dokunmanın, gazeteleri evirip çevirmenin, özel yazıları kesip saklamanın yerini bilgisayarlar kolay kolay tutamayacak. Ne var ki nesiller değiştikçe, birtakım temel alışkanlıkların da değişebileceğine bir önceki hafta değinmiştim. İnternet gazeteciliğinin, basılı yayınlara karşılık anlamlı bir üstünlüğü ise interaktivite. Birçok haber sitesi, okurlarına yorum yapma, haberleri puanlama, konuyla ilgili anketlere katılma şansını sunmakta. Toplumun çeşitli konular hakkında fikrini, eğilimini öğrenmek internetle kolay, ucuz ve etkin. Okurların görüş bildirmeleri her ne kadar demokrasi ve katılımcılık adına yararlı olsa da, aynı zamanda beni kaygılandırıyor. Kasım 2006’da kaleme aldığım bir makalede, “...takip edebildiğim kadarıyla bu interaktif ortam, kimi okurların ya bilinçsizce yazmalarına neden oluyor ya da sahici bir kötü niyet ve potansiyel bir tehlikeye işâret ediyor. (...) Yanlı yayın yapan ve çarpıtmalarla haber yayınlayan siteleri ele aldığımızda durum daha da kötüleşiyor” diye yazdım. Bu düşüncelerim geçerliliğini koruyor. Okur yorumları arasında ırkçı, nefret içerikli söylemlere aradan geçen iki buçuk yıl içinde de rastladım. Öte yandan herkes her konuda uzman olabilir mi? Okur yorumlarının gerçekçi bir süzgeçten ve denetimden geçmeleri şart. Yoksa bazı haberler altına düşülen yüzlerce yorumdan anlamlı birkaçını okuyana dek, insan zaman kaybeder. Haberlerin ideolojik perspektiflere, çeşitli tezlere dayanarak yorumlanmış, incelenmiş hali “köşe yazıları” olarak karşımıza çıkmakta. Ülkemizde köşe yazarlığı medyada hatırı sayılır bir yere sahip. İnternet aracılığıyla haberlere erişmek evet kolay, ama “köşeler”, basılı gazete kâğıtlarında, yerlerinde en güzel. Bu konuda internetin sağladığı yararlardan biri de, hoşunuza giden yazıları e-postalar aracılığıyla paylaşabilmek. Yazarlar açısından bakıldığı zamansa, internette belirgin bir risk var. Yazılar kaynak gösterilmeden çalınabilmekte, çarpıtılabilmekte veya değiştirilmekte. Yazarlar, metinlerini internette yayımlarken bu durumu göz önünde bulundurmalı. Kimi köşe yazarları internetten yazılarını çekmiş durumda. İnternetteki yazıların akıbeti belli olmadığı gibi, Emre Kongar’ın köşe yazısında aktardığı (Cumhuriyet, 11 Haziran), Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Orhan Erinç’in uyarısını dikkate almakta yarar var. Orhan Erinç’in belirttiği gibi, “İnternet gazeteciliğini tanımlayan hak ve sorumlulukları belirleyen bir özel yasa yok.” Kaldı ki internetin geneli üzerinde, özellikle yasaklı siteler düşünüldüğünde, ülkemizde denetimin nasıl ve ne şekilde uygulandığını anlamak zor. Aslında basılı medyada bile hukuki sıkıntılar yaşanırken, internet gazeteciliğinin yasal yönünü tartışmak bir yerde anlamsızlaşıyor… Yazımı sonlandırmadan, bir kez daha bloglara değinmek istiyorum. Günümüzde internete ve yazmaya bir parça ilgisi duyan herkesin bir sayfası olabilir. Bloglar aracılığıyla yazıları, fotoğrafları ve videoları paylaşmak son derece kolay. Bloglar, dünya çapında gazetecilik adına yepyeni bir boyut açmaya başladı bile… Ülkemizde haber üretme ve yayınlamada ajansların rolü büyük, kurumsal kimlikler ön planda. Yeni nesil muhabirler ise, inanıyorum ki bloglar sayesinde, topluma daha şeffaf ve objektif haberler sunacaklar. Basılı yayımlar, özellikle ülkemizde, kalitelerini iyileştirmeli ve yaşama kültürümüzün bir parçası olmaya devam etmeli… Elimde tuttuğum, sayfalarını çevirdiğim gazete, dergi, kitap gibisi yok… İnternet gazeteciliğindeki gelişmeleri hep birlikte izleyeceğiz. Yeter ki sanal ortamı doğru kullanılsın, iyi amaçlara, araç olsun… |