Geçen haftaki konuklarımız arasında Casa Sefarad İspanya’dan gelen dostlar da vardı. Casa Sefarad’ın Uluslararası İlişkiler Direktörü Miguel de Lucas, Kültür İşleri Koordinatörü Fernando Vara ile Eğitim Bakanlığı Program Direktörü Marta Moran’la sohbet etme olanağı bulduk. Cemaati daha iyi tanımak için gerçekleşen ziyarette konuklar gazete ve Osmanlı - Türk Sefarad Kültürü Araştırmaları Merkezi hakkında bilgi aldılar, kurum başkanları ile görüştüler. Casa Sefarad yetkilileri Ekim 2009’da Madrid’de Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Doğu Avrupa’da halen varlığını sürdüren Sefarad Cemaatleri hakkında bir seminer düzenleyeceklerini belirttiler. Ayrıca 2010’da İstanbul’a getirecekleri bir sergiden de söz ettiler.
Konukların en çok merak ettikleri sorulardan biri cemaatte Judeo-Espanyol’u kimlerin/hangi neslin konuşabildiği idi.
O akşam Ada’ya vardığımda çay bahçesinden yükselen sesleri duyunca gülümsedim. Judeo- Espanyol konuşmalar belki akademik düzeyde değildi ama halkın konuşmasıydı. Bir dili yaşatan da çoğunlukla halktır. ‘Keşke’ diyebileceğim tek bir nokta oldu. Sohbet edenler arasında ‘keşke’ daha genç nesiller de olsaydı...
* * *
Sağlıklı yaşamın vazgeçilmezlerinden biri de spordur. Seversiniz sevmezsiniz, o ayrı konu.
Ada’da sabah yürüyüşlerinin apayrı bir yeri vardır. ‘Erkenciler’ 6:30 gibi yola çıkarlar. Genelde yanlız yürürler. Buna rağmen selamlaştıkları, yürüyüşten edindikleri hayli kalabalık tanışları vardır. Denge sağlamak için çift değnek kullananlar, küçük gruplar halindedir. 7:30- 8:00 gibi sokağa çıkanlar çoğunlukla çiftlerdir. Bunun yanısıra sohbet ede ede giden hanımlar grubunu unutmamak gerek. Gene aynı saatte çıkan en dirayetliler ise daha tombul anatomiye sahip olanlardır. Yürüyüşün yanısıra adaların en vazgeçilmez sporlarından biri bisiklettir. Her ne kadar akülü bisikletlere daha sık rastlanıyorsa da 60+ gençlerin bisiklete binmelerini görmek gerçekten sevindirici. Doğrusu ben de annemin emektar nefti renk Raleigh’ini kullanmaktan büyük haz alıyorum. Bundan en çok şikayetçi olan, ‘Bisikletçi Sami’. Zira eski bisikletler yenilere oranla hiç masraf çıkarmıyor!
* * *
60+ demişken, geçen Salı gecesi geç vakit eve dönerken bir parfümerinin önünden geçtim. Vitrinde koca bir pano vardı. Hemen 50+yazısı gözüme çarptı. Tam bana göre, diye içimden geçirdim. Ne de olsa yüz bakımı hassas bir konu. Gerçi edindiğim bilgilere göre, Kanadalı doktorlar, iki yıla kadar estetikte her türlü cerrahi müdahelenin kalkacağını söylüyor. Mantıklı bir zamanlama. O güne kadar da pekala kremlerle idare edilebilir. Ertesi sabah aynı dükkanın önünden geçtim. Meğerse ilan 50+ koruma faktörlü bir güneş kremi içinmiş.
* * *
Hastalık hiç bir şekliyle hoş değildir. Ama hastalığın özellikle yakışmadığı insanlar vardır. Bu bağlamda bir ameliyat geçirmiş olan Cemaat Başkan Vekili Lina Filiba ile Onursal Cemaat Başkanı Bensiyon Pinto’ya geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.