Geçtiğimiz hafta Genel Yayın Yönetmenimiz İvo Molinas, sevgili babasının kaybının ardından yaşadığı yoğun duygu karmaşasını, “seni seviyorum” diyememiş olmanın pişmanlığını dile getirdi başyazısında…
İvo, başyazısı üzerine “seni seviyorum” diyemediğini belirten, kendisinin de aynı duyguları paylaştığını aktaran birçok e- mail ve telefon aldı.
Biz yetişkin çocukların en büyük korkularından biridir, ebeveynlerinden birini kaybetmek. Onların kaybı, bizleri mecburi büyümeye iter, artık “çocuk olmak” dönemimizin sonudur çünkü. Hangimiz büyümeye bu denli hazırızdır ki? Başımızın okşanmasına henüz doymamışken… Hele ki daha seni seviyorum bile diyememişken…
Bu kadar zor mudur karşımızdakine “seni seviyorum” diyebilmek. Hareketlerimiz, beden dilimizle zaten bildikleri bu duyguyu dile getirmekten, neden ürkeriz- çekiniriz bu iki kelimeyi sarf etmekten?
Annelik duygusu taşıyan biz kadınlar için daha kolay olsa da erkekler için oldukça güçtür belki duygu zayıflığını su yüzüne çıkartmak… Başka nedenleri de vardır mutlaka… Örneğin karşımızdakinin ciddiliği, çizdiği profil, bunun gereksiz olduğu düşüncesini taşıyan insanların tepkileri, bu tip kelimelerin kullanılmadığı bir ortamda büyümüş olmak, seni seviyorum dediğiniz anda karşınızdan gelecek cevaba hazırlıklı olmamak vb gibi… Sizin başka nedenleriniz de olabilir.
Çevremizdeki insanların sevgi algılamaları farklılık gösterebilir; kimimiz görseldir görünce idrak eder, kimimiz dokunsal temastan anlar, kimimiz de işitseldir duymak ister… Hangi kategoriye girersek girelim, hepimiz sevgiye, sevgi sözcüklerine her daim açızdır. Hiç doyuramadığımız bir yanımızdır…
Kişisel gelişimin olmazsa olmazlarından biridir, her fırsatta karşımızdakine “seni seviyorum” demek. Çünkü sevgi, hayata anlam ve güzellik katar…
Ağzınızda sakız yapmadan hayatınıza değer katan, anlam veren kişilere “seni seviyorum” demenin mutluluğunu yaşayın. Bırakın bazı arkadaşlarınız sizi Amerikanlaşma özentisi bulsunlar…
Siz de, “seni seviyorum” diyemeyenler kulübünün üyesi olmaktan istifa edin…
Ben bu hafta sonu “kısmi üyesi” olduğum bu kulüpten resmen istifa ettim… Hâlâ aynı kişiyim… Üstelik içimdeki hafifliği size anlatamam…
Ket vurmayın sevginize ve sevgi sözcüklerinize… Tuz kadar sevdiğinizi, dünyadaki sözcükler kadar sevdiğinizi, gökteki yıldızlar kadar sevdiğinizi dile getirin geç olmadan… Zira “geç”in ne zaman olacağını kim bilebilir…