Michel del Castillo’nun Gitar romanını okurken kahramanının söylediği şu sözleri not almışım: “Gerçeği söylemek gerekirse yalnızlık tek başına olmak değildir. Düşünceler, yalnız insanlara her zaman eşlik eder. Çare bulunmayan yalnızlık başka bir şeydir. Gerçek yalnızlık karşısındaki insanın bakışlarında kendini gösteren yalnızlıktı. Sık sık başkalarının sayesinde var olduğumu anladığımı söyledim. Yine başkalarının sayesinde tamamıyla, kesinlikle, çaresizce yalnız olduğumu anladım.” Yalnızlık üstüne sıkça kalem oynatmama karşın, ne zaman bu konu geçse, beni her zaman düşünmeye, yazmaya kışkırtmıştır. Bu duygu ister bilinçaltında büyüyen bir korku, isterse bir yaratıcı güç olarak bizi kuşatsın, sanat ve yazın alanında üreten insanlar için her zaman itici bir unsur olmuş, bu konuda yüzyıllardır yazılan sayısız yapıt, kitaplıkları doldurmuştur. Tümünde, duygularını bu kaynakla besleyen iki karşıt yaratıcı tipi bulabiliriz: Yalnızlıktan korkanlar ve yalnızlığa sığınanlar! Kesin yargılarla bu duyguya bir tanım getirmek, onu açıklamak olanaksızsa da, sonuçları yönünden her birimizi farklı bir şekilde etkilediğini söyleyebiliriz. Öyle ki, bu korkuya yenik düşen kimi insan, ölümü bile seçebiliyor. Edip Cansever’in dizeleri geliyor dilimin ucuna: Üstüme pek uymayan bu yalnızlığı ben Taşımışım bir yolcu gibi çocukluğumdan bu yana Demek ki bu duygunun egemenliğinden kolayca sıyrılamayanlar da var. Kendi payıma konuşmak gerekirse; düşlemlerimi, düşüncelerimi beslediğim sürece yalnızlıktan yakınamam! Herkesten uzak, bir başıma olabilirim; ama içinde yer alarak kurguladığım dünya beni hiç yalnız bırakmıyor. Hüzünlendiriyor, coşturuyor, farklı düşünceler için kışkırtıyor, düşlerin erişilmez ufuklarına yelken açtırıyor. Bu tür bir yalnızlık, bir yakınma konusu değil, çok kişi için bir beklenti de olabilir! Terk edilmek değil, gönüllü olarak bir başına olmayı seçmek... Herkesten kopmak değil, yeniden buluşmak için ayrılmak... Başkalarından güç alarak değil, kendi gücünü kullanarak yaşamayı öğrenmek... Bu herkesin korktuğu bir zavallılık değil, bir başına kendine yeten, kendi seçimiyle yalnız olma durumudur. Bunun getireceği bireysel gelişimle birlikte, çevremizdeki nesneleri daha yakından tanımak, okumaktan keyif almak, müzik dinlemek, bir sanatla ilgilenmek, kimi el becerilerimizi geliştirmek de, yalnızlığın getirebileceği artı değerlerdir. Olumlu ya da olumsuz ne istersek söyleyelim, doğal olarak herkes kendi penceresinden bakarak konuya yaklaşacaktır. Bu yüzden son bir tümceyle düşüncelerimizi noktalayabiliriz: Herkesin farklıdır yalnızlığı! |