Histeri

Vedat LEVENT Köşe Yazısı
28 Ekim 2009 Çarşamba

Ankara’da Galatasaraylı taraftarlar Fenerbahçe bayrağını ateşe veriyor. Bayrağın yanmasını engellemek isteyen iki Fenerbahçeli taraftar Galatasaraylıların arasına giriyor. Linç edilmek üzerelerken polis gençleri kurtarıyor.

Diyarbakır’da Fenerbahçe formalı bir kız, Galatasaraylı taraftarların tacizine uğruyor ve linç edilmek isteniyor. Polis kızı kurtarıyor.

Şanlıurfa’da bu kez Fenerbahçeli taraftarlar Galatasaraylı gençleri linç etmeye çalışıyorlar. Gençler, polis tarafından kurtarılıyor.

Edirne’de üç genç maç sonrası kutlama yaparken çıkan kavgada yaralanıyorlar.

İstanbul Florya’da Galatasaray tesislerinin önünde araçlarıyla kutlama yapan Fenerbahçeli taraftarlara taş ve yumurta atılıyor. Taraftarlar canlarını zor kurtarıyorlar.

Kadıköy’e maç izlemeye gelen birkaç bin Galatasaraylı taraftarı on bine yakın polis koruyor. Yine de birkaç kişi çıkan arbedede yaralanıyor.

Yanlışlıkla Galatasaraylı taraftarların önünden geçen Fenerbahçe formalı bir genç canını zor kurtarıyor.

Histeri… Başka kelime bulamıyorum. Her geçen sene daha da kötüye giden korkunç bir deliliğin pençesindeyiz.

Ertesi günü sokakta görüp, yanından belki de hiç bakmadan geçeceği kişiyi, sırf rakip takımın formasını giyiyor diye öldüresiye dövmek insanlığa yaraşır bir hareket değildir.

Bu delilik nasıl açıklanır?

İnsanoğlunun, ekonomik sıkıntıya, mahalle baskısına, aile içi şiddete ya da hoşnut olmadığı siyasi kararlara olan tepkisini gösterme cesareti yok.

İşin daha da kötüsü demokratik toplumun kuralları dâhilinde en doğal hakkı olan “protesto” etme, “yürüyüş” yapma ya da “eleştirme” yöntemlerine hiç başvurmayan insanoğlu bütün öfkesini içinde biriktiriyor. Sadece o anı bekliyor… Derbi maçı iple çekiyor!

Futbol maçını, birikmiş öfkesini kusmak için bir yol olarak görüyor.

Eskiden insanoğlu gladyatörleri seyrederdi. İçlerinde birikmiş şiddeti arenalarda birbirlerini kesen gladyatörlerle empati kurarak dışarı atardı. Birkaç kişinin “dönemin hükümdarı tarafından meşrulaştırılmış vahşet arenası” içindeki ölümü insanoğlunun bir nevi gazını alır, onu tazeler ve sinirleri alınmış şekilde baskı dolu hayatına bir sonraki gladyatör gösterisine kadar devam etmesini sağlardı.

Günümüzde futbol, özellikle az gelişmiş ülkelerde aynen bu görevi görüyor.

Toplumlar modernleşmiş olabilir ancak insanoğlunun Gladyatör çağındaki ilkel güdüleri hâlâ yaşıyor. Gizlendikleri yerde ortaya çıkacakları günü sabırsızlıkla bekliyorlar.

Baskıcı ve yasakçı ortamlar, bu gladyatör güdülerini gizlendikleri yerden çıkartıyor.

Dikkat ederseniz baskıcı ve yasakçı ortamların yok denecek kadar azaldığı Avrupa’nın en kuvvetli beş futbol liginde bu tür olaylar oldukça azaldı.

Futbol bir ölçü aletidir. Sadece futbol karşılaşmalarında yaşananlara bakarak o ülke halkının tansiyonunu ölçebilirsiniz.

1979’da Honduras ile El Salvador,  olaylı bir maç sonrasında birbirlerine savaş ilan etmiştir. 

Dünya üzerinde cenneti ya da cehennemi yaşamak insanoğlunun elindedir.