Geleneklerimizde bir kural vardır. Kendinden yaş olarak veya mevkii olarak birinin karşısında onun izni olmadan eylem yapmak Niduy yani toplumdan geçici bir süre dışlama ile cezalandırılır. Geçtiğimiz hafta mehubarot olarak okunan Hukat - Balak peraşalarının sonunda Pinehas kendi öğretmeni olan Moşe Rabenu, kendi babası olan Elazar Kohen Gadol önünde izin almadan bir davranışta bulunmuştur. Bir Moav prensesi ile ?imon kabilesinin başkanını öldürerek kamptaki ölümlerin durmasında birinci derecede etkili olmuştur. Yirmidörtbin kişinin hayatını kaybettiği felaketler zinciri bu şekilde önlenebilmiştir. Bu arada Pinehas bu davranışı sergilerken diğer büyükler ne yapmaktadır? Tora diğer büyüklerin davranış biçimlerini şu cümle ile vermektedir:
“Veemma bohim petah oel moed.” Onlar Oel Moed’in kapısında ağlamaktaydılar.
Bu kadar önemli bir durum karşısında sadece ağlamak yeterli midir? Yoksa bu kötü gidişatı durdurmak için bir çaba göstermek mi gereklidir. Bunun cevabını yine davranışı ile Pinehas vermektedir. Pinehas toplumun içinden kalkar ve eline bir mızrak alır. Bunun sonunda da felaketi durduran eylemini gerçekleştirir. Pinehas bu davranışından dolayı Niduy ile cezalandırılmak istenmiştir. Fakat herkesin duyabileceği bir ses (ki biz buna en düşük peygamberlik seviyesi olan Bat Kol işitilmesi diyoruz) şu cümle ile bunu engeller:
“İneni noten lo et beriti Ş.alom.” Ona kendi akdim olam Ş.alom’u verdim.
Bu cümle Pinehas’ı hem ?imon kabilesinin intikamından, hem de yukarıda sözünü ettiğimiz davranıştan korumuştur. Kabala’nın öğretisi bizlere Pinehas’ın bu davranışından ötürü ebedi hayat ile ödüllendirildiğini söyler. Pinehas daha sonraları karşımıza Eliyau Anavi olarak çıkmıştır.
Pinehas’ın kendini eylem yapmaya zorunlu hissettiği durum başka şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde en fazla duymaya alıştığımız sözlerden bir tanesi kendi kültür ve geleneklerimizin zayıfladığı ve kaybolmaya yüz tuttuğu şeklindedir. Ancak iş eylem yapmaya ve bir şeyler üretmeye gelince bu demagoji kahramanları inanılmaz bir hızla ortadan kaybolmakta ve bütün yük gerçek çalışanların omuzlarında kalmaktadır. Bu demagoji kahramanlarını biz Oel Moed’in kapısında ağlayanlara benzetmekteyiz. Öyle ya “bir şey kalmıyor” “toplum nereye gidiyor” “gençlerimiz keila’nın yolunu bilmiyor amen bile demeyi bilmiyor” sözlerini her zaman duyarız. Fakat gelin beraber çalışalım veya birlikte birşeyler üretelim teklifinin karşılığı genellikle “çok işim var” veya “vaktim yok” şeklinde alınmaktadır. Bunu söyleyenlerin yerli yersiz eleştiri yaptıklarını da görmek bizleri son derece üzmektedir. Bu gün toplumda çok fazla sayıda Pinehas’a ihtiyacımız vardır. İzmir’in çok tanınmış darşanlarından Rabi Avraham Altina bir deraşasında toplumun sönmeye yüz tutan bir küle benzediğini ama karıştırıldığında yeni kıvılcımların o ateşi canlandıracağını söylemektedir. Bizlere düşen de bu kıvılcımları bulmak ve onlara cesaret vermektir. Teilim’de söylediği gibi Tanrı halkına cesaret olarak Tora vermiştir. Tanrı halkını barışta kutsayacaktır.
“Ad... oz leamo yiten. Ad... yevareh et amo be?alom.”