Basit bir ev kazası

Köşe Yazısı
29 Temmuz 2009 Çarşamba

Yakup ALMELEK


İstanbul'da

Uzun boylu binalarıyla

New York’a benzemeğe çalışan semt, Maslak’ta

Enka Spor Kompleksi içinde

İnci kadar güzel ve de şirin bir tiyatro binasında

Bir oyun

 

Adı: Basit Bir Ev Kazası

Yazarı ve Yöneteni: Murat İpek

Oynayanı tek başına: Günay Karacaoğlu

İzleyenler: Hemen hemen, kapalı gişe

 

Ve belki tanıdığınız ancak bilmediğiniz üç kişi,

Biri ayakta alkışladı oyunu, çok çok beğenerek

Diğeri oturuyordu ellerini çırparken, gözleri gülümseyerek

Üçüncüsü yarıda çıktı oyundan dudağını bükerek

Kızgın ve de hiddetli 

 

Niye beklemedi oyunun bitmesini

Kendi bileceği iştir, şüphesiz.

 

Tiyatronun iki adabı vardır,

Biri perde kapanmaz, ikincisi yarıda çıkılmaz

Sanatta bir simgedir, sakın ha unutulmaz.

 

Kısaca anlatayım size oyunu,

Songül bir ev hanımıdır, güzel kalpli hem dürüsttür

Evliliğin izindedir, kocasını saymaktadır

Kim bilir, birazcık da sevmektedir

On beş yılda eskiyen her müessese gibi

Kurtarmaya çalışır tekdüzeliği

Bütün iyi niyeti ve tatlılığıyla

 

Söylemeyeceğim size sonunu

Gidip görünüz diye

 

Şimdi bir fıkra anlatayım, gerçek mi gerçek

Bernard Shaw’ın bir oyunu Londra’da

Sürekli alkış sonunda

Shaw sahnede selamlarken izleyicileri

Bir “Yuh!” sesi kudretli ve haşmetli

 

Bakar dahi yazar kendisini protesto edene

“Dostum”, der “ben de aynı kanıdayım sizinle,

Ancak salt ikimiz bu kalabalığa karşı

Ne yapabiliriz ki!”

 

Eleştiri olmalı, fakat beyaza siyah denmemeli

Olgunlukla yapılmalı, olgunlukla karşılanmalı

 

Neme lazım, iç açıcı bir oyun

Basit Bir Ev Kazası