Bir Tutam Baharat

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
5 Ağustos 2009 Çarşamba

Perşembe günü gazeteden çıkarken bir arkadaş,

“Dün bu davetiyeleri bıraktılar, seni ilgilendirebilir” dedi. Açtım baktım. Adalar Belediyesi’nin bir etkinliğiydi. Hem de henüz gitme fırsatı bulamadığım Maden’deki Halk Sineması’ndaydı. Gösterilecek olan filmin adı: ‘Bir Tutam Baharat’tı. Türk kökenli yönetmeni Tassos Boulmetis, gala gecesi için Adalar Belediyesi’nin davetlisi olarak Atina’dan gelmişti. Filmi izledikten sonra davetiyede yer alan bir kaç cümleye daha çok anlam yükledim. “ONLAR bizlerin acısı, ekşisi, tatlısı... kısaca tatlarıydı! BİZLER de onların keza... Siyasette mertlik bozulunca / ONLARIN tadı tuzu kaçtı oralarda / BİZLERİN de buralarda.... Gelin! Yad edelim unuttuğumuz o tatları... Daha fazla kaybetmeden ağızlarımızın tadını....

***

Türkiye- Yunanistan yapımı olan ‘Bir Tutam Baharat’ az önceki dizelerden de anlaşılabileceği üzere 1964 mübadelesinde Türkiye’yi terkedip Yunanistan’a göç etmek zorunda kalan binlerce aileden biri olan yönetmenin öyküsü. Kısaca Tassos Boulmetis’in öyküsü bir kurgu değil kendi öz hikayesi.

Akşamın sekizinde etkinlik başladığında hava henüz aydınlıktı. Gelenler ayaküstü sohbete başladılar. Tanıdık tanımadık herkes birbirine selam veriyordu. Belediye Başkanı Mustafa Farsakoğlu ile eşi Hatice Farsakoğlu da konuklar arasındaydı. Çocukluğumdan beri bu kadar yoğun Rumca konuşmalara tanık olmamıştım. Sohbetlerin üçte birini dahi olsa anlamak bir keyifti. Başka taraftan Ermenice sesler geliyordu. O gece sanki azınlıklar çoğunluk, çoğunluk ise azınlıktaydı.

***

Boulmetis 1957’de Moda’da Yunan asıllı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Dedesinin Kadıköy Çarşısı’nda bir bakkal dükkânı vardı. Bu dükkân sonraları çevirdiği filmin ana unsurlarından biri oldu. Yönetmen, mübadeleden ancak otuz yıl sonra İstanbul’a dönebildi.

Filmin konusu, yemek uzmanı olan dedesi tarafından kusursuz bir ahçı olarak yetiştirilen Fanis’in Atina’dan dedesini ve ilk aşkı Saime’yi bulmak üzere 35 yıl önce ayrıldığı İstanbul’a gelişini ve burada yaşamı sorgulayışını ele alıyor.

‘Bir Tutam Baharat’ aşkı ve yaşamı kavramada mutfağı bir araç olarak kullanmakla kalmayıp, yaşadıkları topraklardan kopmak zorunda kalan insanların özlemlerini, Rumların ve Türklerin iç çatışmalarını hüzünlü bir gülümseme ile irdeliyor.

Senaryonun yanısıra filmin müziği de dikkatleri çekti. Müzikleri yapan Reboutsika, Çağan Irmak’ın ‘Babam ve Oğlum’ filmi için yaptığı müzikle, 2006’da ‘Dünya Film Müzikleri Ödülü’ne aday gösterilmiş, ‘Yılın Keşfi’ seçilmişti.

Film sırasında daha önce hayal ettiğim gibi çekirdek çıtırdatmadım tabii. Ama film bitiminde verilen kokteylde bir bardak sangriayı keyifle yudumladım. Kokteyl sonrasında yönetmen izleyicilerin sorularını yanıtladı. Tassos Boulmetis bir cümle ile geceyi noktaladı: “Ayrılıklar ve kayıplar gibi konular evrenseldir; dünyanın her yerindeki seyirci kitlesi bu konularda özdeşleşebilir”.