Yıllarca önce daha hayat beni eğitmeye, olgunlaştırmaya başlamadan önce bir kafede arkadaşlarım ve onların tanımadığım diğer arkadaşları ile otururken ortada konuşulan konu, açlıktan ağlayan çocuklar için neler yapıldığıydı. Tanımadığım kişilerden biri hayatın acımasızlığından, aç çocukların resmine bakarak çok mutsuz olduğundan ve neden aç çocuklar olduğundan bahsediyor ve sürekli sistemi ve insanları değiştirmekten söz ediyordu. Ben ise konuşulanları sessizce dinliyordum. Bir anda, “sen ne düşünüyorsun” sorusunun bana sorulduğunu fark ettim. Ağzımdan benim bile o anda ne söyleyeceğimin farkında olmadığım şu sözler döküldü: “Biz HİÇ BİR ŞEYİ, hiç kimseyi değiştiremeyiz; tek değiştirebileceğimiz kendimiziz. Eğer biz değişirsek dünya da değişir!”
Zaman içinde bu söylediklerimi aynen deneyimledim. Hayatınızda şikâyet ettiğiniz olaylara, kişilere bir göz atın. Değişmesini istediğiniz, istediğiniz gibi olmasını hayâl ettiğiniz hayatınızın yönlerini ele alın. Nelerin değişmesini istiyorsunuz? Hangi olaylar veya kişiler değişirse siz istediğiniz mutluluğu yakalayacaksınız?
Şimdi size cevabı veriyorum. Hiç kimse veya olay değişmez!!! Kimsenin değişmesini beklemeyin ve bir gün mutlaka değişecektir diye de ummayın! Eğer bekliyorsanız, inanın boşa kürek çekiyorsunuz demektir. O kişinin değişmesini mi istiyorsunuz, o zaman SİZ DEĞİŞECEKSİNİZ! Bunun başka bir yolu yok.
Şimdi tekrar yukarıdaki listenize bir göz atın. Hayatınızın değişmesini istediğiniz yönlerini ele alın ancak bu defa hangi olaylar ve kişiler değişirse ben mutlu olurum sorusu yerine ,“Ben bu olaylarda ve beni mutsuz eden kişilerin tutumları karşısında nasıl davranırsam mutluluğu yakalarım?” sorusunu sorun kendinize. Bu soru hayatınızın sorumluluğunu ele almanızı sağlar. Bu soru ile artık karşınızdakinden beklemek yerine siz eyleme geçersiniz. Bu soru ile SİZ değişirsiniz ve sizin değişiminiz sonucu etrafınız, hayatınız ve dünyanız değişir.
Eyleme geçebilmek burada yazıldığı kadar kolay değildir. Eğer yapabiliyor olsaydınız zaten bugüne kadar yapardınız. Eyleme geçebilmek ve başlattığınız değişimi sürdürebilmek için kendinizi ve ne istediğinizi çok iyi bilmeniz gerekir. Kendinize değer vermeniz, kendinizi sevmeniz gerekir. Hayatınızda sorumlu olduğunuz yegâne şeyin kendi mutluluğunuz, içsel huzurunuz, düşünce ve davranışlarınızdaki uyum olduğunu anlamanız gerekir.
Şimdi bazı seslerin yükseldiğini duyar gibi oluyorum: “Bu ne bencilce bir düşünce? Ben sadece kendi mutluluğumu nasıl düşünebilirim? Ben başkaları mutlu olursa daha çok mutlu olurum” gibi… Bir anneyi ele alalım. Aile içinde ona davranılan şekilden memnun değil. O ne yaparsa yapsın kimseyi mutlu edemiyor; sürekli şikâyet ve eleştiri. Sözünü geçiremiyor, tek düşündüğü çocukları ve kocası ve kendi isteklerini sürekli erteliyor. Bu durumda başkalarını mutlu ettiği bir gerçek, peki ya kendisini? Ayrıca mutlu etmeye çalıştığı kişilerden de aslında beklentisi var: Ona kendi istediği şekilde davranmaları, saygı göstermeleri, sözünü dinl
İşte bu noktada anne, “ben nerede yanlış yaptım” diye düşünmeye başlıyor. Sevgili okurlar sizce bu anne kendine yeterince saygı duyuyor mu, kendini yeterince önemsiyor mu? Tabii ki hayır! Peki sizin kendinize göstermediğiniz davranışı başkaları size gösterir mi? Tabii ki hayır! O yüzden en başa dönersek karşımızdaki kişilerden bize nasıl davranmalarını istiyorsak önce kendimiz kendimize öyle davranabilmeliyiz. Yani kendimize değer vermeli, sevmeli, saygı duymalı ve kendimizi mutlu etmeliyiz. Bu bizim en büyük sorumluluğumuzdur. Bu yola girmeye karar vermek çok büyük bir değişimdir. Siz değiştiğinizde etrafınız da değişecektir.
Bu çok keyifli bir yolculuktur. İçinizdeki güçle buluşursunuz. Bugüne kadar yolunda gitmeyen ne varsa sizin değişime karar vermeniz, ipleri ele almanız ve hareket etmeye başlamanız ile bir bir yolunuzdan çekilir. Kendinizi çok iyi hissetmeye başlarsınız, düşünceleriniz ile hissettikleriniz uyumlu olmaya başlar, dünyanızın değişmesi sizi hayretlere düşürür, iç huzurunuz ve dinginliğiniz başkaları tarafından da görülmeye başlanır. Etrafınızdaki herkes kendine bir çeki, düzen verir. İlişkiler sağlıklı yürümeye başlar. Karşılıklı beklentiler içinde olup hayal kırıklığına uğramaktan; kendi beklentilerinizi yerine getirip kendinizi çok iyi hissetmeye dönüşen bir yol olur. Siz mutlu olduğunuz sürece olaylara ve kişilere bakış açınız değişir. Daha güçlü ilişkiler kurarsınız. İç huzurunuz diğer insanları da olumlu etkiler.
Sizin değişiminize ayak uyduramayan, size sizin verdiğiniz değeri göstermemeye inat edenler ( aslında kendilerine aynı değeri göstermek istemeyenler) hayatınızdan uzaklaşır. Hayatınıza sizi mutlu edecek, besleyecek, değer verecek insanlar girmeye başlar. Ve siz, kendinizi daha çok sevmeye başlarsınız.
Küçük bir adımla başlayın. Önce karar verin. Hoşunuza gitmeyen bir olay veya bir kişinin davranışını seçin. Her iki durumda da ne yaparsanız kendinizi iyi hissedeceğiniz konusunda karar verin ve sonra da bu adımınızı uygulayın. Önümüzdeki haftaya kadar, ufak da olsa bir adım atın.
Değişin ki dünyanız da değişsin!