Yaz günleri, işti, sıcaktı derken bir bunaltıcı havanın altında nemleniyoruz iki aydır. İstanbul, tatile gidenlerin artığı şeklinde bizimle… Bu olumsuz havayı tamamen değiştiren yaz eğlencelerine bir de liglerin yeniden başlaması katıldı.
Şu sıralar medyada okuduğum kadarıyla herkesin kendi takımının transferlerinden bir memnuniyeti var. “Kupalara hazırız, alayını alırız” imajı çizen teknik direktörlerden çok saygılı başkanlarımıza kadar bütün kulüpler 2009/2010 sezonu için iddialı. Peki, sözler bunu söylerken beden dilleri ne itiraf ediyor? Bu konuda gerçekten uzman olan Ahmet Şerif İzgören’in bir kitabını okuyorum şu sıralar. Kitabın başında duygu ve düşünce aktarımı yaparken hangi kanalı en çok kullandığımızın bilimsel bir istatistiği verilmiş: Söz % 7, Ses % 38 ve Beden Dili % 55. Bu şekilde şaşırtıcı bir bilgiyle başlayarak çok eğitici ve herkesin okuması gereken bir kitap yazmış İzgören. Kitabın adı “Dikkat Vücudunuz Konuşuyor” .
Geçenlerde İstinye’de sahilde oturuyorum. Elimde bu kitap, bir yandan okuyor bir yandan da etrafı süzerek canlı test yapıyorum. Kitapta beden dilleriyle ilgili çok sayıda ipucu var. Bu satırları okurken diyebilirsiniz ki “Nereden geldin buraya…“ . Söyleyeyim. Bu kadar iddialı basın toplantılarında bir yandan çok umut verici mesajlar veren insanların diğer yandan tamamen emin olmamakla beraber şiddetle savunmada olduğunu, bazen de yalan söylediğini anlamak çok ilginç oluyor. Örneğin; “x” bir teknik direktörün bu sene bize oluşturduğu kadrodan dolayı başkanıma herkesin huzurunda teşekkür ediyorum derken iki eliyle bardağı tutuyor olmasının anlamını öğrenmek, transferi gerçekleşmemiş bir futbolcunun kadroya geri döndüğünde bu kulüpte oynamaktan dolayı çok mutluyum diye açıklama yaparken ayaklarının X biçimini almış olmasının neyi ifade ettiğini bilmek çok güzel bir duygu. “Bu kadar konuşacağına anlamlarını söyle canım.” diyenler lütfen kitabı alsınlar.
Hepimize bol keyifli, bol gollü, bol çekişmeli, hiç cezasız, hiç tartışmasız, hiç küfürsüz bir lig dilerim…