Tora’nın muhtelif yerlerinde anne ve baba saygısına ilişkin önemli cümleler vardır. O kadar ki bu konu en t
Ancak çok iyi bilinen bir gerçektir ki insan evladını ne kadar anlayışsız ve hayırsız olsa da bir evlat olarak sevmekten geri kalmaz. Folklorümüzde yer alan bir hikaye anne sevgisinin yüceliğini ortaya koymaktadır.
Genç bir adamın nişanlısı kıskançlıkla genç adamın annesini kendisinden daha fazla sevdiğini iddia etmektedir. Genç adamın bütün çabaları boşa çıkar ve nişanlısı ondan olmayacak bir istekte bulunur. Bu istek annesinin kalbinin kıskanç nişanlıya bir kutu içinde sunulmasıdır. Anne ve oğul arasında geçen bir konuşmadan sonra anne buna razı olur ve oğlan annesinin kalbini bir kutuya koyarak nişanlısına doğru yola çıkar. Yolda ayağı takılır ve kalbin bulunduğu kutu elinden fırlar. Genç adam kutuyu ararken kutudaki kalp dile gelir ve şöyle der: “Oğlum acaba bir yerin acıdı mı?”
Bizleri bu dünyaya getiren ve yetişmemiz için elinden geleni yapan anne ve babaya saygı göstermek boynumuzun borcudur. Ben İş Hay bu saygının derecesini anlattığı kitabında belki günümüzün modern çağında pek uygulanmayan Alahalara da yer verir. Örneğin anne ve babadan herhangi biri bir yere girdiğinde onlar oturana kadar oturmamak gibi. Ancak hiçbir Alaha veya hiçbir Tora kuralı asla ve asla demode olarak yorumlanamaz. Uygulanması ve uygulanmaması tabii ki insanın elindedir. Ancak üçbinbeşyüz yıldan daha fazla bir süredir verildiği günkü orijinalliğini ve güncelliğini koruyan Tora ve Alahalar her zaman güncel olmaya devam edecektir.