Sonbaharı atlamayı hiç sevmem; ama her nedense sinema deyince aklıma kış ayları gelir. Geçen gün gazetede okuduğum bir habere takıldım. Şöyle diyordu, “filmler artıyor, sinemalar kapanıyor!” İzleyici sayısı artsa da, Türkiye’nin çoğu ilinde sinemalar kapanmaya devam ediyor. 2008-09 sezonunda kapanan sinemalar 22 iken, bir önceki yıl bu sayı 13’tü. İstanbul genelinde ise geçen yıl 8, bu yıl da 10 salon kapısına kilit vurdu.
* * *
Nişantaşı- Teşvikiye çevresinde yaşayanlar, Teşvikiye AFM ile Nişantaşı Movieplex’in kapandığını bilirler. Yazık oldu Nişantaşı Movieplex’e. Bizim için komşu kapısı idi. Hafta arası gece seanslarına eşofmanımızı giyer giderdik. Biletçi hem yer gösterir, hem büfeye bakar, hem de sorulduğunda yorum yapardı. Mahallenin sinemasıydı adeta. Herkes birbirine selam verirdi. Film arasında kimse dışarı çıkmak istemiyorsa, biletçiye seslenir, reklam arası vermeden seansın devam etmesini söylerdik. Sanki evde misafirlerle büyük bir ekranın karşısındaydık. Yazık oldu...
* * *
Gila Kohen Öykü Yarışması sona ereli bir kaç ay oldu. Ama biz jüri üyeleriyle ara ara sohbet ediyor, edebiyat dünyasına katkılarını yakından izliyoruz. Örneğin Feridun Andaç’ın ‘Kar Masalları’ adlı kitabı Boşnakça’ya çevrildi. ‘Kar Masalları’ şiirsel dille yazılmış öykülerden oluşuyor. Bu öyküler, bir yandan Anadolu kültürünün derinliklerine uzanıyor, bir yandan da çağdaş insanın iç arayışını sergiliyor.
* * *
Sanatseverlerin ilgiyle izledikleri, her iki senede bir gerçekleşen 11. Uluslararası İstanbul Bienali 12 Eylül’de başlayacak. Sanatseverlerin yanısıra kolleksiyoncuları da bir araya getiren bienal, sanat galerilerini de harekete geçirdi. Müzeler bu rüzgârın içinde yerlerini alıyor. Santralİstanbul Yüksel Aslan, Sabancı Müzesi Joseph Beuys ve öğrencilerini, İstanbul Modern de Sarkis’i ağırlamaya hazırlanıyor. Favorilerimden biri olan Galeri Apel, ‘Kitap insanın en iyi dostu’ deyişinden yola çıkıyor. Bu yıl bienalin başlığı; ‘İnsan neyle yaşar?’
5 Kasım’a kadar sürecek olan bienalde sanatsever dostların sık sık karşılaşacakları kesin. İlginç bir yolculuk bizi bekliyor.
* * *
Bayramlar küçük yerlerde daha coşkulu yaşanır. Daha doğrusu coşku daha iyi hissedilir. 30 Ağustos Zafer Bayramı geçtiğimiz pazar günü Büyükada’da halkla iç içe kutlandı. Deniz otobüslerinin karşısındaki meydanda yapılan resmi geçit, Saat Kulesi’nin önünde çalan bando, yediden yetmişe herkesi biraraya getirdi. Sokaklar 10. Yıl Marşı ile çınladı. Gece Anadolu Kulübü’ndeki kutlamalar ve orkestra adanın eski görkemli günlerini anımsattı.