Geçen hafta gazetemizde ‘Devarim’ kitabı ile ilgili Ester Asa’nın yazısından bir alıntı yapmak istiyorum: “Tora’nın tüm emirlerini eksiksiz ve hatasız olarak uygulama hedefine erişmek elbette kolay değildir. Tanrı, Roş Aşana ve Yom Kipur gibi günleri (…) bu gibi başarısızlıklar nedeniyle vermiştir.”
Yaakov’un melekle mücadelesi Yahudi tarihindeki evrensel olaylardan biridir. Yaakov’un rakibi, Esav’ın koruyucu meleği ve ‘kötünün vücuda gelmiş hali’ olan Samael’dir. Samael İbranice dilinde şeytan anlamına gelen ‘satan’ sözcüğü ile eş anlamlıdır.
Yaakov bu mücadeleden galip gelir ve melek kendisine şöyle seslenir: “Bundan böyle isminin Yaakov olduğu söylenmeyecek; adın İsrael olacak. Çünkü hem İlahi bir varlıkla, hem de insanlarla mücadele ettin ve üstün geldin” Tora, Bereşit, Vayişlah, 32:29, sh.255).
Yahudilerin anılarında yenilgiler, pogromlar, sürgünler, soykırımlar zaferlerden çok geniş yer bulur. Melek Yaakov’a “adın İsrael olacak” derken, ‘İsrael’ Tanrı ile mücadele eden anlamını taşır. Çünkü ‘El’ Tanrı’dır ve Yaakov’un mücadele ettiği melek, Tanrı’nın kutsal bir görev için dünyaya gönderdiği bir elçi, Tanrı’nın temsilcisidir.
Rav Yehouda Vardi, insanın Tanrı ile mücadelesinde yadırganacak hiçbir yönün bulunmadığını, Tora’da bunun pek çok örneklerine rastlandığını ileri sürer. Avraam, Sodom ve Gomor için Tanrı’ya karşı başarısız bir mücadeleye girişmiş olmasaydı İsrail kavminin sonu gelmiş olacaktı. Moşe de Tanrı’ya karşı savaş verir ancak Mısır Çıkışı’nda halkı ile baş edecek gücünün kalmadığını anlayınca Pinhas inisyatifi ele alır. (Le Point De Vue Du Rabbin, L’arche, no.604, sh.6)
Sembolik anlamda Yahudilerin hem Tanrı, hem de tüm insanlık ile ilişkilerini en kusursuz şekilde betimleyen bu mücadele iki ünlü ressamın tablolarında da yaşam bulur.
Paris’de Saint-Sulpice Kilisesi’nde yer alan Delacroix’ın tablosunda Yaakov’un ve meleğin güçlü adaleleri göze çarpar. Kavga dehşet verici değildir, ancak her iki taraf da hırs dolu ve saldırgan bir görünüm içindedirler.
Rembrandt’ın tablosu ise oldukça farklıdır. Yaakov’un biraz üstünde yer alan melek nerede ise dişi hatlar taşır ve Yaakov’a sevecen bir bakışla bakar. Mücadeleleri saldırgan olmaktan uzaktır, kucaklayıcıdır.
Ben bu nedenle Rembrandt’ın tablosunu yeğledim; geleceğe doğru daha ümit ile yaklaşan, dünyanın tüm kötülüklerden, kandan, şiddetten arınabileceği bir dünyaya olan özlemimizi simgeliyor sanki…
Yahudi takvimine göre 5769 yılı zor bir sene oldu; bir taraftan küresel ekonomik kriz, diğer yandan Ortadoğu’daki savaş ve İsrail ile özdeşleştirilmeleri nedeniyle Türk Yahudilerinin yaşadıkları tedirginlik…
5770 rakamı ise nedense bana daha bir iyimserlik duygusu veriyor. Rembrandt’ın meleğine niye şans tanımayalım ki?...
Yom Kipur kişinin Tanrı’ya karşı farklı bir mücadelesi, kutlamakta olduğumuz Roş Aşana Bayramı’ndan başlayarak on günlük bir pişmanlık döneminin son aşamasıdır. Yom Kipur’da, beyaz giysiler içinde, deri ayakkabılar giymeden, sinagoglarda, gün boyu oruç tutup dua ederek geçirdiğimiz bu kutsal günde, Tanrı’nın yakarışlarımıza karşılık vermesi için mücadele ederiz.
Bu bir günlük oruç kendimizi yenileyip temize çıkmamız için oldukça kolay bir yol gibi görülebilir. Ancak her yıl tekrarlanan ‘en uzun gün’ olan Yom Kipur sadece kişinin Tanrı’ya karşı vicdanını arındırdığı bir gün değil, tüm hemcinsleri ile barıştığı bir gündür.
Tüm insanlık için barış umutlarının yeniden yeşereceği, diyalogun ve karşılıklı anlayışın egemen olacağı bir yıl diliyorum.
ŞANA TOVA VE HATİMA TOVA