Ankara’da trafikte mendil satan ve arabaların camlarını silen küçük çocuklara kimi insanların para vermesine, kimilerininse göz temasından bile kaçınmasına bir anlam veremeyen Vassell, “hangi yolu izlemek daha doğru” diye tereddüte düştüğünü ifade ediyor. Türk geleneklerine ve hayat şartlarına uymakta zorluk çektiğini fırsat buldukça dile getiren İngiliz oyuncu, buna rağmen her gün çokça demleme çay içtiğini belirtiyor.
Ülkede futbolculara ulaşmak ne yazık ki çok zor... Ulaşsan konuşturman, konuştursan yazman, yazsan aranı iyi tutabilmen pek mümkün değil. Çoğu kulüp yönetiminin kendilerine uyguladıkları baskıcı tutumlar nedeniyle ya konuşmayı tercih etmiyor ya da kuyruğunu kovalayan köpek misali dönüp dönüp aynı kalıp cümleleri tekrar ediyorlar. Bazısı ‘iş yapan’ bu tekrar cümleler, Türk basınında genellikle ‘kutu haber’ olarak değerlendirilirken, çoğu İngiliz gazetesi bu minik röportajlardan enfes makaleler yaratıyor. Makaleleri okuyan insanı da “Vay be bugün de bunu öğrendim” demeye teşvik ediyor bu nitelikli satırlar... Bu yüzden futbolun başrol oyuncularına daha fazla konuşma hakkı verilmeli... Verilmedikçe ya da onların minik söyleşilerinden nefis fikir yazıları yazılmadıkça, onlardan rol çalmaya çalışan çoğu ulemanın ne kadar kof ve sığ olduklarını görüyoruz her fırsatta...
İşte bu futbolcu görüşlerinin son derece kısıtlı olduğu bir ortamda öyle biri var ki, internette tuttuğu günlükle (blog) her gününün nasıl geçtiğini anlatıyor keyfince... Ankaragücü’nde top koşturan İngiliz milli santrfor Darius Vassell’den söz ediyoruz. Manchester City gibi dünyaca ünlü bir takımdan sezon başında Ankaragücü’ne transfer olan 29 yaşındaki oyuncu, ülke şartlarına adapte olmaya çalıştığını ancak bunda zorlandığını sürekli dile getiriyor. Gerçi zorlanmaması mümkün değil, daha Vassell, Ankara’ya ilk ayak bastığında yaklaşık üç bin Sarı-Lacivertli taraftar İngiliz futbolcuyu omuzlara almış ve sıcak bir karşılama yapmıştı. Bu durum birçok İngiliz gazetesinde haber olarak yer almıştı. Ankaragücü’nün tesislerine geldiğinde takımın -o dönemde- başında olan Hikmet Karaman’ın oyuncularına form tutturmak için idmanda Tae-bo (Uzakdoğu sporu) yaptırmasıyla şaşkına dönen Vassell’in aklı, daha sonra da ‘Ankaraspor vakası’ nedeniyle bayağı bir karışmıştı. Hatırlanacağı gibi, Ankaraspor yönetiminde yer alan bazı ‘zat’ların Ankaragücü yönetiminde de etkin bir görev almasının ardından, federasyon Mavi-Beyazlı kulübü ligden düşürme kararı almıştı. Daha sonra Ankaraspor kulübüne kayıtlı on bie oyuncu da Ankaragücü’ne ‘kiralanmış’ ve başkentin Sarı-Lacivertli takımında her mevkiye en az üç alternatifli bir kadro birdenbire ortaya çıkarılmıştı. Tabii Vassell de İngiltere gibi futbolun son derece profesyonel şartlarda oynandığı ülkeden gelip, bu olaylar sırasında şaşırmakla kalmamış, Ankaragücü’nün başına geçen yeni yönetimin zorlamasıyla bir geceyarısı kalmakta olduğu otelden zorla çıkarılarak bir başka otele yerleştirilmişti!.. Ülke şartlarına adapte olmaya çalışan ve tek başına yaşayan bir yabancı için oldukça ‘zalimce’ bir dört ay geçirdi Vassell, Ağustos’tan Aralık’a dek...
İşte o Vassell internette tuttuğu günlükte şu günlerde karşılaştığı şaşırtıcı manzaraları paylaşıyor, kendisini takip eden futbolseverlerle... Ankara’da trafikte mendil satan ve arabaların camlarını silen küçük çocuklara kimi insanların para vermesine, kimilerininse göz temasından bile kaçınmasına bir anlam veremeyen Vassell, “hangi yolu izlemek daha doğru” diye tereddüte düştüğünü ifade ediyor. Türk geleneklerine ve hayat şartlarına uymakta zorluk çektiğini fırsat buldukça dile getiren İngiliz oyuncu, buna rağmen her gün çokça demleme çay içtiğini belirtiyor. Vassell, sezon öncesi hazırlık kampında ve geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda kuçükbaş hayvanların kurban edilmesine tanıklık ettiğini ve bu ortamlarda karşılaştığı manzaraların kendisinde yıllardır içinde saklı kalmış olan hayvanseverlik dürtüsünü hayata geçirdiğini de dile getirdi, son olarak...
Ne var ki Ankara’daki hayat şartlarının fazlasıyla sarstığı Darius Vassell’i şaşırtacak bir olay daha yaşandı, hafta sonunda Başkent kulübünde... Ankaragücü, 1998 Dünya Kupası’nı kazanan Fransa’nın o zamanki yardımcı antrenörü, 2000’de de Avrupa Şampiyonu olan ekibin teknik direktörü olan Fransız teknik direktör Roger Lemerre’i takımın başına getirdi. 2001’de Fransa’yla Konfederasyon Kupası, 2004’te de Tunus’la Afrika Uluslar Kupası şampiyonu olan 68 yaşındaki meşhur teknik adama takımı emanet eden Ankaragücü, kaosla geçen bir sezonda hedefinin yukarılarda olduğunu göstermiş oldu, en azından bu hamleyle... Fakat Vassell açısından işler yine de karışık... Düşünsenize, 11 yıllık profesyonel futbol yaşantısında görmediği tüm hadiseleri dört ayda yaşayan bir futbolcu, top koşturduğu ortalama bir Türk takımının başına ‘Avrupa şampiyonu’ apoletli bir teknik adam geldiğinde ‘Tanrım, ben neredeyim’ demez mi?...