Geçtiğimiz Pazar günü bir konferans dinlemek üzere eşimle Beyoğlu’na gittik. Trafiğe takılmamak için Kabataş üzerinden Galatasaray’a çıktık. Park ettikten sonra henüz canlanmağa yüz tutan ara sokaklarda yürüdük. Kimi butikler açılmış, eşikte ‘evin tombul kedisi’ nöbet bekliyor; cafeler her an müşterilerine hizmet vermeye hazır; etnik eşya satan dükkanlar ise turist gruplarının meraklı bakışlarına konuk; bir grup genç Cezayir Sokağı’nın başında sohbette…
Toplantı salonunun fuayesine girdiğimizde birçok tanıdıkla karşılaştık. Kapıların açılmasını beklerken ayaküstü sohbet edildi. Birden konuk konuşmacı olan ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın içeri girdiğini fark ettim. Yanında günün ev sahipliğini yapan bir bayla bir bayan kendisine eşlik ederek bekleme salonundaki koltuklara buyur ettiler. Muazzez Hanım soluklanıp çayını yudumlamaya başladı. Konuştuklarını dinlemek isteyenler etrafında kalabalık bir halka oluşturdu. Aslında olayın büyüsü İlmiye Çığ kapıdan göründüğünde başladı. 1914 doğumlu yani 96 yaşında olan bu bilim kadını halen kâh televizyonda, kâh davet edildiği oturumlarda konferans vermeyi sürdürüyor. Ajandası dolu; daha da önemlisi ileriye dönük projeleri var.
Yaşıtlarının çoğu evde sıcacık koltuklarında oturarak yaşamlarını sürdürüyor. Oysa İlmiye Çığ pazar günü içeri girdiğinde ayağında pantolon, üzerinde önü küçük çiçek desenli pembe bir hırka, başında ise pembe bir kasket vardı. Salona göz attım. Bayanların çoğu giysilerinde koyu rengi yeğlemişlerdi. Giydiklerini çok iyi taşıyordu Çığ. Beraberinde bir aura getirmişti sanki. Düşünceleriyle, açık fikirliliği ve aldığı eğitimle tam bir Cumhuriyet kadınıydı. Bir insanın gözlerindeki ışığı yakalamak, kişiye olağanüstü bir enerji yansıtıyor. Özetle, lobby’de bulunan kalabalık, İlmiye Çığ’ın yaşından ziyade neler anlattığı ile ilgilenmeye başladı. Zaman zaman kahkahalar atıyordu. Neşeli kahkahalar. İnanmayacaksınız ama gelen konukların hepsinin yüzünde bir gülümseme vardı. Bir kadın bu kadar mı egemen olur bulunduğu ortama?
Vakit geldi, salonun kapıları açıldı. Kalabalık yerini aldı. Konuk konuşmacı da moderatörün yanına oturdu. Özgeçmişi okundu. Ve söz kendisine bırakıldı. Muazzez İlmiye Çığ önce biraz yorgun olduğundan konuşmasını oturarak yapacağı için dinleyicilerden özür diledi. Ardından bir saat boyunca konusuna hakim bir şekilde, herhangi bir kağıda bakmaksızın konuştu; onbeş dakika boyunca da gelen soruları yanıtladı. Ve dakikalar boyunca alkışlandı.
O gün edindiğim bilgilerden tabii ki etkilendim. Ama daha çok etkilendiğim Muazzez İlmiye Çığ’ın kişiliği, çevresine sağladığı uyum ve 96 yaşında ileriye dönük gerçekleştirmek istediği projelerdi. Çok sık değilse de bazı insanların yaşları olmuyor, zira onlar hep genç yaşıyorlar.