Talya’nın çocukluğu dolu dolu hatıralarla geçer. Bayramların coşkusunu iliklerine kadar hisseder. Aile zenginliği içinde yoğrulan yaşamı tasasız ve huzurlu geçip gider.
Yıllar yılları takip ederken Talya’ya hırs katar. Başarılı olmak onun en büyük hedefidir. Üniversiteyi bitirir bitirmez iş hayatına girer. Çalışır kazanır. Hayat standartları bir hayli yükselir. Sürekli yurtdışında fuarlara, konferanslara katılır. Mutludur. Kafasına koyduğunu yapıyordur. Kuzenleriyse yavaş yavaş evlenmişler ve çoluk çocuğa karışmışlardır bile. O eski bayram şenlikleri de yoktur artık. Her biri birer yaprak dökümü misali dört bir yana dağılmışlardır.
Bir gün bir arkadaşı: “Senin bir kuzenin vardı. Adı Rahel. Neler yapıyor? Siz onunla hiç ayrılmazdınız küçükken. Ne çok severdiniz birbirinizi. Muhteşem ikiliydiniz herkese kendinizi ‘Biz ikiziz; ama ayrı yumurta ikizi’ diye tanıttırdınız. Kardeşten yakındınız. Nerelerde o?” diye sorar. Talya “Çok koptuk. Kuzenlik küçük yaşlarda yaşama bir hadise gibi. Büyüyüp sorumluluklara karışınca herkes değişiyor. O, evlendi, çocukları var. Ben yoğun bir tempoda çalışıyorum. O, eşinin çevresiyle görüşüyordur herhalde. Ancak dediğin doğru. Biz, çocukken hiç ayrılmazdık, aynı kıyafetler bile giyerdik. Benim hiç arkadaşım yoktu. Vaktimi hep kuzenlerimle geçirirdim. En çok da Rahel’le olmayı isterdim. Ne güzel yıllardı! Ne stres, ne kargaşa vardı yaşatımızda!”
“Dostluk, sevgi ve paylaşım vardı. Şimdi etrafım sahte dostluklarla örülmüş durumda. Menfaat denilen canavar her biri yanı kemiriyor. Gerçekten de düşenin dostu olmuyor. İyiysen herkes iyi senle, kötüysen vah haline. Bir tekme de onlar atıyorlar. Ne zaman bu hale geldik bilemiyorum; ama durum böyle. İnsanlar başkalarının başına gelen felaketlere seyirci kalıyor hatta seviniyorlar adeta. Anlayacağın hayat değişir. İnsanlar kılıf değiştirdi. Eski tadlar yok oldu” diye sohbet ederler.
O hafta Talya lüks bir kafede oturmuş, evraklarını gözden geçirirken bir an Rahel’in oradan geçtiğini fark eder. Deliler gibi “Rahel” diye bağırır. Rahel de onu görünce şaşırır. Sarılırlar. Talya “Otursana. Gel sana bir kahve ısmarlayayım. Laflaşırız” der.
Rahel oturur. Tatlı bir söyleşi eski anlardan oluşan bir geçitle başlar. “Hatırlıyor musun hani...” sözleri yinelenir durmadan. İkisinin de kalpleri bir farklı çarpar. İkisinin de gözlerindeki gözyaşları yeterince dolmuştur. Her an akmaya hazır nehir gibidir adeta.
Masaya birer kahve ve yanınızda da çikolatalı kuruvasan gelir. Rahel tam yiyecekken onun kuruvasan yanlışlıkla yere düşer. Talya hemen ona alıp küllüğe koyar ve yenisini söyler.
Ardından lavaboya inen Talya cep telefonunu masada unuttuğunu anımsayıp geri döner ve gördüğü manzara karşısında çok şaşırır. Rahel az önce yere düşen kuruvasanı küllükten almış ve bir peçeteye sarıp çantasına koymaktadır.
Talya inanamaz. Görmemiş gibi yapar. Ancak tüm gün bu kareyi gözünden geçirir ve ardından bu olayı araştırmaya başlar. Elde ettiği bilgilere göre kuzeni Rahel’in maddi durumu pek parlak değildir. İki çocuğu vardır. Kocasının geliriyle kira, yakıt, yiyecek derken zor geçinmektedir. Boğaz manzaraları evinde düşüncelere dalar Talya. “Ne biçim bir insanım ben? Geçen gün insanlar değişti diye fermanlarda bulunuyordum. Ya ben? Ben değişmedim mi? Akrabalarım nasıllar biliyor muyum? Onlara yardım ediyor muyum? Neden ben bu hale geldim? Ben aile bağlarının ışıltılarının içinde büyümüş biri olarak neden kimseye hayrım yok? Tantilerim, onklilerim ne yapıyorlar? Nasıl ki şirkete gelen hayır kurumlarına yardım ediyorum; ama kardeş gibi büyüdüğün canım kuzenime etmiyorum. Allah bana bu gücü vermiş; ama ben onu kullanmıyorum. Artık değişeceğim. Manevi ruhumun beslenmeye ihtiyacı var ve onu beslemek benim elimde” der.
Şirket yöneticilerine başvurur: “Bu seneki grafiklerimiz yüksek. Birkaç çocuğa burs verelim” diyerek burs alır. Rahel’in çocuklarına verecektir de nasıl yapacaktır bunu.
Ertesi gün onun kapısını çalar. Rahel çok sevinir. Talya: “İşler çok yoğun. Bir de bir angarya daha verdiler. Birkaç başarılı çocuğa burs verecekler. Benim seçmemi istiyorlar ya, senin çocukların başarı durumları nasıl?” diye sorar. Rahel, “İkisi de çok başarılı” diyence Talya, “Süper. Onları seçeyim de bu iş de bitsin. Bak şimdi bu formları beraber dolduracağız. Şirket seninkilerin tüm okul masraflarını üstlenecek. Nasıl?” diye sorar. Rahel sevinç çığlıkları atar, “Allah’ım! Dualarımı duydun sonunda. Biliyordum” diye ağlamaya başlar. Talya devam eder: “Kuzen ya sen liseyi bitirmiştin, değil mi?” diye sorar. Rahel, “Evet. Hatta sonra bilgisayar kursuna da gittim. Evlenip çoluk çocuğa karışınca unuttum hepisini” der. Talya, “Canım, hatırlarsın. Ben çok yoğun çalışıyorum. Bir yardımcı lazım bana. Sekreterlik gibi birşey. Yanımda güvenilir, çalışkan, dürüst birine ihtiyacım var. Ne dersin Rahel? Eski günler gibi yine birlikte omuz omuza geçirelim mi hayatımzı?” diye sorar. Rahel cevabını vermeden Talya ona sarılır, “Çok yalnızım, Rahel kalabalıklar içinde yapayalnızım. Samimiyetsiz insanların arasında boğuluyorum. Sana ve dostluğuna ihtiyacım var” diyerek onu öper.
Ardından bu muhteşem ikili tüm aile büyüklerine yardım etmeyi görev edinirler. Her bakımdan destek olarlar onlara. Teknolojinin, hırsın, nedensiz nefretin, sevgisizliğin kirlettiği bu dünyada güzel bir dünya yaratırlar kendilerine. Alırlar gönüllerine huzuru; bu en büyük servetle yol alırlar yaşantılarına aile büyüklerinden aldıklarıyla dualarla...