Chimerica

Dünyadaki değişimi izlemek için mutlaka tarihi okumak, ama iyi ‘okumak’ lâzım. Siyasi ve ekonomik evrimi doğru yönde algılayacağınız zaman gerekli önlemleri de alabilecek noktaya geleceksiniz. Biz bireyler olarak, okyanusta bir su damlası büyüklüğündeyken değişime karşı yapabileceklerimizin sınırı nerededir?

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
10 Şubat 2010 Çarşamba

Tarihi süreci içindeki dünyadaki değişimi yakalamak için mutlaka tarih okumak lâzım. Sosyolojik, siyasi ve ekonomik evrimi anlamak için mutlaka geçmişi hatta çok uzak olmayan geçmişi incelemek gerek. Bu değişim yakalanmadığı müddetçe ne hayat, ne insan ne de onların yarattığı değerler anlaşılacak ve ıskalanan gerçekler karşısında habire ‘kaybeden’ biz olacağız; bugün de, yarın da.

Francis Ford Coppola’nın unutulmaz kült filmi ‘Apocalypse Now’ı defalarca izlemek ve izletmek gerek dünyanın nereden nereye geldiğini kavramak için.

Bizim buralarda ‘bu kış komünizm gelecek’ korkularıyla gençliğimizin ruhu çalındığı dönemde çekilen bu filmi seyretmek, 30 yıldır dünyadaki evrimi anlamak için onlarca kitaptan da daha değerli.

Komünizmin dünyaya yayılmasını önlemek için Vietnam’daki sivil halkı en ücra ormanlık alanlarda bile napalm bombalarıyla yok eden bir ABD yönetiminden bugüne gelinen noktayı o gün hayal bile etmek mümkün müydü?

Komünizmi yenmek adına faşist ruhlu Wagner’in ünlü ‘Uçan Hollandalı’ senfonisi eşliğinde alçak uçuşlu helikopter füzeleriyle sivil halkı katleden bir Amerikan yönetiminin bugün komünizmin en büyük ve belki de yegâne temsilcisi Çin ile yaşadığı birliktelik, siyaset bilimi alanında herhalde kendine özgü en ayrıksı bir evrimin bugünkü durumunu simgelemekte.

Bugün, teoride komünist ama pratikte kapitalist ekonomik modelinde, devlet komünizmiyle yönetilen Çin, 1.3 milyar nüfusuyla artık geri dönülemez şekilde dünyanın merkezine oturmuş durumda. Hem güçlü, hem de tersine, zayıf olması durumunda dünya dengelerini bozmaya aday olan Çin, ABD’nin mecburi ortak olarak gördüğü devasa bir ülke artık. Ve bu nedendendir ki, Bill Clinton ile başlayan, Bush ile devam eden işbirliği bugün Obama’nın da gündeminin en önemli konularından olmakta.

Bugün öyle bir noktaya gelinmiştir ki, Çin aksırsa bütün dünya soğuk algınlığı geçirecek durumda. Ve sonuç olarak bugün kapitalist ABD ile komünist Çin’in izdivacı güçlü bağlarla sağlamlanmış durumda.

Lâkin bu birliktelik nereye kadar gidecektir? İşte bu noktada evli çiftin bir gün mutlaka boşanma olasılığı dengeleri alt üst edeceği anlamına da gelmekte.

Ya Çin’in lehine değişirse?

***

Rahmetli büyükannemin dediği gibi, Kutsal Kitap’ta yazıldığı üzere dünyanın sonunu sarı ırkın getireceği kehânetinin doğru çıkması ne anlama gelecektir?

Bugün ABD, Çin’den aldığı muazzam büyüklükteki borç parayla ekonomisini yürütmekteyken Çin de ucuz işçiliği ve düşük değerli parasıyla ABD’ye yaptığı çok büyük miktardaki ihracatla ayakta duruyor; böylesi bir ekonominin yarattığı artı değerle büyük nüfusunu, toplumsal dengeleri bozmadan idare edebiliyor. Yani her ikisi de hayati anlamda birbirlerini muhtaç vaziyette yaşıyorlar. Ve bu ikilinin oluşturduğu ekonomik süper güç, ünlü ekonomist tarihçi Niall Ferguson’un deyimiyle, Chimerica, dünyaya ekonomik anlamda ve dolayısıyla siyaseten yön vermekte.

Lâkin Çin bununla yetinmiyor. Bir yandan yurt dışında bulundurduğu 2.3 trilyon dolarlık döviz rezerviyle IBM gibi devasa şirketlerin önemli oranda ortağı olurken diğer yandan da özellikle Pasifik’te büyük askeri ve silah yatırımlarına girişmekte. ABD’nin rakipsiz askeri varlığına denge getirme adına savaş gemileri ile denizaltılara büyük yatırım yapmakta. Bölgenin küçük devletleri ise Çin ‘tehdidine’ karşı ABD’yi yanlarında görmek istiyorlar.

İşte böylesi bir evlilik söz konusu. İleride birbirlerine boğazlama ihtimali çok yüksek olan iki güçlü eşin çıkar evliliği Chimerica, bir gün mutlaka sona erecek. Ve Çin’in işine geldiği zaman bitecek. O zaman ne olacak?

30 yıl önce komünizmden korkan dünya bugün onunla kol kola yürüyor. Lâkin muhtemelen de kapitalistleşen komünist bir ülke olarak Çin 20 veya 30 yıl içinde tek süpergüç olarak karşımıza çıkacak.

Yani, Kutsal Kitabın öngörüsü doğru çıkacak. Okyanustaki bir su damlası öneminde olan biz bireylere ne yapmak kalıyor o zaman?

Önlemimiz ne olabilir?

Müstehzi müstehzi gülebilirsiniz ama çocuklarımıza ve torunlarımıza Çince öğrenmeyi önermekten başka bir çare buluyorsanız duymak isterim.

Şaka da yapmıyorum!