Son dönemlerde gözlemlediğim bazı konuları dile getirmek istiyorum bugün.
İşim gereği son zamanlarda çoğu kişinin olumlu düşün ve olumlu konuş mesajlarını artık özümsemeye başladığını ve bunu uyguladığını görmekteyim. Bu memnuniyet verici bir durum. Çünkü neye odaklanırsak hayatımızda onu genişleteceğimiz için olumlu düşünmek ve olumlu konuşmaya odaklanmak hayatımızda olumlu şeylerin tezahür etmesini sağlar. ANCAK … Evet büyük harflerle ancak; oturduğumuz yerden sadece olumlu düşünüp, olumlu konuşarak hiçbir yere varamayız. Bu bizi rahatlatır, olaylara daha farklı açılardan yanaşmamızı sağlar, problemleri daha kolay ele almamızı sağlar fakat istediğimiz yere bizi taşımaz. İstediğimiz yere gidebilmek için adım atmamız şarttır. Lütfen şu yanılgıya düşmeyelim. “Ben sürekli dua ediyorum, şükrediyorum, olumlu düşünüyorum ve hep pozitif cümleler kuruyorum; o zaman istediklerim kendiliğinden bana doğru gelecektir “ . Bu iş hiç de öyle değil !! Sen sorumluluğunu ele alıp eyleme geçmezsen hiçbir şey kendiliğinden senin kucağına bırakılmaz.
EYLEM TEK GERÇEKTİR! EYLEM HAYATTIR! EYLEM “BEN SORUMLULUĞUMU ELE ALIYORUM VE İSTEDİĞİMİN OLMASI İÇİN SONUCU NE OLURSA OLSUN ÜSTÜME DÜŞENİ YAPIYORUM!” demektir. Kapılar ancak bizim eylemlerimiz sonucunda açılır. Yani dışarıdan kendiliğinden gelecek hiçbir şey yok ! Onu ya kendin gidip alacaksın ya kendin gidip alacaksın!!!! Başka yolu yok !!
Adım atmak çok zor gelebilir, korkutucu olabilir. Endişelerimiz, korkularımız bizi olduğumuz noktada tutabilir. Hem adım atmamız gerektiğini bilip hem de korkularımız yüzünden olduğumuz yere mıhlanmak ve bunun kargaşasını yaşamak bizim içimizde fırtınalar yaratabilir. Bu kargaşanın bize pek yararı yoktur. Bu noktada belki de bizi en zorlayan en büyük adımı atmadan önce bazı küçük küçük adımları atarak işlerimizi kolaylaştırabiliriz. Hayatımızda bilinçli küçük değişimler yaparak kendimizi esas atmamız gereken büyük adıma doğru yönlendirebiliriz. Kendimizi değişime hazırlayabiliriz.
Her zaman yaptığımız şeylerin dışına çıkarak değişimi hayatımıza sokabiliriz. Örneğin, her sabah işe gitme yolumuzu değiştirebilir, farklı bir yoldan gitmeyi deneyebiliriz. Veya her sabah dişlerimizi sağ elimizle fırçalıyorsak, sol elimizle fırçalamayı deneyebiliriz. Her öğlen aynı menüyü yiyorsak, farklı bir şey yemeyi deneyebiliriz. Yatağın sağ tarafında yatıyorsak, sol tarafında yatabiliriz. Her gün düzenli belli bir saatte yaptığımız bir eylem varsa, saatini veya farklı bir eylem yapmayı deneyebiliriz. Belirli bir olaya ve kişiye hep aynı tavırla cevap veriyorsak bu defa tavrımızı değiştirebiliriz. Mesela hep suskun kalıyorsak, bu defa hissettiklerimizi ifade etme yolunu seçebiliriz. Veya hep eleştiriyorsak bu defa karşımızdakinde övülecek bir yanı görüp onu takdir edebiliriz.
Bütün bu değişiklikleri “hayatıma küçük adımlarla bir değişiklik katarak esas atmak istediğim adıma doğru gidiyorum” bilinciyle yaptığınızda; o küçük adımların bir gün size o dev adımı attırdığını göreceksiniz. Bu küçük adımlar bize çok büyük deneyim sağlar. Ayrıca hep bildiğimiz bizin dışına çıkarak potansiyelimizi ölçmemizi de sağlar.
Şimdi bu hafta için hayatınızda yapabileceğiniz iki değişikliğe karar verin ve hemen uygulamaya koyun. Bir hafta boyunca deneyin ve size ne kattığını görün. Daha sonraki haftalarda sizi biraz daha zorlayacak olan iki değişikliği daha ekleyin ve hemen uygulamaya koyun. Kendinizde yarattığınız değişimin farkında olun. Çevrenizin sizde gözlemlediği değişiklikleri kaydedin. Her hafta bu eylemleri yaptıkça kendinize ödül vermeyi unutmayın. Kendimizle yaptığımız her çalışmanın kendimize yaptığımız en büyük yatırım olduğunu unutmayın. Her çalışmanın kendimiz tarafından takdir edilmesi ve ödüllendirilmesi kendimize güvenimizi daha da arttırır. Ve sonunda bir gün gelir esas adımımız için kendimizi hazır hissederiz. Hayatımızın sorumluluğunu ele alır ve sonucunun ne olacağını düşünmeden adımı sadece kendimiz için atarız. Eylem hayattır ‘ı daha çok deneyimledikçe gerçekten yaşamaya başlarız.
Hepimizin hayatın içinde kendimiz için daha çok bulunması dileği ile…