Galatasaray geçtiğimiz günlerde dramatik bir şekilde UEFA Kupası’ndan elendi. Bu kupanın nasıl kazanıldığını görmüş bir taraftar topluluğunun bu durumu kabullenmesi oldukça zor…
Fakat Galatasaray taraftarının tepkisi sadece başarısız sonuçlardan kaynaklanmıyor. Bu tepkinin farklı nedenleri var…
Rijkard geçen yıl teknik direktörlüğe getirildiğinde, yapılan transferle birlikte, Galatasaray yeni oyun sistemini takımı üzerinde oturtmaya çalışıyordu. Şampiyonlar Ligi Kupası’nı kaldırmış teknik direktörünün tecrübesiyle birlikte, geleceğin takımı kuruluyordu. Takımın biraz zamana ihtiyaç vardı. Taraftar bu beklenti ile her türlü kötü sonucu hoşgörü ile karşılayabilirdi…
Takımın sezon sonunda ligi şampiyonun on puan gerisinde bitirmesi ve UEFA Kupası’ndan elenmesi ile birlikte umutlar bir sonraki seneye devredilmişti. Galatasaray en azından oturtulmaya çalışılan belirli bir sistem ve kaliteli futbolculara sahip bir takımdı. Yapılacak birkaç yeni transferle beraber geçen yıldan kazanılan tecrübelerin üzerine koyarak ilerlemiş bir takım halini alacaktı.
Fakat sezon başlarken, geçen yıl alınan sonuçlardan sonra gönderilen ve onların yerine alınan futbolcuların Rijkard’ın kurmaya çalıştığı sistemden uzak olması ve bir önceki sezondan ders alınmadan, yine sakatlıklarla başlayan sezonda, taraftarın tepkisi kaçınılmazdı.
Aslında Galatasaray taraftarının tepkisinin altında yatan ne geç yapılan transferler, ne de belli isimler üzerinedir. Asıl neden gelecek ile ilgili beklentilerin kaybolmasındandır. Ortada geçen yıl konuşulan ne total futbol sistemi var, ne de buna bağlı olarak yapılan transferler, ne de sakatlıklardan çıkarılan dersler. Siz “geleceğin takımını kuruyorum” derseniz ve ardından en kaliteli futbolcunuzu gönderip, yerine bedelsiz olarak aldığınız futbolcular ile sezona başlarsanız taraftarın isyan bayrağını çekmesinden daha doğal bir durum olamaz.
Futbol takımın durumu ortadayken, tepkinin nedenleri bu kadar barizken, Adnan Polat’ın taraftarlarının önüne çıkıp alınan kötü sonuçların asıl nedenini, sakatlıklara ve şansızlıklara bağlaması ise tamamen kabul edilemezdir. Başarısızlıkların şans faktörü ile ilişkilendirilmesi halinde önümüzdeki günlerde alınacak herhangi bir başarı yine aynı nedenlere bağlanabilir.
Galatasaray oynadığı futbol ile sezon sonu için umut vermiyor. Sezonun ikinci yarısındaki maçların Türk Telekom Arena Stadı’nda oynanacak olması, takım ve taraftar için ekstra motivasyon kaynağı olacaktır. Sezonun ilk yarısına kadar takımın şampiyonluk yarışından kopmaması halinde ancak yeni stat motivasyonu ile birlikte sezon sonuna kadar şampiyonluk iddiası sürdürülebilir.
Bunun yanında bugün Galatasaray takımın baktığımızda UEFA Kupası’nın ve Süper Kupa’yı yaşamış bir taraftarın, üçüncü sınıf takımlara dramatik bir şekilde yenilip bu kupadan elenmesini seyretmek oldukça üzücüdür.
O güzel anları yaşamış her taraftarın bugün kendisine sorması gereken soru şudur?
“On yıl önce yaşananlar bir rüyamıydı. Ya da bugün yaşananlar bir kâbus mu?”