Tora bizlere Moşe Rabenu hakkında şu cümleyi öğretir: “Moşe dünya yüzündeki her kişiden daha da alçak gönüllü idi.” Tarihimizde alçakgönüllü olmak konusunda birçok örnek vardır. Bunlarla ilgili hepimizin bildiği öyküler de mevcuttur. Ama nedense Tora Moşe Rabenu’nun alçakgönüllü oluşunu özellikle vurgulamaktadır. Sifri’ye göre Moşe atalardan daha da alçakgönüllüdür.
Bir psikolog anne ve babalara “Kim çocuğunun alçak gönüllü olmasını ister?” şeklinde bir soru sorar. Anne ve babalar buna şüphe ile bakarak birçoğu “Hayır” yanıtını verir. Psikolog Moşe Rabenu örneğini verip bu terimin gerçek anlamını velilerle paylaşınca isteyenlerin sayısı birden bire artış gösterir.
Birçoklarına göre alçakgönüllü olmak yeteneksiz ve etkisiz olmakla eşanlamlıdır. Ancak bu terimin gerçek anlamı bundan uzaktır. Moşe son derece zengindir. Moşe Kral Og gibi birini devirecek kadar güçlüdür. Moşe’nin yüzünde Tanrısal varlığın işaretleri vardır. Moşe elli bilgelik kapısının tamamını geçmiştir. Bilgisi kimseyle kıyaslanmayacak kadar ileri düzeydedir. Onun için Tanrı iki kez dünyanın dengelerini etkileyecek mucizeler yapmıştır. Peygamberimiz ilk sözünden son sözüne kadar Tora’yı yazmış ve bunu Bene Yisrael’e öğretmiştir. “Moşe gibi başka bir peygamber İsrael’de çıkmadı” lafını Tanrı Tora’ya koyduğu için bilen bir kişidir. Bütün peygamberlerin en büyüğü olduğunun da farkındadır. Ancak bütün bunların yanı sıra Moşe Rabenu gerçekten alçakgönüllüdür.
Tanrı onun Bene Yisrael’in lideri olmasını istediğinde kendisini bu göreve layık bulmamıştır. Bunun nedeni başaramayacağı korkusu değil kendisinden çok daha iyi liderlerin çıkabilme ihtimalidir.
Eldad ve Medad bu haftaki peraşada farklı anlamda bir peygamberlik sergilerler. Moşe bunun büyük bir olgunlukla karşılar ve “Keşke bütün Bene Yisrael peygamber olabilse” şeklinde bir cümle kullanır.
Korah ve etrafı ona karşı ayaklandığında Datan ve Aviram’ı yanına çağırmak yerine bizzat kendisi Datan ve Aviram’ın hatta Korah’ın yanına gider ve onları isyandan vazgeçirmeye çalışır.
Tarihimizde gerçekten çok alçakgönüllü davranan bilgeler olmuştur. Hepsi de bilgilerinin ve değerlerinin farkında olmuşlardır. Yirminci yüzyılın en büyük Tora otoritelerinden biri olan Rabi Moşe Feinstein hem bilgi hem de alçakgönüllülük konusunda gerçek bir örnektir. Bir keresinde kendisine Siyam ikizlerinin alahik olarak ayrılması ile ilgili bir soru sorulur. Rabi olayı bütün detayları ile inceler. Medikal anlamda önemli kişilerle istişarede bulunur. Daha sonra Amerika’nın en büyük operatörü ile bir araya gelir ve fikir alış verişinde bulunur. Doktor daha sonra yaptığı açıklamada bilgi ve alçakgönüllülük konusunda Rabi’nin gerçek bir deha olduğunu vurgular. Bir başka tıbbı olayda inanılmaz bir bilgelik sergileyen Rabi’ye belki de Maşiah’ın günlerinde Sanhedrin’in bir üyesi olabileceğini bile söylerler. Elbette ki Rabi Feinstein de bütün bunların farkındadır. Ancak bu farkındalık onun alçakgönüllülüğüne halel getirmez.
Rabi Eli Mansour’a göre gerçek alçakgönüllülük kendi potansiyelinin farkında olmak ve buna göre davranmaktır. Kişi başarılı olunca bununla haklı bir onur duyar ancak boş bir gurura kapılmaz. Onun amacı bu yeteneklerini daha da iyiye taşıyabilmektir.
Burada almamız gereken çok önemli bir ders vardır. Hepimizin belli bir potansiyeli, yetenekleri, başarıları ve ulaştığı noktalar vardır. İnsan olarak bu başarıların bilincinde olmak gerekir. Önemli olan potansiyelimizi daha da iyi bir hale getirerek çok daha büyük başarılara imza atabilmektir. İşte insanın alçakgönüllü olması bunun da ayrımına varabilmekte yatar. Divre Ayamim 1 29/11’de yer alan bir pasuk bizlere David’in bu olayı nasıl anladığını çok güzel anlatmaktadır: “Tanrı’m büyüklük, güç, yücelik, zafer ve görkem Sen’indir. Gökte ve yerde olan her şey Sen’indir. Egemenlik Sen’indir ey Tanrı’m. Sen her şeyden yücesin. Zenginlik ve onur Sen’den gelir. Her şeye egemensin. Güç ve yetki Sen’in elindedir. Birini yükseltmek ve yüceltmek Sen’in elindedir. Şimdi ey Tanrı’m Sana şükrederiz. Görkemli adını överiz.”