Le Tour de France her yıl Temmuz ayında Fransa’da gerçekleşen, büyük spor olaylarından biridir. Peki Fransa Turu’nun Yahudi-Müslüman dostluğuyla ne ilgisi var?
Le Tour de France (Fransa Turu) her yıl Temmuz ayında Fransa’da gerçekleşen, turun sonunda bisikletçilerin Paris’teki Avenue des Champs-Elysées’ye vardığı finalle sona eren büyük spor olaylarından biridir. Nedir Le Tour ya da diğer adıyla La Grande Boucle? Yıl:1903 Dergiler arası rekabetin güçlü olduğu bu dönemde Auto dergisinden gazeteci Géo Lefèvre ve editör Henri Desgrange bir bisiklet yarışması düzenleme fikri ortaya atarlar ve altmış bisikletçinin katılımı ile ilk yarışma gerçekleştirilir. Yıllar içinde halk yarışı çok benimser. Yarış diğer ülke bisikletçilerine açılır ve bisiklet dünyasının en prestijli organizasyonu halini alır. Giro d’Italia ve Vuelta a España da benzer yarışmalar olup dünya bisikletinde ‘3 Grand Tours’(Üç Büyük Tur)u oluşturur.
Yarışma için Fransa’da ve sınır ülkelerde her yıl ikiyüzün üzerinde şehir, turun geçişi için adaylığını koyar. Bu rekabete, özellikle kasaba, köy gibi küçük yerleşimlerin ve dağların üç hafta boyunca spotların altında olması, yarışın ekonomik boyutunun genişliği de düşünülünce, şaşmamak gerekir. 3.500 kilometrelik parkurda günde ortalama 160-200 km arasında pedal çevrilir. Sadece iki dinlenme günü olan yarışma boyunca 21 etap ve her etabın birincisi belirlenir; genel klasmanın lideri yarışmanın amblemi olan maillot jaune (sarı mayoyu) giyer ve bir sonraki yarışmaya bu mayoyla çıkar. Son yıllarda doping muhabbetleri yarışmanın prestijini çok yaraladıysa da bu yıl da Le Tour büyük bir heyecanla beklenmekte...
Peki Fransa Turu’nun Yahudi-Müslüman dostluğuyla ne ilgisi var? Anlatayım: Paris yakınlarındaki Ris-Orangis kasabasının hahamı Michel Serfaty 2004 yılında, banliyö ve ertesinde antisemit olayların artış gösterdiği dönemde, Yahudi-Müslüman yakınlaşması fikrini ortaya atar. İlk başta imkânsız gibi görünen girişim, iki dinden 20 kişiyi bir masa etrafında toplamak ve diyolog başlatmakla start alır. Ardından her iki dinin cemaat kurumlarını bu tutkulu projeye ikna etmek ve fon toplamakla devam eder. Serfaty’yi hiçbir engel yıldırmaz, 2004 Kasım’ında Paris’te dernek kurulur, ilk toplantılarında her iki cemaatin mensupları kültürlerini, danslarını, şarkılarını, yahudi derneklerin hazırladıkları kaşer sandviçleri, müslüman derneklerin tatlılarını sofra etrafında paylaşır. Ilk Le Tour de France de l’Amitié judéo-musulmane (Yahudi-Müslüman Dostluğu Fransa Turu) da 2005 yılının yazında ülke çapında otobüsle gerçekleştirilir.
Dernek, bu yıl 30 Mayıs- 4 Temmuz arasında turun altıncısını düzenliyor. Bu yılki girişimlerini şöyle özetliyorlar: ‘Beş yılın ardından AJMF tekrar yolları arşınlamak zorunda çünkü hedefine halen ulaşmış değil. Bu dernek, bir yandan kültürlerarası yakınlaşma, Yahudilerle Müslümanların karşılıklı birbirlerini daha iyi tanımaları, diğer yandan ırkçılığa karşı mücadelenin ve şans eşitliğinin sağlanması amacıyla aksiyonunu sürdürmek zorunda.’
Paris’ten yola çıkan mavi-beyaz-kırmızı boyalı, üzerinde ‘Yaşasın Fransız Yahudi ve Müslüman dostluğu’ yazan dostluk otobüsü Lille, Strasbourg, Bordeaux, Marseilles, Nice, Lyon gibi büyük şehirlerin yanısıra küçük yerleşimlere de uğrayarak o bölgenin cemaat yetkililerini, din adamlarını, politikacılarını, derneklerini biraraya getiren toplantılar, tartışmalar, film gösterimleri yapmakta; sergiler açmakta, sosyo-kültürel merkezlerde, belediyelerde, okullarda, pazar yerlerinde, tren garlarında, sokakta hatta hapishanelerde aktiviteler düzenlemekte...
Bu otobüsün köy köy, kasaba kasaba, şehir şehir kattettiği parkur, hem eğitici hem fikir teatisi açısından çok önemli. Turun yanısıra, gençler arasında spor turnuvaları, konserler, tartışmalar, tiyatro geceleri, arkadaşlık yemekleri düzenleyerek diyalog tesis etmek, yaşam tarzlarını, geleneklerini, ortak sorun ve kaygılarını paylaşmak, iki cemaat arasında birbirini tanıdıkça farklılıkların yanısıra bir çok ortak paydanın birleştiriciliğini keşfetmek için mükemmel bir fırsat yaratmakta...
Bu girişimi başlatmadan beş ay önce iki Arap gencin antisemit saldırısına maruz kalmış olan Haham Serfaty’nin konuşmasında dediği gibi: “İlk günden bu yana hep birlikte dini geleneklerimizi ve tarihlerimizi keşfetmek en büyük tatminlerimizden biri oldu. Bu operasyon, ülkemiz Fransa’da, korkusuzca birlikte yaşamaya devam etmek için her iki tarafa da gereken güveni verdi. Diyalogun gücüne inanmayı sürdürmek şart. Birbirinizle el sıkışmak, gülümsemek yeterli değil, gerçek bir arkadaşlık kurabilmek gerek. AJMF henüz çok genç bir oluşum ama inanıyorum ki her birinizin kalbinde önemli bir yer tutmaya başladı bile.” DöneminFırsat Eşitliği BakanıAzouz Begag: “Gözümün önünde hayalini kuruyorum: Aynı şehirde, aynı sokakta, bir sinagog karşısında bir cami inşa edilmiş- ne muhteşem bir hedef!” Paris Camii imamlarından Mohammed Azizi: “Bazen gözlerinde nefret görüyorum gençlerin, bazense ‘yaptığınız ne güzel’ diyen gülen gözleri... gelecekte çok daha güçlü karşılaşmalar olacak. Her iki taraftan da korku duyan kişiler, yavaş yavaş birbirlerini tanımayı ve sevmeyi öğrenecekler.”
Bir mesajın hedefe ulaşması için çok zamana ihtiyaç var- önce işitmek, sonra dinleme isteğini oluşturmak lazım. Göle maya çalmak ya da deniz yıldızlarını tek tek kurtarmak misali belki ama diyalog isteği arttıkça antisemit ve antimüslüman önyargılar yıkılacak. Tabii ki gidilecek çok uzun bir yol var, çok sabıra ve sağduyuya, daha onlarca, yüzlerce ‘tura’ ihtiyaç var. Ama Haham Serfaty ve Imam Mohammed Azizi’ler var oldukça, inanmayı sürdürdükçe, umut büyüdükçe, her küçük adım büyük izler yaratıp düşmanlıkların yerini dostlukların alacağı yarınları oluşturacağına inanmak istiyorum. Çok mu naïf buldunuz? Ne derseniz deyin ama bir gün mutlaka...
NOT: Fransa, Avrupa’da en büyük Müslüman ve Yahudi cemaatlerinin birlikte yaşadıkları ülke. Resmi olmayan rakamlara göre ülkede 5 ile 6 milyon Müslüman, 500 ila 600 bin Yahudi yaşamakta.