Hiç şüphesiz son 20 yılda gelişen teknoloji ve özellikle gelişen elektronik sistemler sayesinde dünyanın çehresi çok değişmiştir.
Gelişen ve ufalan çipler harcama alışkanlıklarımızdan, tıbbi alana, şehir kontrolünden, pasaport kontrolüne, iletişim olanaklarından, savaş teknolojilerine hemen her şeyi değiştirmiştir.
Yutulan bir hap bağırsaklarda hastalık tanısı koyabilmekte, dünyanın öbür ucundaki insanlarla sorunsuz zaman zaman bedava görüntülü görüşmeler yapılabilmekte, yaşadığımız ortamın ‘ ideal ısı ve nemde’ olmasını sağlanabilmekte, şehrin dört bir yanına konulan Mobesse kameraları sayesinde tüm dünyada dolandırıcılık ve adi suç azalmaktadır.
Evet, daha güvenli ve daha kolay bir dünyada yaşadığımız sanılabilir. Oysa durumun bununla hiçbir ilgisi yoktur. Değişen teknoloji, insanların öğrendiği bilgiler ne yazık ki insanın özünü değiştirmekten çok ama çok uzaktır.
Yeni nitelikli hırsızlar, 20 sene evvel alışageldiğimiz yankesicilere benzememektedir. Kaldı ki günümüzün yankesiciler için, Mobesse kameralarına yakalanmasalar bile nerdeyse sahibinden başka kimsenin alışveriş yapamayacağı kredi kartı dolu bir cüzdanı çalmanın pek de bir cazibesi yoktur artık.
Nitelikli hırsızlar daha bilgili genellikle üniversite ve dengi okullardan mezun bilgisayar kullanabilen genellikle de avukatları olan tiplerdir artık. En basitinden hemen her gün bir banka şubesinde veya muhasebe servisinde bir yolsuzluk ortaya çıkmaktadır.
Teknolojiyle, medeniyet seviyesi çoğu zaman karıştırılmaktadır. Toplumun gözüne batan adi suçlar oransal olarak eskisine göre düşse veya en azından failleri daha kolay yakalansa bile, adi suçların yerini alan nitelikli suçlar topluma ve insanlara daha fazla zarar verebilmektedir.
Daha da ileri boyutlarda yazılı olmayan etik değerler ve kurallar ihlal edilebilmekte ve bu durum son derece ‘doğal’ karşılanmaktadır. Fonksiyon görmeyen ürün imal eden veya satan ile sokaktaki yankesici arasında ne fark vardır ki? Hatta yazılı olan kuralların bir kısmının ihlal edilmesi bile ne ihlal edeni ne de zarar göreni rahatsız etmez duruma gelmiştir. Rahatsız olanın ‘gitmesi’ dahi büyük bir yüzsüzlükle istenebilmektedir.
Netice olarak, gelişen teknoloji, insanlığın gelişimine ne yazık ki pek bir katkıda bulunmamıştır.
Konumuza ve dünyaya bağlayacak olursak, nitelikli suçluların değişik kademelerde hatta yönetimlerde yer alması dünyayı nasıl daha ‘iyi’ bir yer yapabilir ki? Bireylerin uyanıp duruma tepki vermemesi, daha da büyük zorluklar yaratmaktadır. Kurbanın ister istemez suç ortağı olmasına sebep olmaktadır...
Bu yazımla 2010 Ekim ayına kadar yazılarıma bir ara vermiş bulunmaktayım. Bu yazın zannedilenden çok daha sıcak ve bölgede aktif geçeceği kanaatindeyim. Hepimize kolay gelsin...