Kriz anlarında ya da bizi çok zorlayan durumlarda odağımızı olan olaya veya kişilere çevirerek, olanları veya kişileri suçlamak genelde çok yaygın bir eğilimdir. Bu yöntem bizi gerçek uğraşmamız gereken sorundan uzaklaştırdığı gibi, ileriye gitmemizi de engeller. Çoğumuz başkalarını suçlayarak bir yere varamayacağımızı biliriz, fakat bilmemize rağmen davranışlarımızı değiştirmeyiz. Çok kolaydır karşıdakini suçlamak veya bizi zorlayan krizleri suçlamak. Zor olan, oku kendimize çevirip bunu neden yaşadığımızı ve bunun içinden ne yaparsak çıkacağımızı sormaktır. Çünkü bu gücümüzü kabul etmeyi gerektirir; olanların sorumluluğunun bize ait olduğu bilincinde olmayı gerektirir; durumun içinden çıkmak için eylem yapmayı gerektirir. Kimi zaman bu bize çok zor gözükür. İçten içe bilmemize rağmen, aynı davranış kalıplarını sürdürerek başkalarını veya olayları suçlamaya devam ederiz. Kolayı seçeriz yani; kurban olmaya devam etmeyi seçeriz.
Bugün bulunduğumuz nokta, bir zamanlar yaptığımız seçimlerin sonucudur. Bazılarımız sadece bu cümleye bile itiraz edebilirler. “Hayır, efendim ben seçmedim”. “Şartlar böyle gerektirdi”.” Bana kalsaydı …”;”Çok küçüktüm, çok deneyimsizdim, beni zorladılar “… gibi pek çok haklı ve geçerli nedeniniz olabilir. Ancak bu nedenler, ne kadar haklı olursanız olun seçimi sizin yaptığınız gerçeğini değiştirmez. Son sözü her zaman kabul ederek veya etmeyerek siz söylersiniz. Bu durumu kabul etmek bazen zor olabilir. Fakat bunu kabul etmek size gücünüzü kazandırır. O günkü şartlarda siz elinizden geldiğince, bildiğiniz ve yapabildiğiniz en doğru kararı vermişsinizdir. Bunun için kendinizi suçlamanız gerekmez. Aksine o gün verdiğiniz kararın o gün için en doğru karar olduğunu kabul edip bugünkü sonuçlarından memnun değilseniz kararınızı tekrar değiştirme gücüne sahip olduğunuzu size gösterir.
Yarınımızı bugün yapacağımız seçimler belirleyecektir. Hiçbir şey nedensiz oluşmaz. Seçimlerimizle deneyimlerimizi yaratırız. Şimdi durun ve bakın hayatınızda hoşnut olmadığınız hangi alanlar var. Alın sorumluluğunuzu elinize. Bir zamanlar hangi seçimleri yaparak bugün hoşnut olmadığınız bu durumları yarattınız? Bakın ve görün ancak kendinizi suçlamayın. Hemen bugün hangi seçimleri yaparak bu durumları değiştirebilirsiniz?
Lütfen yine mazeretler yaratmayın: “Şartlar böyle gerektiriyor”; “Ben istiyorum ama mümkün değil”; “Kim yapabiliyor ki ben yapacağım”; “Bu saatten sonra çok geç” gibi mazeretler sizi gelecekte yaratmak istediğiniz sonuçlardan uzaklaştırır. Hayatınız hep küskünlük, kızgınlık, umutsuzluk, hoşnutsuzluk içinde geçer. Bu mu bundan sonra yaşamak istedikleriniz? Yoksa ne kadar zor görünürse görünsün dizginleri ele almak, olacağına inanmak, neleri değiştirmeniz gerektiğini görmek ve kabul etmek; bütün sorumluluğu üstünüze almak (başkalarını suçlamayı bırakmak; hatta ben ne yapıyorum ki bu insan bana böyle davranıyor diye sormak); ve hayatınızı değiştirmek için adım atmak. Bu yol sizi her zaman ileriye taşıyacaktır. Korktuğunuzun üstüne gittikçe korkacak bir şeyin olmadığını; tek güvenmeniz gerekenin sadece kendiniz olduğunu göreceksiniz. Kendine güvenmek demek, hayata güvenmek demektir. Ve işte o zaman mucizeler yaratılmaya başlanır. Mucize olması, imkânsız görünen bir şeyin olması demektir. O yüzden ona ‘mucize’ deriz. Yani şu anda hayatınızda olması imkânsız gibi görünen bir şey varsa, ben de size mucize yaratmaya hazır mısınız diye sormak isterim. Cevabınız “Evet” ise “Bunun için çalışmaya hazır mısınız?” diye sorarım. Cevabınız “Evet” ise “Hayatınızın sorumluluğunu almaya, her şeyin sizde başlayıp sizde bittiğini görmeye hazır mısınız?” diye sorarım. Cevabınız yine “Evet” ise lütfen aşağıdaki sorulara bir göz atın derim:
Şu anda bulunduğum mevcut durumda değiştirmek istediğim neler var?
Bu durumlarda benim sorumluluğum ne? Hangi duygularım, düşüncelerim, hareketlerim ve tavırlarım yüzünden bunları yaşıyorum?
Buradaki sorumluluğumu kabul ediyor muyum? Etmiyorsam neye direnç gösteriyorum?
Hemen şimdi bu durumu değiştirmek için atacağım hangi adım beni en çok zorlar?
Tanıdığım bildiğim daha önce bunu yapmış herhangi biri var mı? (Gerçek biri, masal kahramanı, film karakteri de olabilir) O ne yaparak bu hedefe ulaşmış?
Gerçekten yaratmak istediğim ne?
Bu istediğim hedefe gidebilmek için bugün ilk olarak hangi adımı atmaya ihtiyacım var? Sonra hangi adımı atmalıyım? (Hedefinize gidene kadar kaç adım varsa belirtin)
Bu çalışma sizin mevcut durumunuz ve gitmek istediğiniz noktada daha net olmanızı, hangi adımları atarsanız durumu değiştirerek varmak istediğiniz yöne gidebileceğinizi gösterir. Lütfen gelen cevaplarınıza güvenin. Hepimiz sahip olduğumuz sorunların cevaplarına da sahibiz. Sadece o cevaplara ulaşmamız gerekir. Hiç kimse bizim için doğru olanı bilemez. Bu bilinçle en doğru cevabın sadece sizde olduğuna güvenin ve eyleme geçin.
Hiç birimiz bu dünyaya acı çekmeye, zorda yaşamaya gelmiyoruz. Bütün ihtiyaçlarımız karşılanmak üzere doğuyoruz biz bu dünyaya. Sonra kendimizi kısıtlayan inançlar, düşünceler, değersizlik duygularıyla hakkımız olandan uzaklaşıp kendimizi bize layık olmayan bir hayata mahkûm ediyoruz. Biz hepimiz hakkımız olan, bize layık olan bir dünya yaratmak ve onun içinde yaşamayı istiyoruz.
Bir tek şunu soralım kendimize: uzanıp almaya hazır mıyız?
Hazır olanlar mucizeleri yaratanlar, mucizenin kendisi olacaklardır…
Tüm sevgimle.