Lisa

Metin BONFİL Köşe Yazısı
8 Temmuz 2010 Perşembe

Onu ilk gördüğüm günü hatırlıyorum. Nişantaşı’nda bir arkadaşımın Zebra adındaki tasarım ofisinde tanıştık. Masanın başköşesine yerleşmiş bir şekilde, yanında faresi, albenisini hissettiriyordu hemen... Daha sonra isminin Lisa olduğunu öğrendim. Onu çalışırken görmek ayrı bir zevkti. Yazısı inci gibiydi. Elimi attım, tık tık tık... Önyüzündeki grafikler bir bir hayata geçti. İletişimimiz çok çabuk olmuştu.

9,995 dolarlık satış fiyatı ile Apple Lisa donanımında ‘fare’ içeren ilk bilgisayardı. O güne kadar klavye kullanmadan bir bilgisayara komut girmek mümkün değildi. 1983 senesinde satışa sunulduğunda, Newsweek ve Time dergileri tarafından teknoloji dehası olarak adlandırıldı. ‘Graphic User Interface’ (GUI) olarak lanse edilen bir teknoloji ile bilgisayarın içindeki dosyaları ve uygulamaları ‘desktop’un üzerine yerleştirmişlerdi. Fare’nin bir tıklaması ile yeni dosyalar açılabiliyor, açık olanlar da minimize oluyordu.  Lisa Office sistemindeki LisaWrite, LisaCalc, LisaProject, LisaDraw, LisaPaint, ve LisaTerminal uygulamaları bugünkü MS Ofis uygulamalarının ana fikrini oluşturmakta idi ve başarılı olsa idi, belki de Microsoft bugünleri göremeyecekti.

Lisa’nın doğuşu o günlerde giderek yaygınlaşmakta olan MS-DOS ortamında başta büyük ses getirdi. 1980’lerin ortasında Microsoft tarafından geliştirilen PC’lerde kullanılan Disk Operating System (DOS) işletim sisteminde \dir, \path, \disk gibi komutlarla bilgisayara deh-çüş demeye alışmıştık. Bugün bakınca, o gün kullandığımız programlar Star Trek’teki Klingon’lar kadar komik geliyor insana.

Neyse, Lisa ilk sene 13 bin sattı; 1984’te 80 bin adet satması bekleniyordu, ancak satışlar 40 bin adetten sonra zorlanmaya başladı. 1985’te Apple Computer firması 10 binlerce satılmamış bilgisayarı zarar yazabilmek için Nevada Çölü’ne gömmek zorunda kaldı. Yüksek fiyat, Lisa’nın doğuşuna harcanan geliştirme maliyetlerinin bir gereği idi fakat aynı zamanda, Lisa’nın sonunu getirdi.

Lisa, Steve Jobs’un 1979’da doğan kızının adıydı.

Macintosh 1 ve Apple Lisa içinde kullanılan GUI teknolojisi aslında Jobs’un 1980’li yılların başında XEROX’un araştırma merkezinde gördüğü ve daha sonra Apple Computer’e getirdiği bir teknoloji idi. Jobs teknik bir adam değildi; XEROX’un Palo Alto Araştırma Merkezi’ndeki mühendisler ise satıştan ve müşterinin neyi isteyebileceğinden hiç mi hiç anlamıyordu. Apple mühendisleri, Windows 3.0’ın kendilerini başarılı bir şekilde kopyalamalarından tam yedi yıl evvel, ‘windows’ ve ‘mouse’ ikilisini yaratmış, ancak bunda ticari başarı sağlayamamışlardı.

1985’teki fiyaskonun ardından Steve Jobs kendi getirdiği CEO John Sculley tarafından Apple’den gönderildi.

Jobs, Apple’den ayrıldıktan sonra iki iş yaptı: Birincisi, daha önce Star Wars ile başarı sağlamış Pixar adlı animasyon şirketinin çoğunluk hisselerini 10 milyon dolara satın aldı. İkincisi, özellikle yüksek öğretim ve araştırma alanlarında kullanılacak kişisel bilgisayarlar yapmak üzere, NeXT adında yeni bir şirket kurdu.

NeXT tarafından üretilen kişisel bilgisayarlar, giderek güçlenen Microsoft işletim sistemine sahip bilgisayarlar dünyasında tutunamadı. 1993 senesinde tasfiye oldu.  Öte yandan NeXT’in daha çok Intel çipler için ürettiği yazılımlar bugün web üzerinden yapılan uygulamaların temelini oluşturmakta idi.

1995’te Windows’un başarılı bir şekilde GUI pazarını ele geçirmesi ile iyice zayıflayan Apple Computer, çareyi NeXT’in yazılım bölümünü 429 milyon dolar ve 1.5 milyon Apple hissesi karşılığında satın almakta buldu. Jobs, 1997’de Apple Computer’e danışman oldu, 2000 senesinde de CEO görevini üstlendi.

Jobs daha sonra 2006’da Pixar’daki % 50,1 hissesini Walt Disney’e devretti ve % 7’lik bir pay ile Walt Disney’in en büyük hissedarı oldu. 20 yıl önce 10 milyon dolara aldığı hisselerin değeri devir anında 3,7 milyar dolar olmuştu.

2001’de iPod’un hayatımıza girmesi ile başlayan Mac hastalığına ben 6-7 sene önce yakalandım. Şimdilerde, arabada sevdiğim bir şarkı çalarsa, hemen iphone’daki Shazam ile hangi şarkı olduğunu buluyorum ve i-Tunes’dan satın alıyorum. Uzaktaki bilgisayarın çaldığı parçaları elektrik prizindeki bluetooth yansıtıcı ile müzik sistemine aktarıyor, iphone’un Remote uygulaması ile parçaları istediğim gibi değiştirebiliyorum... Aynı sistemi binlerce euro karşılığında Bang & Olufsen ile de kurabilirsiniz, ama gerek yok.

Trafiğe çıkmadan, muhakkak ibb.gov.tr sitesindeki trafik yoğunluğu aplikasyonunu kontrol ediyorum; boş zamanlarımda Scrabble oynuyorum; piyasaları takip ediyorum; elindeki iphone ile teknolojiyi yakalamış orta yaş erkek grubundaki arkadaşlar ile Bump yaparak iletişim bilgilerimi aktarabiliyor, “Sende hangi uygulamalar var?” geyiği ile yeni dostluklara yumuşak giriş yapabiliyorum...

Bu arada, 170 milyon iPod, 34 milyon iPhone, 3 milyon iPad, yüz milyonlarca şarkı ve yine milyonlarca Macintosh satan Apple Computer’in hisse değeri 7 sene önceki değerinden yaklaşık 30 (otuz!) kat artarak bugün 245 milyar dolar seviyesine geldi.

Jobs, kızının adını koyarak giriştiği Macintosh serüveninde inanılmaz bir kült yarattı; dünyada en çok ‘değer yaratan’ girişimciler arasında ön sıraya oturdu; başarısızlıklardan yılmadı, hastalığını yendi ve tabiri caizse ‘karizma’nın tarifi oldu.

Apple hisselerinin piyasa değeri ilk kez Mayıs ayında Microsoft’u solladı.

Apple mağazasına girdiğimde, 2010 yılında görünen cari açık bizi bozar mı yoksa, görünen açığa rağmen görünmeyen yerlerden gelen dövizler TL’yi değerli tutar mı gibi bir yazı yazmaktan vazgeçtim ben de...

www.cultofmac.com

www.lowendmac.com/lisa

www.macworld.com

www.wikinvest.com