“Vayomer Ad... el Avram leh leha meartseha umimoladteha umibet aviha el aarets aşer areka – Tanrı Avram’a toprağından, doğduğun yerden ve babanın evinden sana göstereceğim toprağa git dedi.” (Bereşit 12/1)
Raşi Tanrı’nın Avraam’ı bir bilinmez toprağa doğru yolladığını ve gideceği yeri belirtmediğini bunun amacının da Avraam’ın ödülünü yükseltmek olduğunu öğretir. Tanrı Avraam’ın göçünü vurgularken terk ettiği yerin toprağı, doğduğu yer ve baba evi olduğunu belirtir. Avraam’ın terk ettiklerinin önemini ve değerini göstermeyi amaçlar. Burada vurgulanmak istenen Avraam’ın sadece Tanrı emrini yerine getirmek için nelere sırt çevirdiğini göstermektir. Pirke Avot’ta belirtildiği gibi “zahmet ne kadar büyükse ödül de o kadar büyüktür.” (Pirke Avot 5/26) Raşi Tanrı’nın benzer davranışı Akedat Yitshak olayında da gösterdiğini belirtir. “Oğlunu, tek oğlunu ve sevdiğin oğlun olan Yitshak’ı al”. Buradaki amaç da Avraam’ın Yitshak’a olan sevgisinin büyüklüğünü göstermek ve Avraam’ın giriştiği denemenin büyüklüğünü vurgulamaktır.
Rabi Hanoh Lebovitz Midraş Yalkut Şimoni Vayera 10/1’den bir alıntı yapar ve şöyle der: Avraam Yitshak’ı kurban edilmek üzere mizbeaha bağladığında inanılmaz derin bir duygu ile ağlar. Her ne kadar Avraam o sabah erkenden kalkıp Tanrı’nın emrini sevgi ve neşe ile yerine getirmek için yola çıktıysa da çok sevdiği oğlunu kaybedecek olmasının üzüntüsü onun ağlamasına neden olmuştur.
Slobodka şehrinin bilgesi burada bir soru sorar. Kendini kontrol konusunda son derece güçlü olan Avraam böyle bir durumda neden kendi kendini kontrol edebilmek için gayret göstermemiştir. Roş Aşana Bayramı’nda okuduğumuz Et Şaare ratson adlı olağanüstü duygusal manzumade “ayin bemar boha velev sameah – gözler acı acı ağlarken kalpleri sevinç içindeydi” ifadesi kullanılır. Bilge bu soruyu Hiduşe Halev adlı kitabının Bereşit bölümünde şöyle yanıtlar: Tanrı bizim duygularımızı maskelememizi veya yok etmemizi asla istemez. Tanrı O’nun emrini yerine getirebilmek için duygularımızı kontrol altında tutmamızı ister. Manzumede de belirtildiği gibi o anki son derece duygusal ortamda Avraam ve Yitshak da etkilenmiş ve gözlerinden yalar boşanmıştır. Ancak kalpleri Tanrı’nın emrini yerine getirmekten dolayı sevinçle doludur.
Rabi Twerski’nin büyük büyük babası olan Hornosteipel’li Rabi Motole’nin çok değerli el yazmalarının bulunduğu bir kitaplığı vardır. Bu kitaplık bir yangında yanınca Rabi çok derin bir elem içine girer. Sonrasında Rabi Hasidimlere gider ve şöyle konuşur. Talmud Berahot 54/A’da iyi şeyler için olduğu kadar başımıza gelen olumsuz şeyler için de Tanrı’ya beraha söylememiz gerektiği yazılıdır. O sıkıntı ile size gelseydim bana bunun için Lehayim ile kadeh kaldırmamız gerektiğini söyleyecektiniz. Şimdi bunu yapmanın zamanıdır. Bunun üzerine hasidik Rabilerden biri ona sorar: madem öyle neden bu kadar büyük bir elem içindesin? Rabi bu soruyu şöyle yanıtlar: İnsanın başına olumsuz bir şey geldiği zaman bunu hissetmesi ve doğal olarak da üzülmesi gerekir. Çünkü Tanrı normal bir şekilde duygularımızı yaşamamızı ister. Bir süre sonra kişi bu olayın da Tanrı’dan geldiğini inancı ile bilmeli ve her şeyi ile Tanrı’ya inancını yinelemelidir.
Dr. Twerski duygularımızı baskı altına alıp olumsuz olaylar karşısında kendimizi tepki vermemeye zorladığımızda bu zorlamanın bütün duygularımızı etkilediğini zamanla sevinçli şeyler yaşadığımızda da tepkisiz kaldığımızı öğretir.
Rabi Yisrael Salanter kişinin kibir ve boş gurur gibi davranışlarının tamamen söküp çıkartılmasını, duygusallık gibi bazı davranışlarının da elimine edilmeden doğru bir şekilde yönlendirilmesinin gerektiğini savunmaktadır.
Büyük tsadiklerin yaşamlarını okuyup öğrendiğimizde bazıları asla onlar gibi olamayacağımızı çünkü onların melekler kadar yüksek ruhani seviyeleri olduğunu iddia ederler. Tabii ki tsadikler ruhani açıdan çok yükseklerdedirler ancak insancıl özelliklerini asla kaybetmemişlerdir. Tanrı Avraam’ın Yitshak’a oaln sevgisinin büyüklüğünün farkındadır ve onun orada ağlamasını son derece doğal karşılamıştır. Fakat kalplerin derinliğini bilen Tanrı onun kalbinin Tanrı emrine yerine getirmek için sevinçle dolu olduğunu bilmektedir.
Benzer şekilde Avraam yerinden yurdundan ayrılırken elbette ki üzüntülü anlar yaşamıştır. Bir kişinin hayatının yetmişbeş yılını geçirdiği bir yerden bir anda kopması zaten mümkün değildir. Ancak Avraam esas olanın Tanrı emrini yerine getirmek olduğunun da bilincindedir. Bunun için de evini terk ederken tereddüt yaşamamıştır.
Tanrı asla bizim duygularımızı yok etmemizi istemez. O’nun isteği duygularımızın bizi değil bizim duygularımızı doğru yönde yönetebilmemizdir. Tsadikler bunun en güzel örneklerini Tora’da ve Yahudi yaşamında vermektedirler.